Unbounded traduction Turc
21 traduction parallèle
Unbounded freedom, hence no yearning for it.
Sınırsız özgürlük olurdu, bu yüzden özgürlüğü özlemezdik.
My admiration for Captain Kirk is unbounded.
Kaptan Kirk'e olan hayranlığım sınırsız.
My unbounded admiration.
Sınırsız hayranlığımla.
Your unbounded generosity will be known all the way to Racine, Wisconsin.
Sınırsız cömertliğiniz ta Racine, Wisconsin'e kadar bilinecek.
My heart swells with unbounded happiness....
Kalbim sınırsız bir mutlulukla doluyor.
Enthusiasm unbounded.
Sınırsız bir şevk.
Your unbounded optimism is inspiring, Carte.
Sınırsız iyimserliğin cesaret verici Carte.
- Oh, joy unbounded!
- Çok hoş oldu bu.
... Of unbounded domesticity
... Sınırsız bir aile yaşamı
But they give up the felicity of unbounded domesticity
Ama sınırsız aile yaşamından vazgeçtiler
The Ice is everywhere and everything It spreads to all sides, an unbounded void of alien whiteness in geometric rigor.
" Buz her yerde ve her şeydedir, geometrik zorlukta, tezat beyazlığın... sınırları olmayan boşluğunda her yana yayılır.
Human intellect grows unbounded, while our emotional maturity is sadly behind.
İnsan zekası, duygusal olgunluğumuzu geride bırakarak, bağımsız bir şekilde gelişir.
I see a future of unbounded potential, unbounded possibilities.
İnsanların tüm zihinsel ve duygusal potansiyellerini kullandıkları bir dünya düşünün ;
The office of Legal Counsel memorandum was unbounded. Meaning that nowhere did it state that the application of cruel and unhuman and degrading treatment was prohibited.
Hukuk Danışma Kurulu'nun genelgesinin yasal bir sınırlandırması yoktu yani, insanlık dışı ve küçük düşürücü uygulamaların hiç biri yasaklanmış statüsüne girmiyordu.
Its Strength Is Unbounded
Gücünün bir sınırı yok,
We thrive thanks to the unbounded capacity of our mighty Generator... beating at our very center like a magnificent heart.
Ulu Jeneratörümüzün bitmez enerjisine teşekkür ediyoruz... her şeyin ortasında, merkezimizde devasa bir kalp gibi atan.
Space travel of such sizable distance... Using a paradoxical passage in the unbounded...
Bu mesafede bir uzay yolculuğu paradoksal geçiş yolları ile mümkün...
And gravity connects these star systems together in vast galaxies, and steers them on their journey through unbounded space.
Yerçekimi, bu yıldız sistemlerini geniş galaksiler boyunca birbirine bağlayıp,... sınırsız uzaydaki yolculuklarında onları yönetir.
Either way, the universe is unbounded.
Her iki durumda da evren sinirsizdir.
I put an unbounded vacuum inside a temporal field until a world developed.
Zamansal bir alana sınırsız bir vakum koydum ve bir dünya ortaya çıktı.
Unbounded is the King's love...
Kral'a olan sevgi sınırsız...