Uncalled traduction Turc
274 traduction parallèle
Uncalled-for sarcasm.
Yersiz bir iğnelemeydi.
It was quite uncalled for.
Bu olay çok yakışıksız kaldı.
I think those remarks about my wife are uncalled for.
Sanırım karımla ilgili o ifadeler gereksizdi.
That was uncalled-for.
- Söz konusu bile olamaz.
I'm sorry. That was uncalled for.
Özür dilerim, kabalık ettim.
That was uncalled for, sir.
Bunu söylemeniz lüzumsuzdu efendim.
That was rude and completely uncalled for.
Ve tamamen yakışıksız.
That was uncalled for.
Yakışıksız bir laf!
Uncalled for.
- İstenilmeyen.
That was uncalled for, Giovanni.
Bu yersizdi, Giovanni.
- That's uncalled-for, Merridew.
- Hiç yakışmadı ama bu, Merridew.
Before we do anything uncalled-for I'd like to point out that I'm an officer.
Yersiz birşey yapmadan önce polis memuru olduğumu belirtmek isterim.
That's uncalled for. I'm using your words exactly. ELLEN :
Bugün insanlar seni marinanın orda şampanya yudumlarken görene kadar bekle.
That was uncalled for.
Bu, son derece gereksizdi.
Uncalled for.
Yersiz bir çıkıştı.
That was totally uncalled for, a violation of your civil rights.
Bu senin sivil haklarına tamamen tecavüzdü.
I didn't mean to lose my temper I'm sorry, it was uncalled for
Kendimi kaybetmek istememiştim. Üzgünüm, yersizce oldu.
- This is totally uncalled for.
- Bu tamamen yakışıksız.
It was uncalled for.
Gereği yoktu.
that's really uncalled for, Phil.
Gerçekten çok yardımcı oldun.
That was totally uncalled for.
Bu yaptığın son derece yersiz idi.
What you did today was totally uncalled-for.
Bugün yaptığın, büsbütün yersizdi.
That was totally uncalled-for.
Bu... tamamen gereksizdi.
Well, that seemed uncalled for.
Bu biraz beklenmedik oldu.
That was uncalled for.
Bu suçlamayı hakettiğimi sanmıyorum.
Mrs. Crabapple, that was uncalled for.
Bayan Crabapple, Bu çok gereksizdi.
Some of those heckles were really uncalled for.
Sözümü bölenler ilginç şeyler söyledi.
- That was uncalled-for.
- Bu biraz kaba kaçtı.
That was uncalled for.
Bunun için davet edilmedim.
Did I do something uncalled for?
Yersiz bir şey mi yaptım?
Then I guess the panty raid last night was totally uncalled for.
Sanırım dün geceki ani baskın tamamen gereksizdi.
- That was uncalled for.
Buna gerek yoktu.
No, please, my behavior was uncalled for.
hareketim gereksizdi.
- Hey, now, that's uncalled for.
- Bu çok yersiz.
- That was uncalled-for.
Bir dakika düşün.
That was a little uncalled-for!
- Bu biraz yakışıksız oldu!
That is totally uncalled for.
Özür dilerim..
Then, called or uncalled I am always at your service.
Çağırsanız da, çağırmasanız da her zaman hizmetinizdeyim.
That was unprofessional and uncalled for.
Ne uzmanca, ne de yerinde bir çıkıştı.
- That was uncalled for.
- Bu çok kabacaydı.
Oh, now, that's uncalled for.
Bu hareket hoş olmadı.
That was a little uncalled for.
Şimdi, bu birazcık yersizdi.
No, that is not fine, no, that was uncalled-for.
Hayır, bu bir sorun. Bu kabul edilemez.
I'm sorry. That was uncalled for.
Özür dilerim.Bu yanlışlıkla oldu.
- I'm so sorry but could we just agree that kind of language is uncalled for?
Bu tarz kelimeler etmesek?
That was unnecessary. A little uncalled for.
Aslına bakarsan, buna hiç gerek yoktu.
Fellas, this is uncalled-for! Come on!
Arkadaşlar, buna gerek yok.
Geez, the military surely likes to give them things uncalled for.
Geez, Askerler kesinlikle gereksiz şeyleri onlara vermekten hoşlanıyorlar.
Oh she did make a few uncalled for remarks about Miss Burstner.
Bilmiyorum. Bn.
It was uncalled for
Yakışıksız ve istenilmeyen bir şeydi.
That was really uncalled-for, Vagina.
- Doğru değil bu.