English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ U ] / Understand it

Understand it traduction Turc

13,350 traduction parallèle
I wish to understand it.
Onu anlamak isterdim.
You know... maybe... I don't need to understand it,
Belki de anlamam gerekmiyordur.
But since moving here I've come to understand it... 6 MONTHS AGO
Ama buraya taşındığımızdan beri, bunu artık anlayabiliyorum. 6 AY ÖNCE
Please. I understand it's...
Anlıyorum...
I understand it's a part of aging, but I still think of myself as a young guy.
Bunun yaşlanmanın bir parçası olduğunu biliyorum ama kendimi hâlâ genç olarak görüyorum.
I don't know, I'm still trying to understand it.
- O nedir? - Bilmiyorum. Hala anlamaya çalışıyorum.
- Did you understand it?
Anladın mı?
They'll understand it in this case.
Bunu anlayacaklardır.
I don't understand it, but... I believe you.
Anlamıyorum ama inanıyorum.
Sign here I've told you this information and you understand it.
Sizi bilgilendirdiğimin ve anladığınızın beyanı olarak imzalayın bunu.
Well, if you understand it, I wish you'd stop hectoring me about it.
Anlıyorsan, keşke bu konuda gözümü korkutmayı kessen.
I understand it is an uncomfortable position for you, feeling like you're betraying people you've known so closely...
Senin için rahatsız edici bir konumda olduğunun bilincindeyim. Yakından tanıdığın insanlara ihanet ediyor gibi hissediyorsun.
The difference is, now I understand where it comes from, and I'm ready to share it.
Tek farkı, artık nereden geldiğini anlıyorum ve bunu paylaşmaya hazırım.
Forget it, you won't understand.
Boşver, anlayamazsın.
Let me translate it in a language you understand.
İzin ver de söylediğini senin anladığın dile çevireyim.
It's hard for a jury to understand how the intent to kill can be formed on behalf of another.
Öldürme niyetinin nasıl Başkası adına düzenlediğini Jürinin anlaması zor
I understand but we don't really want it.
Anladım, ama gerçekten düşünmüyoruz.
It was hard to understand you once you asked me to stuff your knickers in your mouth.
- Pek net anlayamadım çünkü külotunu ağzına sokmakla meşguldüm.
Because it's written from his perspective, you sort of understand and sympathize with him, which is kind of amazing because he's essentially a child molester.
Çünkü onun açısından yazılmış, biraz onu anlayıp sempati kuruyorsun, ki bu mükemmel çünkü aslında o bir çocuk istismarcısı.
Don't turn it off for any reason, you understand?
Hiç bir sebepten dolayı onu durdurma, anladın mı?
I don't see why you don't understand how dangerous it is out there and that we don't approve of who you're associating with!
Neden orada tehlikeli olduğunu anlamadığını anlamıyorum. Ve sizinle kiminle ilişki kurduğunuzu onaylamadığımız!
Yes, but if it's a problem, I understand.
Evet, ama bir sorun olursa anlarım.
- It's not that I don't understand, I just don't want to, you hear me?
- Anlamadığımdan değil anlamak istemiyorum duyuyor musun beni?
I love it when people understand.
İnsanlar anladığında çok hoşuma gidiyor.
Here it is, with this we're out. Understand?
İşte bu, bununla dışarıdayız, anladınız mı?
Yeah, no, I understand but it's not possible.
Onu anladım da, bu mümkün değil.
I understand you don't think you're making it up, but I...
Bunları uydurmadığını düşünmeni anlıyorum ama ben...
No, you don't understand, i need it to call...
Hayır, beni anlamıyorsun. Arama yapabilmem için ona...
Well, this is hard to say, but if merry did this, and I understand that's the way it seems then it's myself I blame.
İyi, Bu söylemek zor, ama neşeli bunu yaptı, Anlıyorum Göründüğü yol bu O zaman ben suçluyum.
And I understand that it sounds like...
Ve anlıyorum ki bu kulağa...
It's that feeling that I'm a part of something so much bigger than myself that I will never, ever begin to understand.
Bana asla anlamaya başlayamayacağım kendimden çok daha büyük bir parçamın olduğunu hissettiriyor.
I understand, I get it, it's part of the job.
İşin parçası olarak alırım.
I have to understand it.
- Ekliptiğin eğimi.
I understand your disapproval, Watson, but if he's feeling competitive, it's perfectly within his power to die early. - That's a risk you'll have to take.
Onay vermemeni anlıyorum Watson ancak rekabetçi hissediyorsa erken ölmek gayet kendi elinde.
Do you now understand how it feels when someone takes advantage of you?
Şimdi anladın mı? Birisi nasıl hissettiğinde, senden yararlanır mı?
I didn't really understand that it wasn't about a spoon, but it's not.
Kaşıkla ilgili olmamasını anlamamıştım. Ama öyle. Daha çok ölü insanlar topluluğu gibi bir şey.
It was hard for me to understand what people were saying.
İnsanların dediklerini anlamakta zorlanıyordum.
It's actually the very first time, Owie, that people have gotten together to learn about how autistic people use their passions to help them understand the world, just like you use Disney.
İlk kez böyle bir şey düzenleniyor. İnsanlar, otistiklerin, ilgi alanları sayesinde dünyayla nasıl ilişki kurduğunu öğrenecek ; sen de Disney'i kullandın.
Look, it's not just me, you understand.
Bu benimle ilgili degil, anliyor musun?
A point you have made several times, I do understand, Claire. But I don't think you understand my perspective, what it was actually like to have you just torn away like that.
Birkaç defa vurguladın bunu, anlıyorum Claire ama gerçekten sana sahipken öylece kaybetmek konusundaki bakış açımı anladığını hiç sanmıyorum.
It's hard to explain, or to understand but it showed me that you were coming back soon.
- Anlatması biraz zor. Daha doğrusu anlaması. Ama bu bana yakında döneceğini anlattı.
Mm-hmm. I know this miracle is hard for people to understand but if anyone would understand, I knew it would be you.
Bu mucizeyi insanların anlamasının zor olduğunu biliyorum.
It's your choice to make, but I want you to understand something :
senin kararın elbette, Ama bir şeyi anlamanı istiyorum :
I understand. It must be difficult seeing her like this.
Anlıyorum, onu bu şekilde görmek zor olmalı.
Jason, I know it's hard for you to understand, but trust me, you cannot grasp the totality of this grand design.
Jason ı, anlamak için zor olduğunu biliyorum Ama bu büyük tasarımın bütünlüğünü idrak edemez, güven bana.
I understand how it might seem like that, but it's not.
Öyle görünebileceğini biliyorum ama değil.
- It's okay, I understand.
- Sorun değil, anlıyorum.
You understand? People understand the historical significance of that word, and that you can't just say it shiftlessly with no responsibility whatsoever.
İnsanlar o kelimenin tarihsel önemini bilirler ve öylesine, sorumluluk almadan söylemezler.
So you make sure you listen to every word they say and you take it as gospel, you understand?
Her dediklerini dinlediğinizden emin olun ve dua gibi ezberleyin, tamam mı?
I take care of it, you understand?
Çaresine bakarım, anladın mı?
He'll understand when it's his time.
Onun zamanı ne zaman anlayacak.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]