Undigested traduction Turc
52 traduction parallèle
You may be an undigested bit of beef, a blot of mustard, or a crumb of cheese.
Hazmedilmemiş bir lokma biftek bir kaşık hardal ya da peynir kırıntısı olabilirsin.
Probably brought on by an undigested bit of beef or a blob of mustard.
Büyük ihtimal yediğim et, ya da üzerindeki hardal dokundu.
She also had undigested food in her stomach. Egg rolls.
Ayrıca midesinde hazmedilmemiş yumurta köfteleri bulundu.
It says here that by the time the average American is 50, he's got five pounds of undigested red meat in his bowels.
Buna göre sıradan bir Amerikalı 50 yaşına geldiğinde, karnında sindirilmemiş 2.5 kilo kırmızı et olurmuş.
No, it swallowed the watch, too. And passed it, undigested.
- Yo, saati de yuttu ama onu sindirmeden çıkarttı.
You may be a bit of undigested beef, a blot of mustard, a crumb of cheese, a fragment of an underdone potato.
Hazmedilmemiş bir et, bir parmak hardal, bir peynir kırıntısı, az pişmiş bir patates kalıntısı olabilirsin.
You may be a bit of undigested beef. A blob of mustard. A crumb of cheese.
Sindirilmemiş bir parça et olabilirsiniz bir damla hardal yada bir peynir kırıntısı.
"Hell is an idea first born on an undigested apple dumpling."
"Sindirilmemiş bir elma tatlısının üstünde ilk doğduğunda cehennem bir idealdir."
- No. When I dissected the dog's stomach, I found an undigested fragment of feline intestine.
Hayır, köpeğin midesini açıp incelediğimde bir kediye ait sindirilmemiş bağırsak parçaları buldum.
Not an offering, undigested remains.
Adak değil, onlar sindirilmemiş kalıntılar.
The vet found half an undigested shoe, a squeaky toy and an 84-carat diamond lodged in its stomach.
Veteriner midesinde sindirilmemis bir ayakkabi, oten bir oyuncak ve 84 karat bir elmas buldu.
No, it was the mussels! They came up undigested!
Hayır, midye yüzünden oldu'Sindiremeden çıkardım!
So all her grief goes undigested.
Tüm üzüntüsü boşuna.
The undigested meat is weighing him down.
Sindirilmemiş et onu ağırlaştırıyor.
My sweet, undigested baby!
Benim tatlı, hazmedilmemiş bebeğim!
Welcome back and forgive me if I wade in but forgetting for a second your bureaucratic checklist I'm trying to get undigested information.
Karıştığım için bağışlayın ama bürokratik denetim listenizi gözardı ederek henüz sindirilmemiş bilgiler elde etmeye çalışıyorum.
A piece of undigested bone.
Sindirilmemiş kemik parçası.
I didn't find any undigested pills in the victims'stomachs.
Kurbanların midelerinde herhangi sindirilmemiş hap bulmadım.
Practically empty, except for a few undigested diet pills.
Bir kaç diyet hapı haricinde hemen hemen boş.
The only thing inside her is dust and undigested mastodon meat.
- Onun içinde sadece toz ve sindirilmemiş mamut eti vardır.
Just six and a half pounds of undigested red meat.
Sadece 3 kilo sindirilmemiş kırmızı et buldum.
but it's made up of undigested food.
Saç yumağına benziyor ama sindirilmemiş besinlerden oluşur.
You may be an undigested bit of beef.
Sindirilmemiş bir biftek olabilirsin.
John Wayne died with five pounds of undigested red meat in his ass!
John Wayne, kıçında hazmedilmemiş 2,5 kilo kırmızı etle öldü!
Carrying undigested fruit seeds from New Guinea in their stomachs, they inadvertently helped sow the Solomons'rainforests.
Yeni Gineden sindirilmemiş meyve tohumlarını midesinde taşıyarak İstemeyerekte de olsa Solomonların yağmur ormanlarındaki ekime yardımcı oldu.
'The destruction of the undigested Rakweed created methane gas.
Sindirilmemiş Rakweed'in yok edilmesi metan gazı oluşturdu?
It spends much of its day cooling off under trees, where it's sure to leave undigested seeds in its dung.
Gününün çoğunu ağaç altında serinleyerek geçirir ve bu zaman zarfında da dışkısı ile sindirilmemiş tohumlar bırakır.
My heart must have been undigested. Can't feel bad when good things are happening to others, Ju Yoo Rin.
Kalbim buna katlanmak zorunda değildi.
Its stomach contained the undigested remains of a human leg. Ouch.
Karnında, hazmedilmemiş insan kalıntıları vardı.
But recently a number of intact mammoths have been discovered with stomachs full of undigested grass.
Fakat geçenlerde midelerinde öğütülmemiş yemek bulunan mamut fosilleri keşfedildi.
- Undigested food. - Mmm.
- Sindirilmemiş gıda.
Generally speaking, when someone reacts to a choking gag-reflex, undigested food will be hurled back up and be expelled through the mouth and nose.
Genel olarak konuşursak, biri öksürme refleksine reaksiyon verdiğinde sindirilmemiş gıdalar yukarı fırlar ve ağız ve burundan dışarı atılır.
It looks like it's an undigested capsule... at least half of one.
En azından yarısı hazmedilmemiş bir hapa benziyor.
Looks like some kind of undigested food.
Sindirilmemiş bir yiyeceğe benziyor.
From the size and the undigested seeds, I'm guessing this came from a raccoon.
Sindirilmemiş tohumların boyutuna bakarsak tahminim bir rakuna ait olduğu.
The undigested teal capsule in her stomach had 1,000 micrograms of folate in it.
Karnındaki sindirilmemiş mavi hap bin mikrogram folik asit içeriyordu.
Undigested iceberg lettuce.
Kötü haber. Sindirilmemiş aysberg marulu.
undigested ground beef.
Sindirilmemiş sığır eti.
All undigested. Wait.
Hiçbiri sindirilmemiş.
Undigested iceberg lettuce.
Hazmedilmemiş göbek salatası.
Maura : Good news - - undigested ground beef.
İyi haberler, hazmedilmemiş sığır kıyması.
All undigested.
Hiç biri hazmedilmemiş.
Here we have some undigested bits of your victim, and some colored cloth and nylon fibers that didn't match any of the clothes he was wearing.
Burada kurbanınızın sindirilmemiş parçaları var, ve burada bir kaç renkli kıyafet ve naylon lifler var. Bu onun giydiği kıyafetlerin hiç biri ile eşleşmedi.
- I don't know exactly, but I read on the Internet that Elvis died with 4O pounds of undigested feces still in his intestine.
- Tam olarak bilmiyorum. ama Elvis'in bağırsakları bokla dolu bir şekilde öldüğünü internette okudum
No bone matter, undigested fabric...
Kemik yok, hazmedilmemiş kumaş...
To answer that, I began with the inordinate amount of undigested chocolate in his stomach... two pounds worth.
Buna cevap vermek için, midesinde aşırı miktardaki hazmedilmemiş çikolatadan başladım. Bir kiloya yakın.
There is undigested food here, so I would say death occurred less than two hours after this meal.
Burada hazmedilmemiş yiyecekler var yani yemekten en az iki saat sonra ölüm gerçekleşmiş diyebilirim.
Something to clean out that seven pounds of undigested red meat that's putrefying in your intestines?
Bağırsaklarındaki hazımsızlık yapan 2,5 kg kırmızı eti temizlemek ister misin?
Whatever... all this is... a coma, a dream, some weird hallucination, or even just a... undigested bit of pizza... I'm ending it.
Bu artık her ne ise koma, rüya, tuhaf bir halüsinasyon hatta sindiremediğim bir dilim pizza bile olsa buna bir son veriyorum.
- Undigested Milk Duds.
- Hazmedilememis bir suru pislik.
Undigested coffee.
Kahve hazımsızlığı.