English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ U ] / Unduly

Unduly traduction Turc

101 traduction parallèle
You're unduly distressed about George.
Konuyu gereğinden fazla abartıyorsun.
In fact, without being unduly optimistic, I think I may say...
Sebebsiz iyimserlik sanılmasın, ama diyebilirim ki...
Unduly damaged.
Boş yere hasar gördü.
I think, sir, that on occasion, the doctor becomes unduly alarmed.
Efendim bence bu olayda Doktor gereksiz yere telaş yapıyor.
I'm convinced now that we were unduly concerned about the possibility of a ghost haunting it.
Artık, evin hayaletli olduğu gibi bir olasılık için boşuna endişelendiğimize eminim.
You wouldn't let a consideration like that sway you unduly.
Bu tarz bir düşüncenin kararını etkilemesine izin vermemelisin.
It's obviously been rigged to unduly excite the jury.
Bunun jüriyi etkilemek için tezgahlandığı çok bariz.
And I trust we haven't unduly distressed you.
Size baskı yapmış gibi olduğumuz için bizi bağışlayın.
However, I have no wish to be unduly harsh.
Yine de, gereğinden fazla sert olmaya niyetim yok.
I am not unduly excited!
Boş yere yaygara değil!
Have not been able to get any information from crew or Finlander whether keeping sub down for 20 hours is routine action in these circumstances or unduly severe.
Bu durumlarda bir denizaltını 20 saat suda tutmanın genel prosedür mü, yoksa aşırı sert bir tavır olup olmadığı hakkında ne tayfa ne de Finlander bir açıklamada bulundu.
- Didn't want to hurt you unduly, I'm sure.
- Boşuna canını yakmak istememişlerdir.
Perhaps I'm unduly worried.
Belki de gereksiz yere endişeleniyorum.
I don't mean to appear unduly cautious, but if my personal survival... depends on the performance of 12 deadheads... it might be helpful to know exactly what I'm training them for.
Meraklı görünmek istemem ama eğer hayatım 12 hükümlüye bağlıysa onları ne için eğittiğimi bilmem yararlı olabilir.
He may not be unduly worried about this... but then, of course, he will not be taking any active part... in such an...
Bundan endis ¸ e duymayabilir ama tabii kendisi cephede savaşmayacağından böyle bir...
But, doctor, wouldn't that unduly excite the cardinal?
Fakat doktor, kardinal boş yere heyecanlanmış olmaz mı?
I don't like to seem unduly cautious, but wouldn't it be better if we left at night?
Merakımı bağışlayın, ama gece gitsek daha iyi değil mi?
The death of Maureen Selby... did not seem to affect Ez unduly.
Maureen Selby'nin ölümü... Ezra'yı fazla etkileyecek gibi görünmüyordu.
If I seem unduly emotional about this, it's because Joseph Fraunhofer is about to do what Isaac Newton could've done, but didn't.
Eğer bu konuda aşırı duygusal görünüyorsam, bunun sebebi Isaac Newton'un yapabilecekken yapmadığı şeyi Joseph Fraunhofer'ın başarmak üzere oluşudur.
These may not sound unduly high figures, but nationwide they represent a chilling 15 to 20 percent increase - in the mortality rate. - Harvey...
Rakamlar çok yüksek görünmeyebilir... fakat bebek ölüm oranları ülke çapında yüzde 15 - 20 oranında... artmış durumda.
I don't want to alarm you unduly, but there's still no word of Bernadette.
Sizi gereğinden fazla endişelendirmek istemem, ama hala Bernadette ile ilgili bir haber yok.
Although I don't suppose there was anything that would unduly shock a man, who appreciates life as much as you do.
Bir adamının herhangi bir şey için, boş yere bunalıma gireceğini sanmam. Kim hayatın değerini senin kadar iyi bilir ki?
- Do not be unduly alarmed.
- Heyecanlanmana gerek yok.
I was surprised, but not unduly worried that he was alone.
Benim için süpriz oldu, ama yalnız olduğum için endişelenmesi boş yere değildi.
I am a London University man and I am not unduly singing my praises when I say I was a very promising student.
Londra Üniversitesi'ne gittim ve laf olsun diye söylemiyorum ama gerçekten de, çok başarılı bir öğrenciydim.
That's all. Well, she did not seem to be unduly upset by M. Gascoigne's untimely demise.
Bay Gascoigne'un zamansız ölümüne çok üzülmüş gibi gözükmüyordu.
"Enacted within the state's boundaries... and must not unduly burden interstate commerce."
Devletin sınırları içinde yürürlükte olmalı ve eyaletler arası ticarette aşırılık olmamalıdır.
We should all stick to our set routine and not get unduly agitated.
Belirlenen plana bağlı kalmalı ve gereksiz yere telaşlanmamalıyız.
But let us not panic unduly.
Ama aşırı derecede panik yapmayalım.
Such fables are necessary only in cultures which unduly emphasize emotional behavior.
Bu tür hikayeler aşırı derecede duygulara sahip kültürler için gerekli olabilir.
But if we just want to get the visitation rights redrawn, assuming they're unduly restrictive, it wouldn't be more than $ 3,500.
Ama sadece ziyaret hakkının değiştirilmesini istiyorsak kısıtlamanın boşa olduğunu iddia edersek, bu iş 3500 dolar gibi bir şey olur.
So as not to punish him unduly for the blatant and illegal action of his attorneys I'll sentence him to six months.
Aşırı derecede cezalandırmamak için avukatlarının bu bariz ve yasa dışı eyleminden ötürü, altı ay ceza vereceğim.
- And that doesn't worry you unduly?
- Peki nasıl oluyor? Bu seni hiç üzmüyor mu?
-.. so as not to unduly upset students.
-.. öğrencileri daha fazla üzmemek için.
- Don't worry unduly. I'm sure it's nothing.
- Fazla endişe etme Buffy.
And the sentencing, given the severity of the convictions, does not appear to be unduly cruel or unusual.
Ve verilen hüküm, mahkûmiyete verilen cezadaki sertlik, aşırı derecede zalimce veya alışılmadık değildir.
You unduly used a noble title...
Sürekli asil bir ünvan kullandınız...
I may have been unduly harsh.
Sana bir fırsat daha veriyorum.
Look, uh, I don't know how to do this... without seeming unduly hurtful... which I'm not inclined to be... but, uh... I think I oughta tell you bluntly what I think of your new work.
Seni kırmadan bunu nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum ki bunu yapmak istemem ama sanırım senin kitabın hakkındaki fikirlerimi dobra dobra söylemeliyim.
I thought you were crazy, I thought you were contrary, unduly critical at times... but I believed everything you said had weight and was truthful.
Deli, ters, eleştirilerinde zaman zaman aşırı olduğunu düşündüm ama söylediğin her şeyin bir değeri olduğunu ve doğru olduğuna inandım.
All right, perhaps I was unduly harsh calling you people idiots.
Tamam hepinize gerzek diyerek sizi kırmış olabilirim.
I really don't want to worry people unduly.
Kimseyi endişelendirmek istemiyorum.
I cannot allow my personal feelings to unduly influence my decisions.
Kişisel hislerimin kararlarıma gereğinden fazla etki etmesine izin veremem.
unduly prejudice the Texas judicial system
Texas'ın yargı sistemine ters düşüyor olması..
You say correctly, and you unduly feel anxious
haklısın. sadece endişelendim.
- You're heavy - hearted unduly.
- Boş yere üzülüyorsun.
Don't boil that egg unduly too.
Yumurtayı da boşuna pişirme.
You reproach yourself unduly, Monsieur Blake.
Kendinizi haksız yere suçluyorsunuz, Bay Blake.
There's no reason to be unduly upset.
Dunya'yı hiç mi rahat bırakmayacak, burada bile?
Don't distress yourself unduly. A thing like that could happen to anyone.
Böyle bir şey herkesin başına gelebilirdi.
THIS COURT ACCEPTS YOUR PLEA OF GUILTY FOR SIMPLE ASSAULT. BECAUSE OF YOUR AGE, THE FACT THAT YOU HAVE NO PREVIOUS OFFENCES, AND BECAUSE YOU WERE UNDULY PROVOKED,
Yaşından, geçmiş suçlarının bulunmamasından, ve suça tahrik edilmenden dolayı seni 2 yıllık hapis cezasına mahkum ediyor, onu da 500 saatlik kamu hizmetine çeviriyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]