Unemotional traduction Turc
66 traduction parallèle
Medium height, brown hair, kindly, unemotional and not delicate at all.
Orta boylu, kahverengi saçlı, kibar, duygusuz ve hiç narin değil.
I intend to declaim in an unemotional voice the following solemn, cold lines.
Şunu ifade etmek isterim ki ; EKİM LİSANI... duygusuz bir ses tonuyla aşağıdaki ciddi ve sıkıcı satırları okuyacağım.
- Jim, when I suggested to Spock it was time for his routine checkup your logical, unemotional first officer turned to me and said :
Spock'a chekup zamanının geldiğini söylediğimde mantıklı, duygusuz ikinci kaptanın bana dönüp şöyle dedi...
Well, we found a whole world of minds that work just like yours : Logical, unemotional, completely pragmatic.
Seninki gibi çalışan akılların olduğu bir dünya bulduk - mantıklı, duygusuz, tamamıyla pragmatik.
Devoted to logic, completely unemotional...
- Tamamıyla duygusuz.
The Gipper is, uh... unemotional.
Hileci duygusuzdur.
Observation deduction a cold and unemotional subject.
Soğuk ve duygusuz bir özne üzerinde, gözlem ve sonuç çıkarma...
I got out of a relationship with an unemotional man..... and I got right back into another one,... .. with a man who's absolutely incapable of emotion.
Duygusuz bir adamla olan bir ilişkiden çıkıp, hemen başka birisini,... hissedebilme becerisinden tamamen yoksun birisini buluyorum.
How can you expect us to be unemotional when at least one person is dying every day from a disease that doesn't even have a name?
Duygusal olmamamızı nasıl beklersiniz? ...... hele de hergün birisi adı konmamış... bir hastalıktan ölürken.
If we both stay calm and unemotional, he can't recharge.
Eğer ikimizde sakin ve hissiz durursak, yeniden güç toplayamaz.
You think I'm unemotional, don't you?
Duygusal olmadığımı düşünüyorsun değil mi?
Unemotional!
Duygusuz!
Those photos are cold, unemotional.
Bu fotoğraflar soğuk, duygusuz.
I think the key is to remain unemotional, okay?
Duygularınıza hakim olsanız daha iyi olur.
I know I'm the one who tried to convince you to see your mother, to be unemotional with her.
Anneni görmek konusunda seni ikna etmeye çalışan onunlayken duygusuz olmanı söyleyen bendim, biliyorum.
He's unemotional.
Sık sık alakasız şeyler söylüyor.
I mean, you described it, in so many words, colorful but unemotional?
Bir sürü renkli ama duygusal olmayan kelimeyle anlattın. - Ona dişi Pol Pot dedim.
Cool and calm and unemotional.
Havalı ve sakin ve duygusuz.
Turk was psyched because orthopedic surgeons are notoriously the most unemotional, jockish surgeons of all.
Turk heyecanlıydı çünkü ortopedi cerrahlarının en duygusuz, en spora düşkün cerrahlar olarak adı çıkmıştır.
I mean, the guy cannot have unemotional sex.
Yahu, adam duygusuz seks yapamıyor.
Name one girl you've ever had unemotional sex with.
Bana duygusallık olmadan seks yaptığın bir kız ismi ver.
I know he can have unemotional sex.
Onun duygusallık olmadan seks yapabileceğini biliyorum.
And that would be unemotional for you or the dead girl?
Ve bu senin için mi duygu içermezdi yoksa ölü kız için mi?
Your inability to be unemotional.
Duygusal olmama becerin.
And you're perfect because unemotional sex is the only kind you have.
Ve sen bu konu için mükemmelsin. Çünkü sadece duygusuz sekse varsın.
I am offering you uncomplicated, unemotional sex.
Sana karmaşık olmayan, duygusal olmayan seks teklif ediyorum.
I was stupid to think we could have unemotional sex, or attempted sex.
Duygusuz seks yapabileceğimizi düşünmekle aptallık ettim.
How long can you prowl around bar, slinging pick-up lines, have unemotional sex?
Ne kadar zamandır barın etraflarında avını bekleyip,.. ... duygusuz seks yapabileceksin?
I'm distant and unemotional. And preoccupied?
Mesafeliyim ve duygusuzum.
Unlike us they get their energy directly from the sun and although being called "cold-blooded" might suggest they are unemotional they can be touchingly warm-hearted as mates... ( GRUNTING ) ... and as parents.
Bizden farklı olarak, enerjilerini doğrudan güneşten alırlar, ve "soğuk kanlı" olarak adlandırılmaları duygusuz oldukları gibi algılansa da, bir eş ya da ebeveyn olarak, dokunaklı bir şekilde sıcak kalpli olabilirler.
House is an unemotional child incapable of intimacy or romance.
House, romantizm ya da yakınlaşma kapasitesi olmayan duygusuz bir çocuk.
She was often cool and aloof and unemotional, especially when confronted with the boy we found in DeKalb and in our subsequent conversation.
Genellikle soğuk, ilgisiz ve duygusuz davranıyordu, özellikle de DeKalb'da bulduğumuz çocukla karşılaştığında ve bunu izleyen konuşmamız sırasında.
She's unemotional and can't talk.
Tepkisiz ve konuşamıyor durumda.
Taking a human life in your own two hands is the most unemotional thing a man can do.
Bir insanın canını, kendi iki eliyle almak, insanın yapabileceği, en duygusuz şeydir.
Just keep it real, unemotional.
Duygusallaşmadan, gerçekleri söyle.
Unemotional, because that really sounds like me.
Duygusallaşmamak ; tam da benim yapabileceğim birşey.
So keep your answers short, To the point, unemotional.
Cevapların... kısa ve tam sorulana uygun olsun, duygusallaşma.
Robin thinks that I'm too unemotional.
Robin benim duygusuz olduğunu düşünüyor.
Unemotional?
Duygusuz mu?
Oh, don't you think that's fancy, little clinical unemotional?
Bu sana çok yalın gelmiyor mu yani duygusuzca? Demek istediğim...
Something disarming and unemotional.
Bazen çürümüş yüzlü bir hortlak daha sonra hayal edemeyeceğin bir güzellikte karşına çıkabilir.
- Unemotional.
Anlaşıldı.
But somehow along the way, I developed a reputation as being cold and unemotional. And now I'm the bitch.
ama nedense bu yol boyunca soğuk ve duygusuz biri olarak ün kazandım ve şimdi de cadıyım
- The unemotional approach.
- Heyecansız yaklaşımını diyorum.
He is not a rapist... actually he is very nice. He is only interested in money. Cold calculated unemotional...
hayır o öyle biri değil... hatta çok tatlı biridir onun tek ilgilendiği paradır..
I think the guys should have a opportunity to state their case in a rational and unemotional way.
Bence çocuklar fikirlerini mantıklı ve duygudan uzak şekilde belirtebilmeliler.
See, Frank, we can get through these issues and be unemotional about it.
Frank, bak. Meseleleri ne güzel duygusallaşmadan hallediyoruz.
Be unemotional.
Duygularımızı bir kenara koyalım.
See, um, let me explain this to you in a calm, unemotional way.
Sakin bir şekilde açıklayayım.
But if you wanna talk about it, really talk about it... I would prefer to have an unemotional, rational conversation.
Ama eğer konuşmak istiyorsan, gerçekten konuşmak istiyorsan duygusal olmayan, akılcı bir sohbeti yeğlerim.
You bet I'm unemotional.
Duygusuz olduğumua bahse girersin.