English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ U ] / Uninhabitable

Uninhabitable traduction Turc

128 traduction parallèle
Venus is uninhabitable and Mars is uninhabitable.
Venüs yaşanabilir değil ve Mars da öyle.
With so many ways a habitable planet can be rendered uninhabitable,
Yaşama uygun bir gezegenin uygunsuz hale gelmesinin bir çok yolu vardır,
My flat's uninhabitable.
Evime gidemem.
Above ground, Paris, as most of the world, was uninhabitable, riddled with radioactivity.
Toprağın üstü, Paris, dünyanın çoğu yeri gibi yaşanmaz, radyasyondan harap olmuş haldeydi.
And, if there were a war, at least 20 % of even the areas into which people had been evacuated would themselves be rendered totally uninhabitable by the resulting radioactive fail-out.
Ve bir savaş yaşanması durumunda ise... insanların tahliye edildiği bölgelerin en az yüzde 20'si bile... radyoaktif serpinti nedeniyle... tamamen yaşanmaz hale gelebilir.
The bridge is uninhabitable.
Tüm köprü yaşama elverişsiz.
Minara is now entering a critical period and the Enterprise has been ordered to evacuate the station before the planet becomes uninhabitable.
Minara kritik döneme giriyor, Enterprise ise istasyonu boşaltmakla görevlendirildi.
He had seen the north, the vast, silent, frozen sea... unendurable, uninhabitable.
Kuzeyi, o uçsuz bucaksız, sessiz, donmuş denizi görmüştü. ... katlanılmaz ve yaşanılmazdı.
It threatens to destroy the vegetation on the entire planet, leaving it uninhabitable.
Gezegenin bitki örtüsünü tehdit ediyor, yaşanılmaz hale getiriyor.
Why do you suppose the Army always picks uninhabitable places to settle?
Sence Ordu neden her zaman yaşanmaz yerleri seçer?
There's a room it will share with a nanny, but right now it's uninhabitable.
Dadısıyla kalmaları için bir oda ayarlayacağız ancak şu an o oda kalınamaz bir durumda.
That the California desert, arid and uninhabitable, would be developed into thriving model communities.
... verimsiz ve yerleşime izin vermeyen Kaliforniya çölü, gelişen model toplulukların yer alacağı bir mekana dönüştürülecek.
Noisy, garish and uninhabitable!
Gürültülü, cafcaflı ve oturulmaz!
A vast area would be uninhabitable, with many cancer cases later.
Geniş bir bölge yaşanmaz hale gelir ve kanser vakaları başgösterir.
It lasted 5,000 years, rendered four fifths of the earth's surface uninhabitable, and wiped out all but the hardiest of nature's creations.
5000 yılda sona erdi, ve dünyanın beşte dördü yaşanamaz hale geldi, güçlü olanlar dışındaki bütün canlıları ortadan kaldırdı.
Our planet is uninhabitable.
Gezegenimiz yaşanılamaz durumda.
we may have fled the earth once it became uninhabitable.
Dünya yaşanmaz hale geldiğinde bizler kaçabilirdik.
- This place is uninhabitable.
- Burası yaşanılamaz bir halde.
With his presence, the boches they made my uninhabitable country.
Almanlar yüzünden şu anda kendi ülkemde ikamet edemiyorum, Müfettiş.
Can I ask him to assuage my fears that he's contaminating the planet and making it uninhabitable?
Ona dünyayı kirletip yaşanmaz hale getirebileceği konusundaki korkularımı dile getirebilir miyim?
Perhaps man might find the planet uninhabitable without spiders.
Belki de insanlar örümcekler olmasa bu gezegende yaşayamayacaktı.
That's the only difference between what we enjoy here on Earth and the really harsh, uninhabitable blackness of space.
Son derece acımasız, yaşanamaz uzay karanlığıyla burada Yeryüzü'nde tadını çıkardığımız şey arasındaki tek fark budur.
When the house proved suddenly uninhabitable, however...
Ama son anda evin oturulamayacak halde olduğunun anlaşılması üzerine...
If something isn't done, our planet will become uninhabitable.
Eğer bir şey yapılmazsa, gezegenimiz yaşanılmaz olacak.
If the cooling continues at this rate Atrea will become uninhabitable in 13 months.
Eğer soğuma bu hızla devam ederse Atrea 13 ayda yaşanmaz hale gelecek.
They are fleeing a country which the O.A.S. Has rendered uninhabitable.
Gizli Ordu Örgütü'nün yaşanmaz bir hale getirdiği bir ülkeden kaçıyorlar.
I estimate that the planet will be uninhabitable in less than 38 hours.
Gezegenin 38 saatten kısa sürede yaşanmaz hale geleceğini tahmin ediyorum.
Main vessel declared uninhabitable.
Ana gemi boşaltılsın.
"of Solosos III. " I thereby will make the planet uninhabitable " to all human life for the next 50 years.
Böylece bu gezegeni önümüzdeki 50 yıl için insanların yaşayamayacağı hale getireceğim.
Seven decks have been rendered uninhabitable and we've had to relocate the crew.
Yedi Güvertede yaşam desteği yok ve mürettabatı yeniden yerleştirmek zorundayız.
- The planet will be uninhabitable.
- Gezegen yaşanmaz hale gelecek.
The Baron insists the southern areas are uninhabitable.
Baron güney bölgelerinde yerleşim olmadığı konusunda ısrarlı.
The world outside is uninhabitable.
Dışarıdaki dünya yaşanılmaz halde.
The outside world is uninhabitable!
Dış dünyada yaşanılamaz!
In those days, Mars was just a dreary, uninhabitable wasteland.
O zamanlarda Mars kasvetli, yerleşime elverişsiz çorak bir araziydi.
More than 80 percent of the ship is uninhabitable.
Geminin % 80'inden fazlasında personel bulunmuyor.
Like the Earth, it too will finally become uninhabitable.
Sonunda Dünya gibi o da yaşanmaz bir yer olacak.
It had been thought that Earth was uninhabitable for nearly a billion years.
Dünya'nın 1 milyar yıI boyunca canlılar için elverişsiz bir yer olduğu düşünülüyordu.
The Grenelle and Passy Districts quickly become uninhabitable.
- Bıraksana! - Aptallar! Zavallı kızlar!
Oh, it's a blue-green gem of a world rendered uninhabitable.
Ya o bir mavi yeşil dünyadır Yüzeyine bak.
The planet is an uninhabitable gas giant, but it has a large moon on the far side.
Gezegen, yaşanamaz bir gaz devi. ama uzak tarafta büyük bir ay var.
But it was Leonardo Leonardo himself... who led his now-legendary expedition... into the fabled Canadas, long thought to be uninhabitable by evolved man, and brought it to its knees.
Ama meşhur Kanada'lara efsanevî seyahati gerçekleştiren, Leonardo Leonardo'nun ta kendisiydi. Uzun süredir, gelişmiş insanlar tarafından yerleşilemez olduğu düşünülüyordu ama Leonardo onlara diz çöktürdü.
Very distant, largely uninhabitable, And with areas of great danger.
Uzak, ayak basıImamış ve büyük tehIikeIerIe doIu bir yer.
This one was determined uninhabitable by a MALP probe three years ago.
Buysa üç yıl önce MALP tarafından yerleşilemez olarak saptandı.
Our homeworld became uninhabitable 300 years ago.
Dünyamız 300 yıl önce yaşanmaz hale geldi.
Arnessk is uninhabitable.
Arnessk'te yaşanmaz.
- you're rendering the town uninhabitable.
-... yaşanmaz kılacağını gizleyeceksin.
They do what I think they're going to do and Ireland's uninhabitable for 200 years, not to mention everything north of Bristol.
Aklımdan geçenleri gerçekleştirecekler ve Irlanda'nın büyük kısmı iki yüz yıl boyunca yaşanmaz hale gelecek. Kuzey Bristol'ü, Wales'i söylememe gerek yok bile.
We'd have to be - the surface is uninhabitable.
Öyle olmamız gerek - yüzey yaşanılamaz durumda.
That's uninhabitable.
Üzerinde yaşanılamaz.
Your entire planet will be uninhabitable.
Tüm gezegeniniz yaşanmaz hale gelecek.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]