Unintended traduction Turc
91 traduction parallèle
The occupation zones become frontiers - unintended, unwelcome and permanent.
İşgâl bölgeleri hudut tayin edildi. İstenmeyen, nahoş, ve kalıcı.
The murder of Reverend Babbington was unintended.
O da, Rahip Babbington'un bilerek işlenmiş bir cinayet olmaması.
Good-bye, my unintended.
Hoşçakal, nişanımız bozuldu.
It's true that our presence has had an unintended influence on your society.
Buradaki varlığımızın toplumunuza... kasıtsız bir tesir yarattığı doğru.
So you're gonna become another unintended casualty?
Yani sen de bir diğer kasıtsız kazazede mi olacaksın?
Priapism : That is an unintended, very painful erection.
Bu durumun karakteristiği acı vermesidir.
Some unintended consequence that we can't predict.
Bizim düşünemediğimiz başka bir şey.
The correlation is unintended.
Bu tesadüf kasıtlı yapılmadı.
The vaccine had an unintended side effect.
Aşı yanlışlıkla yan etkiler gösterdi.
Blowback does not mean simply the unintended consequences of foreign operations.
Geri tepme, yabancı operasyonların istenmeyen sonuçları demek değildir.
It means the unintended consequences of foreign operations, that were deliberately kept secret from the American public.
Bunun anlamı, Amerikan halkından saklı tutulan, yabancı operasyonların istenmeyen sonuçları demektir.
If electricity travels through a circuit in an unintended path, it causes a short.
Eğer elektrik, devrede istenmeyen bir güzergahtan geçerse, kısa devreye sebep olur.
There's something called the law of unintended consequences.
Beklenilmeyen Sonuçlar Yasası diye bir şey vardır.
Actions can have unintended consequences.
Eylemlerin beklenmedik sonuçları olabilir.
Using the gift to temporarily revive his own mother, the unintended effect on chuck's father had been more permanent.
Hediyesini geçici bir süreliğine annesini canlandırmak için kullanması,... Chuck'ın babasına istemeden çok daha kalıcı bir etki yapmıştı.
Unintended consequences.
İstenmeyen sonuçlar.
No, but 40 is the last age a woman can be photographed in a wedding gown without the unintended Diane Arbus subtext.
Hayır, ama Diane Arbus'un vurguladığı gibi 40. yaşdönümü bir kadının gelinlik içinde resmedileceği son dönemdir.
"In cases of unintended appearance " of our proprietary varieties on a farmer's field,
" Mülkümüz olan bir türün, bir çiftçinin tarlasında istenmeyen nedenlerle görülmesi halinde,..
That's one hell of an unintended consequence.
Bu da istenmeyen bir netice.
I'm not so sure it's unintended.
İstenmediğinden emin değilim.
That mentality of uniformity, conformity and cheapness applied widely and on a large scale has all kinds of unintended consequences.
Bu tekdüzeliğin mantığı .. uyum ve ucuzluk geniş bir alanda, büyük ölçekli olarak tüm istenmeyen sonuçları ile uygulandı..
I believe that you and Marshall Bowman conspired to distribute a deadly virus and this is the unintended result.
Sizin ve Marshall Bowman'ın ölümcül bir virüs yaymayı planladığınızı ve bunun istenmeyen bir sonuç olduğuna inanıyorum.
Despite the unintended skylight,
Pencerenin önüne düşenleri saymazsak.
- Unintended skylight?
Pencerenin önüne düşenler?
My guess? The smacking of the face into the table - unintended side effect of a deeper hypnotic command.
Benim tahminim, yüzü masaya gömme işi derin hipnoz komutunun beklenmeyen bir yan etkisi.
Tell them this was unintended and in no way personal.
Onlara bunun özellikle yapılmadığını ve kesinlikle kişisel olmadığını söyle.
We've learned that in all aspects of engineering, there are unintended consequences.
Mühendisliğin her açısında, beklenmeyen sonuçların olacağını öğrendik.
In any search for knowledge, there are always unintended consequences - Victims, you might say.
Bilim araştırmalarında, her zaman öngörülmeyen bazı sonuçlar vardır, senin deyiminle, kurbanlar.
"but before we became aware of his ability, " there were some unintended consequences.
Ama biz onun yeteneğinin farkına varmadan önce bazı istenmeyen sonuçlar ortaya çıktı.
There are always unintended consequences, Bill, to everything we do.
Yaptığımız her işin beklenmeyen sonuçları olur Bill.
Something unintended. Not...
Kasıtsız yapılan bir şey var.
Not unintended. Intentional.
Kasıtsız değil, tamamen kasıtlı yapılıyor.
We take unintended decisive naps.
Biz istemeden ve engelleyemeden kestiririz.
Up until now, the effects of our impact on the planet, whether good or bad, have been accidental and unintended.
Şu ana kadar, gezegen üzerindeki etkilerimiz iyi ya da kötü olsun hep kazara ya da istenmeden ortaya çıkmıştı.
Unintended humiliation is much easier to swallow, don't you think?
Kasıtsız küçük düşürmeyi kabullenmenin daha kolay olduğunu mu sanıyorsun?
To make any amends for any unintended difficulties between us I would like to prepare a traditional Japanese meal in your honor.
Aramızdaki sorunu telefi etmek için sizin onurunuza japonya'nın geleneksel yemeklerini yaptım.
Now, dig the unintended consequences.
Şimdi, istenmeyen sonuçları yok et.
Which had the unintended consequences of igniting my interest in arson science.
Dikkatimi kundakçılık bilimine çekmek gibi istenmeyen bir sonucu olmuştu.
Hank, a public statement like that can have a lot of unintended consequences.
Hank, böyle bir bildiri öngrülemeyen çok fazla karşılığı olabilir.
No, you know, there are random moments of unintended hilarity.
Hayır, rastgele anlar vardır kasıtsız şamatanın.
The method was unintended.
Bu istenmeyen bir yöntemdi.
It's as if his cruelty had been unintended. in addition, you made me write my story on the Blackboard, supposedly to correct it.
Yaptığı acımasızlık kasıtsız gibiydi. Ayrıca hikayemi tahtaya yazdırdı güya yanlışları düzeltecekti.
That was the one that had the unintended acceleration stories.
İstemeden yapılmış hızlanma hikayeleri olanlardan birisiydi.
to do research about our pasts, which is almost always the case, end up with shifts and fictions in them, mostly unintended.
Geçmişimizi iyice araştırmadığımızda hikâyelerimizin çoğu genelde değişik sonlarla ve kurgularla biter. Ama genelde bunu istemeden yaparız.
So you're repealing the law of unintended consequences.
Yani istemsiz sonuçlar kanununu * yok mu sayıyorsun?
Unintended consequences.
İstemsiz sonuçlar.
So you think that if you go back far enough, the extinction events will cover all your unintended consequences.
Yani yeterince geçmişe gidersen tükenen soyların, bütün istemsiz sonuçları yok edeceğini mi düşünüyorsun?
You said you had caused so much unintended damage, you felt this was your chance to make amends.
Bir sürü istenmeyen zarara sebep olduğunu bu şekilde bazı şeyleri düzeltebileceğini hissettiğini söyledin.
It's a plain old matchbook to them, an unintended clue for us.
Onlar için basit bir kibrit kutusu bizim içinse kasıtsız bir ipucu.
It happened unintended Pasha...
- İstemeden oldu Paşam.
the surprising progress made by our mothers or the unintended consequences of our own actions,
Ama şanslıysak, karanlık çekilir ve sonunda eşlerimizin yaptığı, gizli fedakarlıkları görebiliriz annelerimizin, şaşırtıcı gelişmelerini ya da yapmış olduğumuz şeylerin istemeden oraya çıkan sonuçlarını.