English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ U ] / Unknown

Unknown traduction Turc

5,275 traduction parallèle
You shoot your body full of unknown drugs. And, you're smuggling a two year supply.
Vücuduna ne olduğu belli olmayan şeyler alıp, 2 yıl yetecek ilaç kaçırıyorsun.
Exact location unknown.
Bölge tam olarak bilinmiyor.
He used an unknown messenger service, delivered it to an unknown location.
Bilinmeyen bir mesaj servisini kullanmış, bilinmeyen bir yere teslimat gitmiş.
♪ Or pursue a man unknown ♪
# Ya da bilinmeyen bir adamın peşinden #
Thousands of children were sent away for safety, left at railway stations with labels around their necks, and unknown families took them in and loved them like their own.
Tren istasyonlarına boyunlarında etiketlerle bırakıldılar ve tanımadıkları aileler onları yanlarına alarak kendi çocukları gibi sevdi.
"and carry with us the confidence to face the great unknown."
"hatta o büyük bilinmeyenle karşılaşmak için, imanımızı da o tarafa taşırız."
Brain contusions, full extent unknown.
- Kafada yaralanma boyutu belirsiz.
The cause of death is as yet unknown.
Ölüm sebebi hâlâ belirlenmemiştir.
= = As we sailed into the unknown, was thoughts about the princess everything I had.
= Bilinmezlikere doğru seyir yaparken dayanmamı sağlayan tek şey prensesin hayaliydi.
At this time, it is unknown if any charges have been laid.
Bu kez yargılanıp, yargılanmayacağı henüz bilinmiyor.
Now with the aid of the FBI, we have developed a profile of the unknown killer.
Şu anda, FBI'ın da yardımıyla kimliği belirsiz bir katil profili edindik.
Russian gangster Aleksei Sytsevich was broken out of a classified penitentiary known simply as the Vault by an unknown team of men.
Rus gangster Aleksei Sytsevich kimliği bilinmeyen bir grup adam tarafından Kasa diye bilinen tutukevinden kaçırıldı.
Mother unknown.
Anne bilinmiyor.
POTUS status unknown, sir. Actually, I heard him moving around just now.
Aslında ben onun dolandığını duydum.
Unknown caller.
Bilinmeyen numara.
The identity of the owner of the hotel was unknown to all of us.
Otelin sahibinin kim olduğunu hiçbirimiz bilmezdik.
His whereabouts are currently unknown, but he's being sought and pursued by the relevant authorities.
Şu anda bulunduğu yer bilinmiyor fakat ilgili yetkililer tarafından aranıyor.
It seems that Blood's key is hidden in a marble bust of his accomplice, Godfrey the Unknown, which is kept in the Statue Room at the Prado Museum.
Blood'ın anahtarı, suç ortağı Namsız Godfrey'nin... Prado müzesinde, heykel odasında bulunan... mermer büstünün içine gizlenmiş.
You see, no one knows what Godfrey the Unknown looked like.
Namsız Godfrey'nin neye benzediğini kimse bilmiyor.
his identity is unknown.
kimliği bilinmiyor.
And the newcomer at the competition, and rather unknown in the sushi community, we have Chef Juana Martinez.
Sırada yarışmanın yenilerinden ve suşi camiasında tanınmayan biri var. Şef Juana Martinez.
Passenger described as a blonde, white female, identity still unknown.
Yolcusu sarışın beyaz bir kadın kimliği henüz belirlenemedi.
Most of the stuff were auctioned off as lesser unknown pieces by Paul Gauguin, except for this one.
Bunun dışında şeylerin çoğu Paul Gauguin tarafından az bilinen parçası olarak açık artırmayla satıldı.
They advised him that if he couldn't arrange for an escort, he should plot a course for the ship unknown to anyone but her captain and consider that route to be a state secret of the highest order.
Eğer geminin güvenliğini sağlamayacaksa kaptan hariç kimsenin bilmediği bir rota izlemelerini ve bu rotanın çok gizli kalmasını önermişler.
"He chose an unknown 18 year old actress for the lead in a play"
O tanınmamış 18 yaşında bir kızı
"That unknown actress who play Sigrid was me."
" Sigrid'i oynayan bu kişi bendim.
We may adapt us into the unknown, , and disappear,
Bilinmeyene uyum sağlayıp ortadan kaybolabiliriz...
We may adapt us into the unknown, , and disappear, , from the living sight,
Bilinmeyene uyum sağlayıp gözden ırak yaşayıp gideceğiz.
General, we have hundreds of insurgents and an unknown number of Heavies two klicks out. Together?
General, yüzlerce isyancı ile belirsiz sayıdaki yüklüler iki koldan geliyorlar.
Call the LAPD, run deep background on this asshole. 'Cause I need to find out everything known and unknown about this shithead!
Los Angeles Emniyetini arayın, bu pislikle ilgili her şeyi ama her şeyi bilmek istiyorum!
Suspect is in front of the club conversing with an unknown female.
Şüpheli kulübün önünde, kimliği belirlenemeyen bir kadınla konuşuyor.
You have a team 100 % brand new with an unknown driver.
Evet, yeni bir yarış takımı ve kanıtlanmamış sürücüsüyle.
Blind mothers have to pull their pram, to avoid pushing it into the unknown. You'd remember seeing that.
Kör anneler, bilinmeyene doğru ittirmek için çocuk arabalarını sürmek zorunda kalıyorlar.
Who is that? "Unknown number"?
Kim bu? "Bilinmeyen numara" mı?
- Your date of birth is unknown?
- Doğum tarihin bilinmiyor mu?
In seven years they struggled to find foothold in the unknown country.
7 yıl boyunca, yabancı bir diyarda hayata tutunmaya çalışmışlardır.
" "The paths are unknown."
Yolları bilinmiyor.
"I was in an unknown world."
Bilinmeyen bir dünyadaydım.
Have you been in contact with any known or unknown followers of Carroll in the past year?
Hiç bildiğin veya bilmediğin tarikat üyeleriyle temasta bulundun mu?
Someone who lives in an inaccessible or unknown location, then.
Ulaşılamayan veya bilinmeyen bir yerde olan biri o halde.
Her physiology is too different, too unknown. - I warned you.
- Seni uyardım.
My fear of the Other, of the Unknown may come from my irrational fear of field mouses!
- Kendi kendime düşündüm ki... Bilmediği şeyler insanı hep endişelendirir. Eskiden, farelere olan korkularımı.
- Not racism! Fear of the Unknown! So different...
- Irkçılık, bilinmeyene duyulan korku.
Uranus... and Neptune, the outermost planets, unknown to the ancients and only discovered after the invention of the telescope.
Uranüs ve Neptün atalarimiza yabanci dis gezegenler. Teleskobun icadindan sonra kesfedilebildiler.
The unknown.
"Bilinmeyen".
I plan to sail an ocean, Zita, to an unknown land.
Okyanusa açılmayı planlıyorum, Zita, bilinmeyen diyarlara doğru.
But failed experiments are not unknown to us, right?
Ama başarısız deneyler bizim için bilinmez değildir değil mi?
However, unknown to you - and this is the crucial part - unknown to you, "I took money from certain people in the States."
Ve senin bilgin olmadan, en önemli kısmı bu senin bilgin olmadan, "Devletteki bazı insanlardan para aldım."
6 feet and change, the same Mr. Miller who just ordered cable and a phone line at his new house outside of Houston. And previous address unknown.
Önceki adresi bilinmiyor.
Unknown.
Belli değil.
Sensei, with your fate unknown,
Sensei, senin durumundan habersizken Bumblebee komutaya geçti.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]