Unlovable traduction Turc
55 traduction parallèle
Unlovable.
Sevimsiz.
She can't love you because you're unlovable.
Seni sevmek istememesinden kaynaklanmıyor.
You don't, because she's unlovable.
Onu sevmiyorsun, çünkü o sevilemez.
I mean, am I so unlovable?
Ben bu kadar sevilemeyecek birisi miyim?
But then it would follow that to be unlucky is to be unlovable.
Ama sonra şanssız olmak sevimsiz olmayı takip etti.
Yeah, I'm not stupid. Just physically repellent and inherently unlovable.
Sadece fiziksel açıdan iticiyim ve doğam gereği sevilme özürlüyüm.
Because I'm unlovable!
Çünkü ben sevilmeyen biriyim.
You are not unlovable.
Sevilmeyen biri değilsin sen.
The Unlovable Self-Destructive Teddy Bear.
Sevimsiz Kendini Yok Eden Oyuncak Ayı
Maybe I'm just unlovable.
Belki ben sevilemeyen biriyimdir.
Actually, it was awful.I was awful, and I'm ashamed of myself, because I know what it feels like to be abandoned - - how you think you're worthless and unlovable and your heart hardens to the person who did it to you.
Gerçekten korkunçtu. Korkunçtu ve kendimden utanıyorum. Çünkü terk edilmenin neler hissettirdiğini, nasıl değersiz ve sevimsiz olduğunu düşündüğünü kalbinin bunu yapan insana karşı nasıl nasır tuttuğunu biliyorum.
I'm unlovable.
Sevilmez biriyim ben.
But you're not unlovable, child.
Ama sen sevilmeyen bir çok değilsin.
And you feel rejected and unlovable and you can't understand why she no longer loves you?
Şimdi de reddedilmiş, sevilmeyen biri gibi hissediyorsun ve seni neden daha çok sevemediğini anlayamıyorsun. Evet.
The character is unlovable.
Karakter hiç sevilmiyor.
but in Louis Ives'darkest moments, he feared he was unlovable.
Ama Louis lves, en karanlık anlarında sevilmesi zor bir insan olduğundan korkuyordu.
And are you in pain because you feel unlovable, unknowable and shrouded in secrets?
Kendinizi sevilmeyen, bilinmeyen ve sırlara saklanmış gibi hissettiğiniz için mi acı çekiyorsunuz?
When did you become unlovable?
Sen ne zaman o kadar sevimsiz oldun?
WHEN YOU REFUSE TO ACCEPT IT, YOU JUST BECOME THIS UNLOVABLE PERSON.
Onu olduğu gibi kabul etmezsen sevilmeyen biri olur çıkarsın.
I'm broke, I'm homeless, I'm unlovable.
Parasızım, evsizim, sevimsizim.
You are not unlovable.
Sevimsiz falan değilsin.
How unlovable.
Hiç sevimli değil.
I'm an unlovable, dateless loser.
Ben sevilemeyen, çıkılmayan biriyim.
Infallible, untouchable, unlovable Vi Rose Hill.
Hata yapmayan, dokunulmaz, sevilmeyen Vi Rose Hill.
After a while, you... start to think that maybe you're... unlovable, I guess.
Bir süre sonra sevilmeyen biri olduğunu düşünmeye başlıyorsun.
I'll pretend to fly to Hollywood, and then he'll leave and take this annoying, unlovable monster with him.
Hollywood'a gidiyormuş gibi yapacağım. O da gidecek ve şu sinir bozucu, sevimsiz yaratığıda götürür.
I don't want to hear all the reasons I was unlovable.
Neden sevilmeyeceğime dair nedenleri duymak istemiyorum.
And I'll pretend to fly to Hollywood, and then he'll leave and take this unlovable, annoying monster with him.
Ben Hollywood'a uçuyormuş gibi görüneceğim. O da bu sevimsiz sinir bozucu canavarı alıp buradan ayrılacak.
You didn't want him... does that make him unlovable?
Sen onu istemiyorsun diye başka biri sevmedi mi onu sanki?
Was there something fundamentally unlovable about me?
Özellikle sevilmeyecek bir özelliğim var mı?
Why is Ryan unlovable?
Ryan neden sevilmiyor?
I'm-I'm unlovable.
Ben sevilemem.
You've always been unlovable.
Hep sevimsiz biri oldun.
And unlovable.
- Ve sevilmez.
Unlovable.
- Sevilmeyen adam!
'Cause I'm not as unlovable as I look.
- Göründüğü kadar sevilmeyen biri değilim.
Something, uh... Something bad, unlovable.
Kötü bir şeyim varmış sevilmeyecek bir şeyim varmış gibi gelirdi.
Sometimes I think I might be unlovable.
Bazen sevilmeyebileceğimi düşünürdüm.
You ever heard about people that say... say he is absolutely unlovable?
Siz hiç insanların onun sevilmediğini söylediğini duydunuz mu?
Even though people are going to see you as pathetic and rejected, cast off, abandoned, unlovable.
sevilemeyen biri olarak görse bile.
"I must be unlovable."
"Sevilmiyor olsam gerek."
You're unlovable, Richard.
Sen sevilemezsin Richard.
You needed to do this because your husband bedded every woman he liked throughout your marriage, and you came out of it believing that you were unlovable, so you used power to make me true.
Bunu yapman gerekiyordu çünkü senin kocan evliliğiniz boyunca beğendiği her kadınla yattı, ve sende seni kimsenin sevemeyeceğine inandın, böylece gücünü kullanarak bunu yaptın.
That woman threw me away, and I've spent every day since then thinking I was unlovable.
O beni aldattı ondan sonra her gün sevilemeyecek birisi olduğumu düşündüm.
True love is loving the unlovable.
Gerçek aşk sevilmeyeni sever.
Comments about how I'm unlovable, and my website's a scam.
Ne kadar sevimsiz ve sitemin sahte olduğu ile ilgili yorumları okuyorum
Comments about how I'm unlovable and my website's a scam.
Ne kadar sevimsiz biri olduğuma sitemin nasıl sahte olduğu hakkındaki yorumlara... Sevilmeyen?
Unlovable? - That sounds self-destructive.
- Kendine zarar veriyormuşsun gibi..
And don't worry about that blogger. Just because no one has loved you yet doesn't mean you're unlovable.
Şimdiye kadar seni kimse sevmedi diye senin sevilemeyen birisi olduğun anlamına gelmez.
Lillian, once upon a time, I thought you were a useless, unlovable, vile, tacky little thing.
Lillian, çok başlarda senin işe yaramaz, sevimsiz, kepaze ve âdi bir şey olduğunu düşündüm.
- He loved you when you were unlovable...
-... sevimsizliğine rağmen seni sevdi. - Hayır!