Unquiet traduction Turc
13 traduction parallèle
Accursed and unquiet wrangling days... how many of you have mine eyes beheld.
Bıktım artık, hep kavga dövüş dolu uğursuz günler görmekten.
And for his dreams, I wonder he's so simple... to trust the mockery of unquiet slumbers.
Rüyalarına gelince, doğrusu şaşıyorum, sıkıntılı bir gecenin azizliklerini nasıl böyle çocukça ciddiye alıyor.
The unquiet spirit must be laid to rest.
Rahatsız ruh, huzura erdirilmeli.
Isn't that a large part of what we mean when we say a place is unquiet, festered up with spirits?
Bu, burası ruhlarla dolu dediğimizde aslında anlatmaya çalıştığımız şey değil midir?
Rational thought has replaced whispered myths... about the unquiet, hungry dead.
Akılcı düşünce, huzursuz, aç ölülere dair fısıldanan efsanelerin yerini aldı.
Though I do not pretend to any great oratorical skills, I would be happy to present, with your ladies'permission, verse from the unquiet mind of Mr. Edgar Allan Poe.
Bu konuda yeterince iyi olmadığımı düşünsem de size Edgar Allan Poe'nun eşsiz zekasından bir bölüm sunmak istiyorum.
For never shall you lie by Portia's side with an unquiet soul.
Çünkü ruhunuz huzur bulmadan, Portia ile asla mutlu olamazsınız.
But also the un-selfcentered promptings of an unquiet heart.
Ama aynı zamanda sessiz kalmayan kalplerin benmerkezcil olmayan ilhamı olmuştur.
There are no presences, spirits or unquiet souls in this house?
Hayır. Hiç bir varlık, hayalet ya darahatsız bir ruh var mı evde?
Or his unquiet spirit will come and haunt us.
Umarım öldürülmemiştir yoksa huzur bulamamış ruhu gelip bize musallat olacak.
You don't say much, but you have an unquiet mind.
Çok konuşmuyorsun ama huzursuz bir zihnin var.
An unquiet mind, that's what the wife calls it.
Huzursuz bir aklım var. Karım böyle diyor.
You have an unquiet mind, and so you war with yourself, like a dog trying to chew off its own tail.
Rahatsız bir aklın var. Kendinle bir savaştasın. Köpeklerin kendi kuyruklarını kovaladığı gibi.