Unseemly traduction Turc
208 traduction parallèle
I'm sorry to bother you at this unseemly hour, but I am collecting a fund for broken-down fliers.
Uygunsuz bir saatte rahatsız ettiğim için özür dilerim, ama arızalı uçaklar için fon buluyorum.
Your arrival, on the other hand, appears to me unseemly and tasteless in the extreme.
Senin ziyaretin, diğer taraftan, bana uygunsuz ve son derece tatsız geldi.
If they were gentlemen, they'd apologize for waking you at this unseemly hour.
Eğer centilmenlerse bu münasebetsiz saatte seni uyandırdıkları için özür dilerler.
A name can be tarnished by some unseemly act.
Yakışıksız bir hareket isme leke sürebilir.
Unseemly?
Yakışıksız mı?
An unseemly act tarnishes a name, but the name still remains, whereas money is more fragile.
Yakışıksız bir hareket ismi lekeler ama isim yine de kalır oysa para çok daha hassastır.
I find your impatience rather unseemly, Vincent.
Oldukça sabırsızsın Vincent.
Forgive this unseemly disruption of our feast.
Ziyafeti böldüğüm için bağışlayın.
First, however, let us pause for the unseemly sight of a man toast to himself.
Önce, yine de, kendine tost yapan bir adamın yakışıksız görüntüsü için duralım.
Would you say he was being resourceful, or just unseemly?
Sence uyanıklık mı yapıyordu yoksa yaptığı sadece münasebetsizce bir hareket miydi?
They were expected to behave without unseemly disruptions like monks in a monastery.
Onlardan, bozulmaksızın hareket etmeleri bekleniyordu manastırdaki rahipler gibi.
This behaviour is most unseemly.
Bu davranışlar buraya yakışmıyor.
Winifred, will you be good enough to explain this unseemly hullabaloo?
Winifred, bana bu manasızlığın ne anlama geldiğini açıklar mısın?
Charity suffereth long, and is kind ; charity envieth not charity vaunteth not itself, is not puffed up doth not behave itself unseemly seeketh not her own, is not easily provoked, thinketh no evil rejoiceth not in iniquity, but rejoiceth in the truth beareth all things believeth all things, hopeth all things, endureth all things.
Merhamet uzun süre acı çeker ve naziktir ; merhamet kıskanmaz merhamet kendiyle övünmez, şişinmez kendisine yakışıksız davranmaz kendisini aramaz, kolayca kışkırtılmaz, kötü düşünmez günahla neşelenmez, ama gerçekle neşelenir herşeye göğüs gerer herşeye inanır, herşey için umutludur, herşeye dayanır.
It would be unseemly for the king to be seen in contact with death.
Kral'ın ölüyle temas ederken görünmesi yakışıksız olur.
But this Mr. Spock you mentioned, the one responsible for that unseemly, impudent act of taking you from me, which is he?
Ama bu Mr. Spock siz söylemiştiniz... Sizleri benden alıp götürme küstahlığını gösteren adam. - O hangisi?
Nobody has behaved unseemly to me.
Kimse bana terbiyesiz davranmadı.
Your behaviour, Angel, has been most unseemly, of late.
Davranışların Angel, son zamanlarda kabul edilemez bir hal aldı.
If I may ask, did she die an unseemly death?
Sormak istiyorum : Uygunsuz bir şekilde mi öldü?
It is most unseemly for you to behave in this manner!
Bu şekilde davranmanız size yakışmıyor.
Jeanne has never done anything unseemly.
Evliliği en çok hak edenlerden biridir. Kesinlikle ahlaka aykırı hiçbir davranışı yoktur.
I did, too, called them bad language, dirty, filthy, foul, vile, vulgar, coarse, unseemly, in poor taste, street language, locker room talk, gutter talk, barracks language, naughty,
Ben de yaptım. Küfürlü çirkin, ahlaksız, terbiyesiz iğrenç, ayıp, amiyane kaba, münasebetsiz, yakışıksız, sokak ağzı bel altı, koğuş ağzı, seviyesiz, münasebetsiz yılışık, cıvık, teşhirci, nezaketsiz, nahoş, uygunsuz saygısız, açık saçık, densiz, yersiz galiz, davetkar rezil, edepsiz, pis.
Caiaphus, that he should be found like a common thief is most unseemly of us!
Caiaphus, ona sıradan bir hırsız gibi davranmak bize yakışmıyor!
This is unseemly behavior.
Bu, çok uygunsuz bir davranış.
Who dares sully my castle with unseemly brawls?
Münasebetsiz kavgalarla şatomu kirletmeye cüret eden kim?
You don't concentrate on your kung fu but consort with him. It's unseemly.
Kendi işine bakmıyorsun ama onunla fingirdiyorsun, ne edepsizce!
- But he thought that was unseemly.
- Dördünüzün birkaç milyon dolarlık....... mirası paylaşacağını hesaba kattınız mı? - Ama şerif bunun münasebetsiz olduğunu düşündü.
Does not behave itself unseemly.
Uygunsuz davranışların yeri yoktur.
.. It's unseemly.
-... çok yakışıksız.
I must apologize for my unseemly outburst.
Yersiz öfkem için affınızı dilerim.
I would hate to see something... unseemly happen to such a pretty little thing.
Bu sevimli, küçük şeye olacakları görmek hiç hoşuma gitmez.
Certain acts are unseemly.
Belli hareketler yakışıksızdır.
And, uh, to tell you the truth, I've started to wonder... if there isn't something unseemly about our love.
Ve, ee, gerçeği söylemek gerekirse, merak etmeye başladım acaba aşkımızda... uygunsuz bir durum var mı acaba, diye.
I don't think it's unseemly, Holling.
Ben uygunsuz olduğunu düşünmüyorum, Holling.
It's unseemly.
Olamaz.
Master Richie, I do think it unseemly in the extreme for you to take these... These children's money.
Efendi Richie, Bana bu çocukların parasını almak istemeniz bana çok sıradışı geldi.
A man your age is unseemly.
Senin yaşındaki birine yakışmıyor.
I don't know whether that denotes hard work, or unseemly vanity.
Çok mu çalıştınız, yoksa niyetiniz gösteriş yapmak mı, onu anlayamadım.
I must apologize for my unseemly behavior yesterday.
Dünkü yakışıksız davranışım için özür dilerim.
It's unseemly for a woman wearing a $ 50,000 necklace to waffle.
50.000 $'lık kolye takan bir kadının gevezelik etmesi alışılmadık bir şey.
It is most unseemly!
Çok az ihtimal.
- This is most unseemly.
- Bu çok saçma sen...
They're merely unseemly.
Genellikle de çirkindirler.
Those who are happy Billy is no longer burning rubber through the squares are the exact people who think that Jim picked a very unseemly way to exit the closet if you will.
Billy artık meydanlarda lastik yakamayacak buna sevinen aynı insanlar Jim'in homoluğunun ortaya çıkışını kabullenmekte zorlanıyorlar. Anlıyor musunuz?
It is unseemly for the spiritual leader of Tibet to spy on people.
Tibet'in ruhani liderinin insanları gözetlemesi hiç yakışık almıyor.
Why is it unseemly for a man to act like a boy?
Neden bir erkeğin küçük bir çocuk gibi davranması yakışıksız kaçar?
You want everyone to think you have unseemly, adventurous sexual existence when in fact your purity level is probably closer to Big Bird's than Bill Clinton's.
- Herkesin uygunsuz, heyecanlı bir cinsel hayatın olduğunu düşünmesini istiyorsun ama aslında cinsel deneyimin Bill Clinton'dan çok büyük kuşa yakışır bi durumda
Might it not be rather unseemly?
Biraz yakışıksız kaçmasın?
I'm sorry, unseemly to whom?
- Anlayamadım. Kime yakışıksız kaçmasın?
If we're the sexual predators, it's unseemly.
Seks avcısı olmamız uygunsuz karşılanır, değil mi?
You don't think it unseemly haste?
Yalnız sizce de bu acele yakışıksız kaçmaz mı?