Unsolved traduction Turc
830 traduction parallèle
"Unsolved Burglary in Fur Shop."
"Kürkçü Dükkanındaki Çözülmemiş Soygun."
It's a shame you're quitting the DA's office with the Manny Arnold case unsolved.
Manny Arnold olayını çözmeden bölge başsavcılığından çekilmen bir utançtır.
The most sensational jewel robbery of a decade the disappearance of a two-million franc string of pearls from Duvalle and Company, the famous jewellers, still goes unsolved.
Asrın en sansasyonel mücevher hırsızlığı Meşhur mücevher şirketi Duvall ve Şsı.ndan çalınan iki milyon frank değerindeki kayıp inci gerdanlık hâlâ bulunamadı.
There have been six, all unsolved... and all men of some prominence in the village.
Orada altı cinayet olmuştu, hiçbiri çözülemedi... ayrıca hepsi köyün önemli insanlarıydı.
The unsolved problem.
Çözülemeyen sorun.
Better not stay unsolved for long.
Uzun süre çözümsüz kalmasa iyi olu.
It went unsolved for years.
Yıllarca çözülemedi.
Tell how much you were afraid of an unsolved murder.
Fail meçhul kaldığı için ne kadar korktuğunu söyle.
The department never calls a case unsolved.
Teşkilat asla çözülmemiş bir dava istemez.
There's still that unsolved murder in Milwaukee.
Milwaukee'de hala çözülmemiş bir cinayet var.
A weekly reminder that the years were passing, And my problem still unsolved.
Geçmekte olan yılların, haftalık hatırlatıcısı bir de problemimin hâlâ çözülmediğinin.
Oh, it's bad enough having an unsolved murder on your hands.
Oh, elinizde çözülmemiş bir cinayetin bulunması yeterince kötü.
This stands for solved murders, and this one, unsolved.
O çözüme kavuşturulmuş cinayetlerin yerine geçiyor. ve bu da çözülmeyenlerin.
Now, you notice how nearly parallel motiveless killings runs with the unsolved murders.
Şimdi, nedensiz cinayetlerin çözülmeyen cinayetlerle ne kadar koşut seyrettiğine dikkat et.
And if we don't get him quickly, there'll be a third unsolved murder to report to the commissioner.
Elimizi çabuk tutmazsak, emniyet müdürüne bildirmemiz gereken üçüncü bir cinayet olacak.
Have you any unsolved missing persons cases on your books?
Başka kayıp olaylarınız var mı?
But there are often crimes that go unsolved.
Ancak ekseriyetle çözülemiyorlar.
List the shortage as unsolved theft and stop the men's cheese ration - until the deficit is made up.
Eksikliği faili meçhul hırsızlık gibi kaydedin ve adamların peynir istihkakını açık karşılanana kadar durdurun.
Still an unsolved murder.
Faili hâlâ meçhul.
Seven unsolved murders in five years is hardly good for my prestige here.
Beş yılda, yedi çözümlenmemiş cinayet vakası prestijimi olumlu etkilemiyor.
I have read about the unsolved Vandorf murders.
Çözülememiş Vandorf cinayetleri hakkında haberler okudum.
You're unsolved, perhaps even insoluble.
Sizi çözememişler, belki de çözümsüzsünüz.
"And that mystery, forever unsolved, is life."
"Ve bu ebediyen çözülmeyecek gizemin adı da : Hayat"
Unsolved. "
Çözülemedi. "
Unsolved crimes.
Çözülmemiş suçlar.
Cases of unsolved mass murders of women since Jack the Ripper.
Karın Deşen Jack'ten beri çözülmeyen seri cinayetlerin dosyaları.
Whenever there are unsolved sex crimes, the police crack down on us.
Ne zaman bir cinsel suç olsa, polisler hemen bizim üzerimize geliyor.
The mystery was unsolved.
Bu gizem hiç çözülemedi.
Only ten remain unsolved.
Sadece 10'u çözülemedi.
Penic erection was one of the many unsolved evolutionary mysteries of sexuality.
Penis ereksiyonu, cinselliğin anlaşılmayan evrimsel gizemlerinden biridir.
We applied ourselves to the unsolved mysteries of the universe, but even with infinite time and the help of the tabernacle, our minds were not up to it.
Kendimizi, evrenin çözülmemiş gizlerine adadik ama elimizdeki sonsuz zamana ve tapinağin yardimlarina karşin, aklimizin gücü yetmedi buna.
"Our Father, who art in Heaven, last year there were 421 unsolved murders..."
"Cennetteki babamız,... geçen yıl tam 421 tane faili meçhul cinayet işlendi..."
Not here on this train, perhaps. But when the Yugoslav police take over an unsolved murder case at Brod, you will not remain at liberty unless you answer the questions.
Ya burada söylersiniz ya da Brod'da Yugoslav polisi devreye girdiğinde hapse girersiniz, onun için bana cevap verseniz iyi edersiniz.
Any number of unsolved murders there are.
Herhangi bir çözülmemiş cinayeti düşün.
Here is a special news flash on the still unsolved Christmas Day tragedy.
Henüz çözülemeyen Noel trajedisiyle ilgili sıcak bir gelişmeyle karşınızdayız.
In all your adventures, monsieurs and madames none of you has ever had an unsolved murder.
Tüm maceralarïnïzda baylar, bayanlar bir cinayeti çözemeyeniniz olmadï.
You may be able to help me with seven unsolved deaths.
7 çözülmemiş ölüm konusunda bana yardımcı olabilirsin.
These are classified police photographs of unsolved murders.
Bunlar, karakolda çözümlenmemiş cinayetlerin fotoğrafları.
Still, it's an unsolved murder.
Hala, çözülmemiş bir dava.
But I feel you have something unsolved.
Ama sanki bir sorununuz varmış gibisiniz
However, this unsolved matter... can only be solved... by the Emperor
Ama çözmeye çalıştığım sorunu... sadece ve sadece... İmparator çözebilir
I put Marlowe to work checking Kitty's list against recent unsolved murders... While I yellow-cabbed it to the station... To see how Dr Forrest's key would fit into the puzzle.
Dr Forrest'ın anahtarı bulmacayı nasıl çözüyor görmek için... taksiyle istasyona giderken bulunmamış katillere karşı listeye baksın diye Marlowe'u görevlendirdim
Listen, don't check out those unsolved murders right now.
Dinle, katilleri inceleme artık.
Once we have your prints, we'll do you for every unsolved taking and driving away in this district, stretching back over months-and that's a lot of cars!
Parmak izlerini aldığımız anda, bu bölgedeki tüm araba çalma vakalarında senin için aylar öncesini de kapsayan araştırmalar yapacağız ve bu da çok fazla araba demek!
Would you rather punish the wrong man... than see the crime itself got unsolved and unpunished?
Yanlış adamı cezalandırmayı mı tercih edersin?
Unsolved murders.
Faili meçhul cinayetler.
There's an unsolved murder, and I don't like unsolved murders.
Burada çözümlenmemiş bir cinayet var... ve ben çözümlenmemiş cinayetleri sevmem...
It was... the authorities said best leave it, you know, unsolved, really, you know?
Böyle... yetkililerin dediğine göre boşver en iyisi, bilirsin, çözülmedi, gerçekten, bilirsin?
Our love will die... if it's revealed too soon or left unsolved.
Eğer bunu açıklayamazsak, ya da buna bir çözüm bulamazsak aşkımız da bitecek.
One of life's greatest unsolved mysteries.
Hayatın çözülmemiş gizemlerinden biri işte.
Listed as unsolved homicide.
Çözülememiş cinayet davası olarak kaydedilmiş.