Unsuitable traduction Turc
170 traduction parallèle
Ah. That movie was a melodrama. My acting was bad because that role required crying which is totally unsuitable for me.
Acıklı bir film olduğundan sürekli ağlamam gerektiği için oyunculuğum berbattı.
Unsuitable for a lady.
Bir bayana göre değil.
That, under the circumstances, is a most unsuitable suggestion.
Bu şartlar altında çok uygunsuz bir teklif olur.
It was quite one thing for you to live as you did when you were alone on this island but you are no longer alone and your behaviour is totally unsuitable.
Tek başınıza yaşarken ne isterseniz yapıyordunuz ama artık yalnız değilsiniz ve davranışınız hiç de kabul edilecek gibi değil.
Now, look... if you think I'm unsuitable, let's have it out in the open.
Şimdi dinleyin. Uygun olmadığımı düşünüyorsanız bunu açıkça söyleyin.
This made the tea unsuitable for drinking, even for Americans.
Bu, çayı Amerikalılar için bile içilmez hale getirdi.
"Unsuitable for further promotion," I think the phrase was.
"Terfi etmeye uygun değil", yazmışlardı galiba.
Quite unsuitable.
Sana pek yakışmaz.
Unsuitable? I assure you, I'll never say a word to Mrs. Levi about this unfortunate evening.
Mamafih, Bayan Levi'ye bu talihsiz akşamdan tek söz etmeyeceğim.
Bloodshot eyes, unsuitable pallor.
Gözlerin kızarmış, rengin solgun.
And unsuitable for your position.
Ve bu senin pozisyonun için uygun bir durum değil.
In my opinion, it was quite unsuitable for London.
Bence, Londra'ya hiç de uygun değildi.
Unsuitable and lacking the necessary aggression.
Yersiz bir saldırı isteğiyle doluydu.
I'll hear no more about movies that are unsuitable for children.
Çocuklar için uygun olmayan filmler hakkında tek bir kelime daha duymayacağım.
If you consider me unsuitable for this position... - do you wish me to leave the house?
Eğer beni burası için uygun görmüyorsanız Bayan Poulteney hemen şimdi gitmemi mi istiyorsunuz?
But, at some point, it was decided that they were racially unsuitable.
Ama bir noktada ırksal özellikler açısından... uygun olmadıklarına karar verilmiş.
Unsuitable!
"Uygun değil"!
He's totally unsuitable for our purpose.
Amacımız için hiç uygun biri değil.
Are you aware that I have declared the French play Figaro unsuitable for our theater?
Fransız oyunu, Figaro'nun tiyatromuza aykırı olduğunu açıkladığımı biliyor musunuz?
You are in a position unsuitable to give orders.
Emir verebilecek bir durumda değilsin.
So I felt if I would just show a decent understanding of my husband's weakness he would, in turn, forgive me for my unsuitable behavior.
Kocamın zayıflığını anlayışla karşılarsam, o da buna karşılık benim uygun olmayan görgümü affedecektir diye düşündüm.
And you upset your brother, having him... read filthy books unsuitable for his age...
Erkek kardesini de bozuyorsun, yasina uygun olmayan igrenç kitaplar okutuyorsun ona.
Unsuitable for any age!
- Aydinlanma - Hiçbir yasa uygun olmayan kitaplar!
I have a friend who became involved with an entirely unsuitable woman.
Tamamen uygunsuz bir kadınla ilişkisi olan bir dostum vardı.
And like my woman, it was natural what was coming to consider a great deal of the friends... unsuitable.
Müstakbel eşim olarak uygunsuz arkadaşları konusunda görüşlerimi dikkate alması doğal.
Once inside the fence, they can catch for themselves all the food the employees of the owner of the pigs have judged unsuitable for the pigs.
Çit içerisine girildi mi, domuzların sahibinin çalışanlarının domuzlar için elverişsiz olduğunda karar kıldığı bütün yiyecekleri kendilerine toplayabilirler.
Denial what there is something unsuitable in his relation with John Cavendish?
John Cavendish'le ilişkinizde uygunsuz durumlar olduğunu inkar mı ediyorsunuz?
And Nancy Breyers'defense is trivial, unsuitable... weak, and defeatist.
Nancy Breyer'in savunmasıysa eften püften, uygunsuz zayıf ve yenilgiyi kabullenmiş bir savunma.
They are unsuitable.
Uygunsuzdurlar.
- It would be extremely unsuitable.
- Hiç uygun kaçmaz.
And therefore quite unsuitable a terrain for females who must discover their natures through the guidance of a father or husband.
Bu yüzden, babalar ve kocaların rehberlik ettiği kadınlara doğalarını keşfettirmeyi amaçlayan elverişsiz bir arazidir.
The truth is what his spectator had been a fiancee of an unsuitable boy for you.
İşin doğrusu asistanı çok uygunsuz bir delikanlıyla nişanlandı.
- She's unsuitable.
- Uygun değil. - Tam tersi.
unsuitable.
... elverişsiz.
Some thought it obscene and unsuitable for the young.
Bazıları küçükler için müstehcen ve uygunsuz olduğunu düşünüyordu.
If it is found unsuitable, I shall discard it.
Uygun bulunmazsa vazgeçerim.
If they would have put a symbiont in an unsuitable host they'd both be dead within a matter of days.
Uygun olmayan konukçuya konuk nakledilirse her ikisi de birkaç gün içinde ölür.
That's how we make sure the symbionts aren't given to an unsuitable host.
Bu şekilde, konukçunun, uygun olmayan konuğa nakledilmesini engelliyoruz.
What would happen, if, for some reason a symbiont was given to an unsuitable host?
Ya bir konukçu, herhangi bir nedenle uygun olmayan bir konuğa nakledilirse ne olur?
How big his collar is and how unsuitable that is.
Yakanın çok büyük olduğunu ona uymayacağını. Ne yapacağım yani?
He goes to the unsuitable waitress or showgirl or chauffeur's daughter and says the family is prepared to offer you $ 100,000 to stay away from their son.
Uygunsuz garsona, dansçı kıza ya da şoförün kızına gider ve oğullarından uzak durması için aile 100.000 dolar öneriyor der.
Russell. I don't wanna hear language like that. It is offensive, and it is unsuitable for broadcast under FCC regulations.
Bir daha böyle kelimeler duymayacağım, çok rahatsız edici ve kurallara göre yayına uygun değil.
These books have been removed from our shelves because they are considered unsuitable for readers under eighteen years of age.
Bu kitaplar artık raflarımızdan kalktı. ... çünkü 18 yaşından küçük okuyucular için uygunsuz bulundu.
Well, they each had complications which made them unsuitable candidates.
Komplikasyonları nedeniyle uygun aday değiller.
In 1933, together with sympathetic students, they organised burnings of unsuitable books, particularly those by Jewish authors.
1933 yılında, taraftarları olan öğrencilerle birlikte uygunsuz diye adlandırdıkları özellikle Yahudi yazarlarının kitaplarını ulu orta yaktılar.
You believe that my work is unsuitable.
Çalışmamın uygun olmadığına inanıyorsun.
It's completely unsuitable for living.
Dışarıdan iyi görünüyor ama içerisi hiç uygun değildi.
- Is my clothing unsuitable?
- Giysim uygun değil mi?
Unless it appears unsuitable to you, given the... difficulty... " What a way to write!
Eğer sizin için de uygunsa, tüm.. ... yetersizliklere rağmen... " Ne güzel bir hitap tarzı bu!
If you forgive the expression - Entirely unsuitable.
Bana öyle geliyor ki, tabirimi hoş görün, siz baştan aşağı abessiniz.
Caution, some scenes may be unsuitable for immature viewers.
Dikkat? Bazı sahneler çocukların izlemesi için uygun olmayabilir.