Untethered traduction Turc
46 traduction parallèle
The carnival worker life keeps me free and untethered.
Karnaval hayatı özgür olmamı sağlıyor.
Yeah, yeah, yeah. "Untethered magic, Elders, yadda yadda yadda."
evet, evet, evet. "bağımsız büyü, Eskiler, vesaire vesaire vesaire."
There's millions and millions of jews roaming the world, untethered, including right here in the big apple.
Dünyada milyonlarca, milyonlarca Yahudi serbestçe dolaşıyor. Burada, Büyük Elma'da bile.
An untethered person in space... without appropriate propulsion system to get back... would be very, very serious.
Uygun bir itici sistemi olmayan ve araçla bağlantısı bulunmayan uzaydaki bir insanın geri gelmesi çok çok ciddidir.
See? This is exciting, if you think about it. We're completely untethered, Burt.
Bak bu cok heyecanli bir sey, bir bakima soyle de dusunebiliriz tamamen ozguruz, Burt.
You think I float around like a balloon, untethered to your muck?
Senin pisliğini temizlemek için etrafta süzülen bir balon muyum ben sence?
You know, it causes us a lot of pain, but without it, we feel isolated, untethered, lost in space.
Birçok acıya sebep olur ama onsuz biz soyutlanmış, zincirinden boşalmış ve uzayda kaybolmuş oluruz.
I would part as from a troubling dream, untethered by the memory of it.
Hiçbir şey hatırlamadığım sıkıntılı bir rüyadan kalkmış gibiyim.
And far be it for me, with all my excesses And impulses, to judge you For a few untethered, unfocused words.
Bütün ölçüsüzlüğümle, çıkışlarımla sizi birkaç bağdan, odaktan yoksun sözcükle yargılamak bana düşmez.
Losing a wife and a child like that... Well, it makes a man reckless, untethered.
Karısını ve çocuğunu o şekilde kaybetmek bir adamı çekincesiz ve zincirlerinden boşalmış hale getirebilir.
Like you said, untethered.
Sizin de dediğiniz gibi, zincirlerinden boşalmış.
'Cause for a second there, you seemed untethered.
Çünkü bir anlığına dağılmışsın gibi geldi de.
One to be coveted. By a man untethered to the burden of position and appearance.
Konum ve dış görünüşün zincirlerinden kurtulmuş bir adamın gıpta ile baktığı cinsten.
And you seem particularly untethered tonight.
Ve bu gece başın bağlı değil gibi.
With the fracture untethered, where will Jim appear when he gets back from Hope Plaza?
Çatlak aktif değilken Jim Umut Üssü'nden dönerse ortaya nerede çıkacak?
He said he was like an untethered dog.
Zincirlenmemiş bir köpek gibi olduğunu söyledi.
If the particles are untethered, the control unit will have to re-assimilate the cloud immediately.
Eğer parçacıklar bağlarını kopartmışsa, kontrol cihazı, bulutu derhal tekrar bir araya getirecektir.
We're just kind of, untethered, free.
Zincirlerimizden kurtulduk, özgürüz.
Daphne, the hot tub's bubbling our names, and I've untethered the dolphins.
Daphne, sıcak küvette yıkanırken baloncuklardan bizim adımız çıkıyor, ve zincirden kurtulmuş yunuslar var
It's a world where you can escape society, uh, untethered to any one place.
Koca bir dünyadan kaçıyorlar bir yerde kalamazlar.
And this allows for all sorts of notions of spirits and the soul, as being something entirely untethered to the physical world.
Bu fikir fiziksel dünyadan tamamen bağımsız bir şeymiş gibi,... tin ve ruh gibi her türden düşünceye mahal veriyor.
Pretty scary shit being untethered up here, isn't it?
Burada bağlantısız kalmak çok korkutucu, değil mi?
He ran away like an impudent child chasing after an untethered balloon.
Elinden kaçan balonun peşinden koşan küstah bir çocuk gibi kaçtı resmen.
Untethered?
Zincirlerinden kurtulmuş gibi.
Also, I can't do magic when I'm untethered in time.
Bir de zamanda sıkışmışken büyü yapamıyorum.
Your life force is already untethered.
Yaşam gücün şimdiden bağını kopardı.
It is said that he unlocked the secret of weightlessness and became untethered from the earth.
Söylenenlere göre ağırlıksızlığın sırrını çözmüş ve dünyadan bağını kopartmıştır.
Alone we come untethered.
Yalnızken zincirlerimizden boşanırız.
Human nature untethered in all its flawed glory.
İnsan doğası tüm kusurlu ihtişamıyla zincirlerinden kurtuldu.
We can cross off any artifact that is currently in the library, since being untethered from this reality makes accessing them rather difficult.
Şuanda kütüphanede olan, bu gerçekliğin serbest kalmasından bu yana elimizdeki tüm eserleri çıkarırsak işimizi kolaylaştırmış oluruz.
However, now and then, I can become consumed with chaos and untethered from that control.
Fakat o zamanlar bu gücün yol açtığı kontrolsüzlüğün verdiği kaos beni yiyip bitiriyordu.
I am untethered and my rage knows no bounds!
Zincirimden kurtuldum ve bundan böyle öfkem durmayacak!
It's a bitch running that office with you out here running around all untethered.
Sen etrafta zincirinden boşanmış bir halde gezinirken, ofisi idare etmek çok zor.
I'm just a balloon floating in the great blue sky, and I am untethered.
Muhteşem gökyüzüne süzülen bir balon gibiyim, zincirlerimden kurtulmuş.
And just to clarify, how untethered is Vacation Terry from his wife?
Bir şeylerin daha net olması adına tatilci Terry eşi olmadan nasıl zincirsiz oluyor ki?
I was so... untethered.
Kopmuş gibiydim.
Free. Untethered.
Zincirlerinden kurtulmuş.
Untethered. Feral.
Zincirlerinden kurtuldu.
Their minds are untethered, they're...
Akıllarına mukayyet olamıyorlar, sanki...
I'm untethered.
İpim kopmuş benim.
I'm not someone who likes being untethered.
Zincirlerinden kurtulmuş olmayı seven biri değilim.
The last person I came clean with became a tad untethered.
İşin aslını anlattığım son insan biraz sapıttı.
But untethered by family, they go zipping past you at the speed of light.
Fakat bir aileye bağlanmamış, yanından vınlayarak geçiyorlar ışık hızında.
tied scared and does not say what it wants to say like an untethered cloud a lost scrap of a soul swirls in a whirlpool of wants and needs leaving bits of my stort scattered around
Benim kalbim sessiz korkak ve suskun. Ne söylemeye çalışıyor ki... Kayıp bir ruh gibi...
Like when the Library untethered from our reality.
Oraya yapılan yolculuktan da güğe yükseliş olarak bahsetti. Tıpkı Kütüphane'nin bizim gerçekliğimizden kopuk olması gibi.