Unwarranted traduction Turc
121 traduction parallèle
First, I feel it is my duty... to answer the malicious and unwarranted attack upon the chain-gang system... which we have heard here this afternoon.
İlk olarak, bu öğleden sonra burada dinlediğimiz pranga kampları sistemine yapılan kasıtlı ve haksız saldırılara cevap vermenin görevim olduğunu hissediyorum.
" Your complaint is entirely unwarranted.
" Şikayetinizin hiç bir gerekçesi yoktur.
Are you absolutely positive that don Medina's dread is unwarranted?
Bay Medina'nın korku ve şüphelerinin, tamamen yersiz olduğuna, emin olduğunuzu söyleyebilir misiniz?
I'm afraid your laughter is unwarranted, gentlemen.
Korkarım güldüğünüz şeylerin bir dayanağı yok, beyler.
This is indeed an unwarranted intrusion into our privacy.
Bu kesinlikle özel mülkümüze haksızca yapılmış bir tecavüzdür.
Inefficient, unwarranted destruction.
Yetersiz, desteksiz bir yok etme.
I admire your passion but consider it unwarranted.
Tutkuna hayranım ama bunu yersiz olarak düşün.
Moving into that cloud at this time is an unwarranted gamble.
O bulutun içine girmek dayanaksız bir kumar olur.
How do you define "unwarranted"?
"Dayanaksız" ı nasıl tanımlıyorsunuz?
This is how I define "unwarranted"!
"Dayanaksız" ı böyle tanımlıyorum işte!
We interrupt this film to apologize for this unwarranted attack by the supporting feature.
Kısa filmimizin bu yersiz saldırısı için özür dilemek amacıyla... filmimize ara veriyoruz.
Perhaps my lecture was unwarranted.
Bu sözlerim belki de yersiz.
So a frontal assault is unwarranted.
Yani önden yaklaşmak yerinde olmaz.
And this man here... tries to cast unwarranted suspicion on the Special Branch.
Ve bu adam özel kuvvetlerin üzerine asılsı kuşkular yöneltmeye çalışıyor.
I'll say good evening... Even though it does seem unwarranted.
Eğer bu rahatsız etmeyse hiç olmadığı kadar "iyi" diyebilirim.
We must guard against the acquisition of unwarranted influence, whether sought or unsought by the military-industrial complex.
Onu dışarı çıkarın. Bu işte bir bityeniği olduğundan emindim. Warren Raporundaki ifademi okuduğumda... tamamen uydurma olduğunu gördüm.
Glib and textually unwarranted.
Çok yüzeysiz ve temelsiz.
And I want to say that these unwarranted attacks against Gothcorp have in no way changed our personal commitment to the community.
Goth Holding'e karşı düzenlenen bu haksız saldırılar kendimizi topluma adamış olduğumuz görüşünü kesinlikle değiştirmedi.
I assumed an attitude of authority that was unwarranted.
Komutayı üzerime aldım, bu haklı bir davranış değildi.
You are making an unwarranted extrapolation.
Haksız bir değerlendirmede bulunuyorsun.
Jean-Luc, sometimes I think the only reason I come here is to listen to these wonderful speeches of yours. But this time, your concern is unwarranted.
Jean Luc, bazen düşünüyorum da buraya gelişimin tek sebebi senin bu harika konuşmalarını dinlemek ama bu sefer endişen yersiz.
Because it is unwarranted.
- Neden? Çünkü bunun garantisi yok.
Hardy testified that his partner used unwarranted force.
Hardypartnerinin yersizşiddet kullandığına tanıklık etti.
This attack is totally unwarranted.
Ona hiçbir şey yapmadım. Bu saldırı tamamen gereksiz.
Commander, Bajoran law strictly prohibits any unwarranted search and seizure of vessels in our territory.
Komutan, Bajor yasaları, gemilerin bölgemizde habersiz arama veya alıkonulmalarını kesinlikle yasaklıyor.
- You are spreading hysteria and fear... about my people that is totally unwarranted.
- Halkım hakkında asılsız endişe ve korkular yayılmasına sebep oluyorsunuz.
I'm sorry we had to defend ourselves against an unwarranted attack.
Kendimizi müdafaa ettiğimiz için özür dilerim.
The wage freeze is unwarranted.
Zamların verilmemesi hor görülemez bir şey.
I do hope that reputation is not unwarranted.
Umarım bu ün... haksız yere değildir.
Now, that is an unwarranted intrusion of that mars privacy.
Özel yaşama yapılan haksız bir taciz bu.
Since I sympathise with the tragedy of unwarranted poverty, I chose to deliver him to his family, whom I now find to be so very loving and beautiful.
Haksız yoksulluğa biraz daha sempatiyle baktığımdan, O'nu çok sevimli ve güzel, bulduğum ailesine teslim ettim.
Your concern is unwarranted.
Endişen yersiz.
Not fondling, unwarranted advances. Rape!
Elleme değil, parmak atma değil sürtünme değil... tecavüz!
My point? My point is... Your behavior towards him is unwarranted.
Yani bence ona karşı çok kabasın.
You are making an unwarranted incursion... a gradual or stealthy entrance into the sphere of another.
Yetkin olmadan bir başkasının alanına, gizlice veya aşamalı olarak girmektesin.
Reactions unwarranted to the situation.
Oluşan şartlara karşı istemsiz tepkiler.
Write it up as an unwarranted car stop.
Arama izni olmayan bir arabanın durdurulması diye yazın.
Over my career, I got arrested, Iike, 1 2 times, some by mistake, some fate and some unwarranted.
Kariyerim boyunca, yaklaşık 12 kez tutuklandım. Bazısı hataydı, bazısı kaderdi, bazısıysa haksızdı.
I think to continue would be an unwarranted invasion of my husband's privacy and...
Sanırım devam etmek, kocamın özel hayatına karışmak olacak ve...
This hostility is unwarranted.
Bu düşmanlığın hiç yeri yok.
Kevin, just unwarranted, hostile work environment, Kevin.
Kevin'a dedim. Nedensiz yere iş yerinde hoşnutsuzluk yaratma, Kevin.
It's just nice to know that, in the face of all this negativity towards me, however unwarranted and mean it really is, it's just nice to know that there's someone out there who knows the real me.
Bu kadar çok olumsuzluk varken karşımda... Halbuki ne kadar haksız ve kabalar gerçekten... Orda biryerde gerçek beni tanıyan...
His attack on your shopping mall was unsanctioned and unwarranted.
Alışveriş merkezine yaptığı saldırı onaysız ve yersizdi.
Sir, I can't believe that you're suggesting... that I would disseminate a copy of this video... showing your unilateral and unwarranted and botched assault on the compound... and the resulting and unnecessary loss of life and injury to my teammate... in retaliation for your failure to give me your aircraft.
Efendim, ölümle ve birlik arkadaşımın yaralanmasıyla sonuçlanan tek taraflı, haksız ve beceriksiz saldırınızın videosunu bize ucak vermemenize misilleme olarak dağıtacağımı düşündüğünüze inanamıyorum.
This takeover is completely unwarranted, and I won't help you justify it.
Bu devir işleminin hiçbir yasal dayanağı yok... ve bu işlemi haklı çıkarma girişiminize yardım etmeyeceğim.
I'd do the same. But your concern is unwarranted.
Bende olsam aynısını yapardım, ama endişelerin yersiz.
The Must Mode issue promotes the unwarranted slaughter of innocent animals!
Must Mode sayısı, masum hayvanların haksız katliamını teşvik ediyor!
Well, you can rest assured that the article will be totally unbiased, and you should also know that your concerns were completely unwarranted.
Pekala. Yazının tamamen tarafsız olacağından emin olabilirsiniz. Şunu da bilmelisiniz ki endişeleriniz yersizdi.
Then explain to him that there is another crime scene associated with this so-called Hollywood victim and that if I give up today due to unwarranted media pressure, then I'll be short a dead body when we go to trial.
O zaman ona şunu açıklayın, şu sözde Hollywood kurbanıyla alakalı bir başka olay yeri var ve haksız bir medya baskısı yüzünden bugün vazgeçersem, mahkemeye gittiğimde bir ceset eksiğim olur.
You've drawn unwarranted attention something we can't afford to be connected with.
Tavırların hiç hoş değil. Bağlantımız anlaşılırsa altında kalkamayız. Basitçe söyleyeyim.
May I also suggest that perhaps a change of attire would not be unwarranted, sir?
Ayrıca şunu da önerebilirim ki, belki bir kıyafet değişikliği fena olmaz, efendim?