Upped traduction Turc
290 traduction parallèle
- Never saw him. For sure he re-upped
- Daha önce hiç görmedim.
Then one day, she upped and blew a hole in him, big enough to drive a stagecoach through.
Sonra bir gün... kadın onu bir çukurdan çıkartıp... posta arabası ile buradan götürdü.
The pension in my grade has not been upped one red cent since 1934.
Aylığım 1934 yılından beri hiç değişmedi.
" She'll come home and lo he'll have upped and run away
" Bir de eve gelip görecek ki kocası yataktan kalkıp kaçmış
And Pierce upped the ante on you.
Pierce oyundaki limiti arttırdı.
So I upped and enlisted when I was 16.
Sonra büyüdüm ve 16 yaşında askere yazıldım.
She upped and left me and went back to her first husband in Paducah.
Beni terk etti ve Paducah'da dükkanı olan ilk kocasına gitti.
The big score - anyone. Any sex. Over 75 years old has been upped to 100 points.
En büyük puan ise, herhangi cinsiyetten 75 yaş üstündekilerin puanı 100'e çıkarıldı.
The one man that could have told me something didn't tell me nothing, and then he upped and drowned himself in the Missouri River.
Bana bir şeyler söyleyebilecek olan adam hiçbir şey söylemedi, sonrada Missouri Nehri'nde boğulup gitti.
Damn, they've upped the speed.
Lanet olsun, hızını artırdı.
She was a mistress of the King of Tyrania for years... then when he upped and married the present queen he gave Daphne an old summer palace to keep her quiet.
Evet, Daphne yıllar önce Tyrania kralının metresiydi. Ama kral ondan vazgeçip şimdiki kraliçeyle evlenince sessiz kalması için Daphne'ye eski bir yaz sarayını verdi.
He's really upped the offer, all right.
Teklifini bayağı yükseltmiş.
He upped and ran, that's all.
Anlaşılan kaçıp gitmiş, hepsi bu.
I'm afraid she's upped stumps and retired to the pavilion.
Maalesef nalları dikmiş ve cennete çekilmiş.
Obviously, I tried to convince the owners to stay here... long enough to sell instead of rent... but apparently his transfer was pretty sudden... and they just upped and left.
Açıkçası, sahibini satmak yerine kiralamaya ikna etmeye çalıştım ama aniden tayini çıkınca taşınıp gitmeleri bir oldu.
We've upped the ransom.
Fidye miktarını artırdık.
Linda left me when I re-upped for my second tour.
Linda beni savaşa gittiğim için terk etti.
- Nop, he just upped and left.
- Hayır, kalktı ve gitti.
They upped the ante.
Ücreti artırdılar.
We were set to do it ourselves but they upped the ante. - So here we are.
Kendimiz halledecektik ama ücreti artırdılar.
All I'm asking is if Falcone's upped your price.
Falcone'un fiyatını artırıp artırmadığını soruyorum.
And she would've re-upped, but she developed some middle ear problem.
Terfi edecekmiş ama orta kulak problemi çıkmış.
He upped my allowance last year.
Geçen yıl harçlığımı arttırmıştı.
So, he upped his bets.
O yüzden potunu arttırdı.
A bar in the upped position means five 20s-100
Yine üstte tek çizgi, beş adet 20 yani 100 demekti.
What if we upped the dosage?
Ya miktarı artırırsak ne olur?
That dealer in Germany called and upped his offer for the engine, didn't he?
Almanya'daki adam arayıp teklif ettiği parayı yükseltti, değil mi?
We upped her from 250 to 500 milligrams.
O'na verdiğimiz dozu 250'den 500'e çıkardık.
- Sonny got upped.
- Sonny seviye atladı.
You got upped?
Seviye mi atladın?
Do I get upped?
Yükseltildim mi?
Sonny Black gets upped.
Sonny Black yükseldi.
I don't get fucking upped.
Bense yükseltilmedim.
Moe upped his order to 20 balls a night.
Moe gecelik siparişi 20 topa çıkardı.
Eddington just upped the ante. He attacked the Cardassian colony on Veloz Prime with a biogenic weapon.
Veloz Prime'daki Cardassian kolonisine biyojenik bir silahla saldırdı.
You're the one who upped the ante.
Bahsi arttıran sensin.
He developed bitch tits'cause his testosterone was too high and his body upped the estrogen.
Memeleri çıkmıştı çünkü testosteron seviyesi yükselince vücudundaki östrojen de artmıştı.
I just upped my price.
Fiyatımı arttırdım.
Well, I usually count to ten before I see you, but I've upped that to a hundred.
Seni görmeden önce, genellikle ona kadar sayıyordum. Ama bunu yüze çıkarttım.
- Not my question. Has a doctor upped the morphine drip with the knowledge that it would accelerate the patient's death?
Hastahanenizde hiç, hastanın ölümüne yol açmasa bile, süreci hızlandıracağı bilinerek morfin verildi mi?
I may have taken the presidency from you, but you one-upped me.
Başkanlığı senden almış olabilirim ama beni aştığın kesin.
Well, I think "odd" just got upped to "bad".
Tuhaf "başladı," kötü " oldu.
Old times stopped ten years back, lass, when you upped and went.
Eski günler, 10 yıl önce, sen kalkıp ta gittiğinde bittiler.
She upped the ante from $ 50,000 to a hundred thousand just like that.
Kapıyı 50.000'den açtı ve durup dururken 100.000'e çıktı.
She kept bragging about how good she was, so he upped the offer to $ 3,000 which she refused.
Kız çok iyi olduğunu söyleyip durdu, adam da teklifini 3.000 dolara çıkardı... ama kız yine reddetti.
Well, I knew you'd forged so I upped the deadline, gave you a buffer.
- Unutacağını biliyordum. O yüzden teslim tarihini erken söyledim.
I upped her per diem, put her in a bigger trailer I got Brian to rewrite the part.
Onu yükseltim, büyük bir prodüksüyona koydum.. ... Brian'a bölümü tekrar yazdırdım.
He just upped what he charges us by 200 percent.
Ücretini yüzde 200 arttırdı.
It's like she just sort of upped and moved to another school.
Bir başka okula geçti gibi bir şey duydum.
- Chalupas upped attendance by 4000.
Chalupalar seyircisini 4000 artırdı.
And, you know, my idea about doing the deliveries on motorcycles has upped our efficiency by, what, fifteen percent?
Ve, biliyorsun, motosikletle teslimat yapma fikrim verimliliği ne kadar artırdı, % 15 mi?