Utmost traduction Turc
844 traduction parallèle
completing the mission is of utmost priority!
Birim 02-Dash, görevi başarıyla tamamlamak en yüksek öncelikte!
So whatever it is that I said, I'm sure it was my utmost honesty.
Ne söylediysem dürüst davranmışımdır.
The utmost progress of iron, concrete, and steel...
Demirin büyük ilerlemesi, beton ve çelik...
That very evening, the city was of utmost elegance.
Akşamın ilerleyen saatlerinde şehir, o kadar güzel olurdu ki.
And now, with the utmost pleasure, may I present the man who is to guide the destiny of this great institution :
Ve şimdi de size benim yerime gelecek olan kişiyi tanıtma mutluluğunu yaşıyorum.
I'm sorry to intrude like this, general, but it's a matter of the utmost importance.
Bu şekilde izinsiz geldiğim için özür dilerim, General, fakat son derece önemli bir sorun var.
From what we know of him, he'll do his utmost to carry that out.
Bildiğimize göre, bunu başarmak için her şeyi yapacaktır.
and with the utmost sincerity.. how delighted and relieved I am to find myself..
.. bulduğum için ne kadar mutlu..
I would not have ventured to come, had I not a communication to make which I suspect may be of the utmost importance to yourself.
Sizin için çok önemli olduğundan süphelendiğim bir mesele olmasaydı buraya gelmeye ve sizinle görüşmeye cüret etmezdim..
Can none of my citizens follow the example of their governor... who endures the utmost agony without a murmur?
Istırapların en acısını çekerken söylenmeyen valilerini örnek alabilecek bir yurttaşım var mıdır ki?
Therefore must use utmost precaution.
Bu yüzden üst düzeyde önlem alınacak.
Using utmost discretion ascertain... day-to-day address of Arnold Iselin... l-S-E-L-l-N...
En fazla ölçüde dikkatli davranarak Arnold Iselin'in günlük adreslerini tespit et. I-S-E-L-I-N...
The chief is preparing to resume hostilities... against the hill people with the utmost vigor.
Şef, tepe halkıyla olan savaşı tüm gücüyle sürdürmeye hazırlanıyor.
Something of the utmost importance.
Son derece önemli bir şey var.
We did our utmost to have it set ahead.
Daha önce yapılması için çok uğraştık.
Dr. Bohmer, our respective operations must be timed with the utmost precision.
Dr.Bohmer, bizim operasyonlarımızda zaman konusunda çok hassas olmalıyız.
The faces of a party of distinguished men around a table, who tried their utmost to comfort me when the defeat of my country seemed to me unbearable.
Ülkemin mağlubiyetinin bana dayanılmaz geldiği bir anda benim rahat etmem için elinden geleni yapmaya çalışan masa etrafında toplanmış bir grup önemli insanın yüzlerini hatırladım.
Mr. Holmes, I am here on a matter of the utmost secrecy.
Bay Holmes, çok gizli bir mesele için buradayım.
This time, it is of the utmost importance.
Bu an, fevkalade önemli bir andır.
You do not know that people from the utmost different parts of the world have found refuge in the United states of america?
Dünyanın çok farklı yerlerinden çok sayıda....... insanın A.B.D'de barındığını bilmiyor musun?
The murder part of the case was pursued to the utmost... as you can see for yourself from that file. There was never any case against anyone.
Kimseyi suçlayacak bir kanıt yoktu.
It's a matter of the utmost urgency.
Çok acil bir mesele.
She fell passionately in love with him, which brings me to the cruel part of the story - merely breaking off to remark, my dear Pip, that it's not necessary to fill the mouth to its utmost capacity.
Tabi kadının da ona derin bir aşkla tutulduğuna şüphe yok. Ki bu da bana hikâyenin en acı kısmını hatırlatıyor. Ağzımızı alabildiğince doldurmanın... gereksiz olduğunu belirtmek için esas konumuzdan ayrılıyorum Pip.
But there were sufficient circumstances... of an unusual character involved... making it highly important... that all the facts be scrutinized with the utmost care... and in a most impartial manner.
Ancak son derece önemli gerçeklerin özenle, en tarafsız bir şekilde ve dikkatle incelenmesi için sıradışı bir karakter dahil yeterli koşullar vardı.
I've examined all the evidence with the utmost care.
Tüm kanıtları son derece özenli bir şekilde inceledim.
My Lord, with the utmost respect, I would like to request that I be given time to consider this turn of events.
Efendim, tüm saygımla ben değişen olayları düşünmek için biraz zaman rica edecektim.
I've been assigned a task and I'm going to do my utmost to carry it out.
Bana verilen bir görev var ve bunu gerçekleştirmek için elimden geleni yapacağım. Sana mevcut teklifi anlattım, bunu isteyip istememek sana kalmış.
I could not helo feeling that even Sibella's capacity for lying was going to be taxed to the utmost.
Sibella'nın yalan söyleme becerisinin dahi sınırlarının zorlanabileceğini düşünmekten kendimi alamadım.
The last rites for that hairy old chimp... performed with the utmost seriousness... as if she were laying to rest an only child.
kıllı maymunun cenaze töreni, büyük bir ciddiyetle yerine getiriliyordu, kendi çocuğunun cenaze töreni gibiymişçesine.
Military and political documents of utmost value to your government.
Hükümetin için paha biçilemez değere sahip askeri ve siyasi belgeler.
You can hardly imagine that I and Lord Bracknell... would dream of allowing our only daughter- - a girl brought up with the utmost care- - to marry into a cloakroom... and form an alliance with a parcel.
Benim ve Lord Bracknell'in biricik kızımızın, büyük özenle yetiştirilmiş bu kızın tuvalette doğmuş biriyle evlenmesine ve bir bohça ile birliktelik kurmasına rıza göstermemizi beklemiyorsunuz herhalde!
Michael Logan, while I have no doubt that the jury must have reached their conclusion in utmost fairness and solemn regard for justice,
Michael Logan, jürinin kararını en adil şekilde..... ve kutsal adalete saygıyla verdiğinden kuşkum yok.
You must note, beside, that we have tried the utmost of our friends.
Şunu da unutmayın. Dostlarımız verebileceklerini verdiler.
I must ask for your utmost discretion.
Nezaketiniz için sormalıyım.
We're treating everyone with the utmost courtesy.
Herkese son derece nazik davranıyoruz.
As the voyage continued, The Nautilus and its motive power excited my utmost curiosity.
Yolculuk devam ettikçe, Nautilus ve güç kaynağı en çok ilgimi çeken konu olmaya başladı.
Marshal, the priest wants see you with the utmost urgency.
Komutan Peder sizinle acilen görüşmek istiyor.
It says, "I'm sure you appreciate I would not call you back... " from your vacation except for a matter of utmost urgency.
Diyorki, "eğer acil bir durum olmasaydı tatilini yarıda kesmeyi istemezdim."
" For all that matters about man... is that he shall have tried his utmost best.
Önemli olan elinden geleni yaparak geride neler bıraktığındır.
And even out of the belly of hell... grounded upon the ocean's utmost bones...
Cehennemin dibindeki bu devasa kemiklerin arasından bile...
And we agreed that you can only counteract rebellion with utmost strictness and severity! Yes, Mother!
İsyana karşı ancak acımasız ve sert tedbirlerle karşı konulacağında anlaşmıştık!
Mother did her utmost.
- Teşekkür ederim.
Thereupon the legend goes her ghost roamed about each night with utmost dignity and charm, with her head tucked underneath her arm.
Efsane bu minval üzere devam eder. Onun hayaleti kafası kolunun altında her gece kurum satarak ve çekici bir biçimde, etrafta dolaştı.
The Norwegian forces are cooperating with the utmost gallantry.
Norveç kuvvetleri büyük bir kahramanlıkla işbirliği yapıyor.
So after expressing to you my utmost gratitude...
Bu yüzden size elimden gelen en büyük minnettarlığımı sunduktan sonra...
I can only exhort the police to apprehend this individual with the utmost dispatch.
Ben sadece polisi... ... bu sahsı bir an evvel tutuklamaya teşvik edebilirim.
However, we have not yet done our utmost.
Daha elimizden gelebilenin en iyisini yapmış değiliz.
However... I shall do my utmost to correct this mistake.
Bununla birlikte, bu hatamı düzeltmek için elimden geleni yapacağım.
I'll do my utmost, sir.
Azami gayret gösteririm, efendim.
Make sure you treat him with the utmost respect.
Gereken saygı neyse o şekilde muamele görecek.
Count, with the utmost joy I shall attend thee.
Kont, büyük bir sevinçle huzurunuzda bulunuyorum.