Valiant traduction Turc
612 traduction parallèle
OUR VALIANT TROOPS HELD THE FRONT LINE OF THE ENEMY, HAVING SEIZED RICH BOOTY AND PRISONERS.
KAHRAMAN BİRLİKLERİMİZ PEK ÇOK GANİMET VE ESİR ALARAK DÜŞMANIN İLERİ HATTINI TUTUYOR.
It took away our valiant brigade boss from us.
Bizden yiğit tugay patronumuzu aldı.
May the earth lie lightly on our valiant enemy.
Yiğit düşmanımızın toprağı bol olsun. Teşekkür ederim, baylar.
Each man is mounted on a valiant charger... and eager to slay for his guru.
Her adam, cesur bir savaş atına biniyor... ve guru'su için öldürmeye hazır.
So the next day, the villagers gathered to see the valiant knight engage the bloodthirsty Dragon in a battle to the finish.
Böylece ertesi gün kasabalılar yürekli şövalyenin kana susamış Ejderha'ya savaş açmasını görmek için toplandılar.
Others that lesser hate him Do call it valiant fury.
Onu tutan azınlığa göre, yiğitçe bir azgınlık içindeymiş.
Who's here would be the valiant piece for every Irish patriot who come.
Buraya gelen her İrlandalı vatansever için de harika olmaz mıydı bu?
He was a Sikh from the Punjab... and before being our gateman he'd been a valiant soldier.
Punjablı bir Sih idi. Kapıcımız olmadan önce kahraman bir askerdi.
Cowards die many times before their death. The valiant never taste of death but once.
Korkaklar ölmezden önce ölüp dururlar, yiğit olan yalnız bir kez tadar ölümü.
" Brutus is noble, wise, valiant and honest.
Brutus soyludur, akıllıdır, yiğittir, dürüsttür.
Thy master is a wise and valiant Roman.
Efendin akıllı ve yiğit bir Romalıdır.
And my valiant Casca, yours.
Ve sen, yiğit Casca.
As he was valiant, I honor him.
Bir kahramandı, ona saygı duydum.
You may do your will, but he's a tried and valiant soldier.
Nasıl istersen öyle yap, ama bize bağlı, değerli bir askerdir.
I cannot understand a valiant soldier and a brilliant officer turning to treason.
Cesur bir asker ve parlak bir subayın ihanete meyletmesini anlayamıyorum.
To get his hands on you and Prince Valiant Sligon would pay any price.
Sizi ve prens Valiant'ı ele geçirmek için Sligon her şeyi vermeye hazır.
Sir Gawain, I'm Prince Valiant.
Bakın efendim ben prens Valiant'ın.
You don't have to dismount until we get there, Valiant.
Atı çatlatmamak için buna mecburdum evlat.
Where is your sire, Prince Valiant?
Babanız nerede prens Valiant?
And for that we owe Prince Valiant.
Ve bu bilgiyi prens Valiant'a borçluyuz.
A knight of the Round Table. - Valiant!
Yuvarlak masa şövalyesi?
In that case, Sir Gawain, I think we must assign Prince Valiant's tutelage to you, or do you not agree, Sir Brack?
O halde sır Gawain prens Valiant'ı size teslim etmek en doğrusu.
You're learning fast, squire.
- Cabuk öğreniyorsun Valiant.
He's beginning to think my squire had a fancy dream.
Umarım Valiant'a yardımcılığı hoş bir rüya sannetmiyordur.
Well, another time, Valiant.
Belki başka bir zaman Valliant.
- Prince Valiant! - Can...
Prens Valiant!
But I can take no responsibility for what you do, Valiant.
Ama yapıcaklarından dolayı hiçbir sorumluluk kabul etmiyorum.
- So is Prince Valiant.
- Ama prens Valiant'a öyle.
Well, I came out looking for Ilene and found Prince Valiant sunning himself.
İlena'ı arıyordum. Prens Valiant'la karşılaştım ve güneşleniyormuş.
If Val is well enough, we must go.
Valiant kendini topladığına göre gitme zamanı.
Sir, there's a lady outside who wants to see Prince Valiant.
Efendim dışarda bir bayan var.
I came to see Prince Valiant.
Prens Valiant'ı görmek istemiştim. Şey...
- But, Val.
- Valiant.
- You, er, you know Prince Valiant?
Demek prens Valiant'la tanıştınız? Evet
You tell Prince Valiant I wish to see him.
Sen prens Valiant'a onu görmek istediğimi söyle.
I owe my happiness to Prince Valiant.
Bu mutluluğumu prens Valiant'a borçluyum.
Why didn't you come and tell me, Val?
Neden dönüp bana haber vermedin Valiant?
He thought he could wear my armour and not be recognised.
Zırhımı giydiğinden kimsenin tanımayacağını düşündü. Değil mi Valiant?
Squire, you'll come with us by order of the King.
Valiant. Kralın emriyle bizimle geliyorsun.
Now there is only Prince Valiant.
Geriye bir tek prens Valiant kaldı.
It grieves us, Prince Valiant, that you have made no defence which might diminish your guilt.
İşlediğin suça açıklama getiremediğini görmek bizi çok üzüyor prens Valiant.
I want Prince Valiant in chains by morning.
Prens Valiant'in sabah çarmaha gerilmesini istiyorum.
Oh, it's Valiant!
Bu Valiant.
Prince Valiant, though you broke your pledge to us here, we are obliged to consider your sincerity.
Prens Valiant. Bu sıra artık ortadan kalktığına göre, samimiyetinizi kabul etmekle hükümlüyüz.
He cannot be refused.
Bu tartışılamaz. Prens Valiant
Prince Valiant, will you accept Sir Gawain to fight in your stead?
Sir gawein'in adına dövüşmesini kabul ediyor musunuz?
I, Prince Valiant, son of Aguar of Scandia, do solemnly pledge on my father's sword, before me now only in symbol, to go to Camelot, and there strive with honour and diligence to become a knight of King Arthur,
Ben prens Valiant. İskandinavya kralının oğlu, Babamın kutsal kılıcı üzerine yemin ederim ki,
- Prince Valiant.
- Prens Valiant.
Valiant!
Valliant!
Valiant!
Valiant!
Valiant!
Valiant.