Vaults traduction Turc
280 traduction parallèle
They dig soil in search of vaults, want to steal our Ukrainian treasures.
Onlar arayış içinde toprağı kazıp bizim Ukrayna hazinelerini çalmak istiyorlar.
- Where are your vaults, old man?
- İhtiyar, nerede mezar var?
We are now in possession of duplicate keys to every one of the bank's vaults, as well as combinations to all the safes and plans for all alarm systems.
Şimdi herkesin banka muhafazalarının anahtarlarının kopyalarına sahibiz ; tıpkı kasa şifrelerine ve alarm sistemlerinin planlarına olduğu gibi.
Power to walk into the gold vaults of the nations, into the secrets of kings, into the holy of holies.
Ülkelerin kasalarına girme gücü,... kralların sırlarına ulaşma, her yere girme gücü.
Take them to the vaults.
Alın mahzene götürün bunları.
You said that they were out of the vaults again.
Dün yine kasadan çıkartıldılar demiştiniz.
Now will you listen to me when I tell you to lock that pearl in the deepest, darkest vaults in all England?
O inciyi İngiltere'deki en derin, en karanlık kasaya kilitleyin.
They overlooked the fact that most of them were in fireproof vaults.
Unuttukları şey, belgelerin çoğunun ateşe dayanıklı kasalarda bulunduğuydu.
It is my wish that the doors to the treasure vaults be opened.
Hazine odasına giden kapıların açılmasını istiyorum.
- He'd hide in the castle vaults.
- Mahzenlere saklanır.
In its vaults are $ 15 billion.
İçinde $ 15 milyar var.
All that will then remain is to descend to the vaults where the bullion is stored.
Ondan sonra geri kalan külçelerin depolandığı yere inmek.
We'll use this to get into the vaults.
Kasalara girmek için kullanacağız
But all vaults are designed to prevent people from getting in.
Fakat tüm kasalar içindekinin alınmasını önlemek içindir.
And I am told that Perregeaux, our most intelligent banker is in league with the English, and in his armoured vaults is organising a centre of espionage against us.
Ve bir de diyorlar ki, en zeki bankerimiz Perregeaux İngilizler'le anlaşmış ve kendi zırhlı kasa dairelerinde bize karşı bir casusluk merkezi hazırlıyormuş.
Now banks, they got vaults, don't they?
Şimdi bankaların, kasaları var, değil mi?
Those must've been the same cases I saw in vaults beneath Count Dracula's castle.
Kont Drakula'nın kalesinin altındaki mahzenlerde gördüğüm sandıkların aynısı olmalı.
Somewhere in the vaults of a bank in London is a tin dispatch box with my name on it.
Londra'da bir banka mahzeninde, üstünde adım olan, teneke bir kutu var.
Some have resorted to keeping their money in personal vaults.
Bazıları çareyi, paralarını kişisel kasalarında saklamakta buldu.
And we will, in addition, need a controlling interest in your new company, unrestricted access to your private bank account, the deposit in our vaults of your three children as hostages and a full legal indemnity against any acts of embezzlement carried out against you by any members of our staff during the normal course of their duties.
Ayrıca ek olarak yeni şirketinizde ana kar payı özel banka hesabınıza sınırsız girme hakkı üç çocuğunuzun rehine olarak kasalarımıza konması ve herhangi bir personelimizin normal görevi sırasında size karşı yapabileceği bir zimmete geçirme olayına karşı tarafınızdan tam yasal teminat.
We'll search the whole convent from top to bottom, including the cells and vaults.
Odalar ve mahzenler dahil, bütün manastırı tepeden tırnağa arayacağız.
A large part lies in vaults under the pavements of Zürich, Switzerland.
Bunların büyük kısmı kasalarda duruyor. İsviçre'de, Zürich'in kaldırım taşlarının altında.
The newest bank vaults have walls of reinforced concrete five feet thick, backed by six inches of steel.
Yeni banka hücreleri 10 cm kalınlığında beton,... ve arkasında da 15 cm kalınlığında çelikle güçlendiriliyor.
We moved their bodies into abandoned vaults in Paris.
Bedenlerini Paris'in terk edilmiş zindanlarına götürdük.
One from the vaults.
Mezardan kaçmış.
There were archives - vaults where special data was stored.
Arşivlerin depolandığı mahzenler vardı.
Don't you know their vaults are full of skeletons?
Bilmiyor musunuz o mezarlar kemiklerle dolu.
With monuments and vaults and crests and coats of arms and the Lord knows what all!
Şaman Türklerin dönemine anıtlar, mezarlar... ve taçlarla ve hanedan armaları ve Tanrı bilir nelerle!
Well, there are vaults beneath the castle..... where the owners were buried.
Kalenin altında, sahiplerinin gömülü olduğu..... mahzenler var.
The vaults date back to the 12th century.
Mahzenlerin tarihi 12. yüzyıla dayanır.
My place is here in these vaults.
Benim yerim burası ve bu mahzenler.
It is conservatively estimated that over $ 12 billion in illegal accounts resides deep in the secret vaults of the 520 banks of this, the most money-oriented city in the world.
Dünyanın bu en paraya yönelik şehrinde 520 bankanın kasalarında saklı yasadışı hesaplarda 12 milyardan fazla olduğu tahmin ediliyor.
He built in two security vaults. A big one in the casino and another one in his private suite.
2 güvenlik kasası inşa ettirmiş, büyük olanı kumarhanede, diğeri özel süitinde.
Treasure to the vaults, prisoners to the dungeons.
Hazineler hazine odasına, esirler zindana!
Our vaults are brimming with gold. Great states live in terror of us!
Hazine odamız doldu ve taşıyor, herkes bizden korkuyor.
Inspector Lestrade was inquiring about the vaults
Müfettiş, Lestrade, kasaları araştırıyordu.
My vaults and tumbling aren't what they were.
Atlamalarım ve takla atışlarım eskisi gibi değil.
But his money will be in our vaults.
Ama parası kasamızda olacak.
There are ancient scrolls concerning Ardra stored in the Atheneum vaults.
Ardra'nın Atheneum mahzenlerinde olduğuna dair eski yazıtlar mevcut.
It makes me weep when I think I used to do banks, bullion vaults.
- Böyle bir köşede oturup ağlayasım geliyor.. Bir zamanlar neydim be.. Bankalar..
When I remember I used to do bullion vaults.
- Külçe külçe altınların üstünde tepinirdim..
The vaults are crumbling.
Mezarlar parçalanıyor.
I know that the burial vaults of the First Hebitian civilization are said to be magnificent.
İlk Hebitian uygarlığının yeraltı mezarlarının olağanüstü olduğunun söylendiğini biliyorum.
The vaults contained unimaginably beautiful artefacts made of jevonite, a rare, breathtaking stone.
Yeraltı mezarları, nadir görülen, nefes kesici bir taş olan jevonitten yapılmış, hayal edilemeyecek güzellikte eserler içeriyor ;
Would you care to tour the Hebitian burial vaults?
Hebitian yeraltı mezarlarına bir turla ilgilenir miydiniz?
These vaults are built big for access.
Bu rögarlar kolay ulaşım için böyle büyük yapılmışlardır.
There are many vaults downstairs, but this is the vault we must get into.
Alt katta pek çok kasa var... Ama girmemiz gereken bu.
it connects the two vaults.
İki kasayı birleştiriyor.
Why would those two vaults be connected?
Bu iki kasa neden bağlantılı olsun ki?
- Are the vaults locked?
- Kasalar kilitli mi?
Why don't you try the other vaults?
Neden diğer kasaları denemiyorsun?