Vibrate traduction Turc
320 traduction parallèle
You'll vibrate, man.
Sarsılacaksın dostum.
Now, lean forward. And we'll vibrate the vertebraes.
Şimdi öne eğil de omurganı titreştirelim.
You can put a penny on the bonnet, sir, and I promise you the coin won't vibrate one iota.
Kaportanın üzerine bir peni koyun, paranın bir gıdım titremeyeceğine size söz veririm.
Rhythm is so basic and it just pours out of you, you simply vibrate rhythm.
Ritim çok basit... ve içinden öylesine geliverir ki sen sadece ona göre hareket edersin.
This vibromassage device may just look like a lump of rubber, but it is the most ingenious barber's thumb, with which we guarantee to reach and vibrate the main nerve of the body in a beneficial way.
Bu titreşimli masaj aleti biraz yapmacık görünebilir ama aslında marifetli bir berberin çok işine yarar sinirleri bulup insanı rahatlatmada birebirdir.
Vibrate.
Titreşmek.
Vibrate and shake the thing to such a degree... that I used to have to stand behind the columns... holding it up, whilst he fucked it around the front.
O ön tarafta kolonları becerirken... kolonlar o kadar çok sallanırdı ki onlara arkadan dayanıp... destek olmak zorunda kalırdım.
It's going to vibrate a lot.
Çok fazla titreşim yapacaktır.
What man will make my heart vibrate like a fine steel blade?
Kim benim kalbimi... bir bıçağın ucu gibi titretebilir?
Only a sound of special quality will make its stones vibrate.
Sadece özel kalitede bir ses vadinin taşlarını titretebilir.
Waves of light vibrate randomly in all directions.
Işık dalgaları tüm yönlerde rastlantısal olarak titreşir.
That's good, but I knew this guy, Randy Evans, first baseman, he could make his eyeballs vibrate.
İlahinin tamamını geğirerek söylemişti! İyiymiş ama birinci kalede oynayan Randy Evans diye bir adam vardı göz bebeklerini titretirdi.
And now we have it here. My vibrio-shock power lets me vibrate from any trap!
Şok-titreşimim, tuzağından kurtulmamı sağlar!
I fixed the bass control so it doesn't vibrate your tush. Actually, I kind of like that.
Bize hayatın değerini ve silah ve şiddetin toplum hastalığına asla cevap olmayacağını hatırlattı.
I fixed the bass control so it doesn't vibrate your tush.
Bas ayarlarını düzenledim. Bundan sonra popon titreşmez.
So we don't vibrate, right?
O zaman titreşmeyiz, tamam mı?
Pardon me, but your balls vibrate for three weeks afterwards.
Bağışlayın ama sonrasında testisleriniz üç hafta boyunca titrer.
If you vibrate at the natural frequency of air your body, your cells, will be in a state of excitement that should allow you to phase right through that wall.
- Ne? Eğer havanın doğal frekansında titreşirsen vücudun, hücrelerin duvardan geçmene izin verip bombayı diğer tarafta bırakmanı sağlayacak uyarılma durumuna geçecek olmalı.
Ifyou change your mind, beep me. I'm on vibrate.
Eğer fikrini değiştirirsen mesaj gönder, onu titreşime aldım.
Make it vibrate till the fiber of life squeals!
Yaşam telin cıyaklayıncaya dek sesini titret.
I've got ointments, lotions, creams, books, things that vibrate...
Merhemler, losyonlar, kremler, kitapların vibrasyonlu şeylerim var.
Feel it vibrate?
Titreşimini hissediyor musun?
I like to sit in my chair, not vibrate.
Titremesinden hoşlanacağımı sanmıyorum.
No, it's just that I got this new pager, and I have it on "vibrate".
Hayır, yeni çağrı cihazımı titreşimde bırakmıştım da.
This light breeze dissolves my worries and makes my body vibrate.
Bu hafif esen rüzgar endişelerimi yok ediyor... ve tenimi ürpertiyor.
No, my beeper on vibrate.
- Hayır, çağrı cihazım.
Okay, half of you vibrate that way, two of you fall down...
Pekala, bu yolu kapatın, siz ikiniz çökün...
So, Allison see, the two cords on the screen need to touch and vibrate in order for you to regain your voice.
Allison bak, sesini geri kazanabilmen için ekrandaki iki tel birbirine değmeli ve titreşmeli.
I was in the middle of a squash game and I didn't feel my pager vibrate.
Tenis maçımın yarısındaydım ve çağrı cihazımın titremesini hissetmedim.
It's just that the air itself seems to vibrate in your presence.
Varlığının oluşturduğu hava beni sarstı.
It's set to vibrate.
Şu an titreşimde.
- How does it vibrate?
- Nasıl titreşiyor?
Soft vibrate, where they just kind of shimmy.
Bir çeşit titreşim sağlayan, yumuşak salınımlar.
He thought atoms and molecules could be made to vibrate in such a way that they could pass right through each other.
Atom ve moleküllerin bir şekilde titreşerek birbirlerinin içinden geçebileceğini düşünüyordu.
They vibrate, and all we can do is move forward within that amplitude.
Onlara rağmen ilerlemekten başka seçeneğimiz yok.
- Has it on vibrate.
- Titreşime almış.
[WHISPERS] Did you ever hear of vibrate?
Titreşim diye bir şey duymadın mı?
Here set it to vibrate and finish yourself off!
Onu sallandırmak için buraya getir Ve kendi kendini bitir!
The way they vibrate makes the skin twitch.
Işığın titreşimi, derilerini seğirtir.
Should've put it on vibrate.
Titreşime almalıydım.
Vibrate for me, footstool.
Titre, ayak taburesi.
can give rise to a rich variety of musical notes... the tiny strings in string theory vibrate in a multitude of different ways, making up all the constituents of nature.
Bunları daha önce öğrenmemiş miydin sen? Ne kadara çabalarsanız çabalayın, bir köpeğe fizik öğretemezsiniz. Onların beyinleri bunu anlayacak bağlantılara sahip değildir.
But the first thing I could see in it, it was describing some kind of particles which had internal structure which could vibrate, which could do things, which wasn't just a point particle.
Onda görebildiğim ilk şey, onun bir çeşit parçacığı tarif ettiği idi, öyle ki ; birçok şey yapabilen, iç yapısı titreşen ve sadece bir noktadan ibaret olmayan bir cins parçacık.
Just as different vibrational patterns or frequencies of a single cello string create what we hear as different musical notes, the different ways that strings vibrate give particles their unique properties, such as mass and charge.
tek bir keman telinin farklı titreşim şekillerini veya farklı frekansları üretmesini, bizim farklı notalar olarak algılamamız gibi, stringlerin de farklı şekillerdeki titreşimleri, her parçacığın kütle ve elektrik yükü gibi kendine has özelliklerini oluşturur.
For example, the only difference between the particles making up you and me and the particles that transmit gravity and the other forces is the way these tiny strings vibrate.
Örneğin, sizi ve beni oluşturan parçacıklar ile yerçekimi ve diğer kuvvetleri oluşturan parçacıklar arasındaki yegâne fark, bu küçük iplikçiklerin farklı titreşim şekilleridir.
If we could shrink down small enough to fly into one of these tiny sixdimensional shapes predicted by string theory we would see how the extra dimensions are twisted and curled back on each other, influencing how strings, the fundamental ingredients of our universe, move and vibrate.
Eğer yeteri kadar çok küçülüp de, teorinin öngördüğü bu altı boyutlu şekillerden birinin içine girebilseydik, bunların nasıl da birbirleri üzerine bükülüp kıvrıldıklarını ve evrenin temel yapıtaşlarının yani stringlerin hareketini ve titreşimlerini nasıl etkilediklerini görebilirdik.
That is, the tiny, curled up, six-dimensional shapes predicted by the theory cause one string to vibrate in precisely the right way to produce what we see as a photon and another string to vibrate in a different way producing an electron.
Teorinin öngördüğü altı boyutlu ve birbirinin üstüne kıvrılmış bu çok küçük boyutlar, bir stringin tam da olması gereken hassasiyette, burada titreşerek bir fotonu, başka bir stringin farklı bir şekilde titreşerek şurada bir elektronu oluşturmasını sağlarlar.
Just as the strings on a cello can vibrate at different frequencies, making all the individual musical notes, in the same way, the tiny strings of string theory vibrate and dance in different patterns, creating all the fundamental particles of nature.
Bir kemanın tellerinin farklı frekanslarda titreşerek birbirinden farklı notaları oluşturması gibi, string teorisinin küçük sicimleri de farklı biçimlerde titreşip dansederek doğanın tüm farklı temel parçacıklarını oluştururlar.
It has long been their belief... that a whistle pitched at the precise resonant frequency of a metal lock... will vibrate the levers in such a way that the door will simply swing open.
Çok uzun zamandır... doğru frekansta çalınan bir ışlığın çınlamasıyla metal kilitlerin... sürgülerinin titreşeceğine ve kapının açılacağına inanıyorlar.
- Hey I could vibrate my fingers through somebody's brain.
Benim sana ihtiyacim var.
It's like a violin string and it can vibrate just like | violin strings can vibrate.
EDWARD WITTEN : Böylece, farklı kuvvetlerin ve parçacıkların birleştirilmesi sağlanmış olur ki, aslında hepsi de aynı temel telin farklı titreşimlerinden ortaya çıkmaktadırlar.