Virtue traduction Turc
1,292 traduction parallèle
Remember, "Patience is a virtue that cannot be hurried."
Unutmayın, sabır aceleye getirilemeyecek bir erdemdir.
If hard work is such an almighty virtue, then why do you suppose so many folks drop dead doing it, eh?
Eğer çok çalışmak o kadar büyük bir erdemse neden bir sürü insan yaparken ölüveriyor?
Surely, my virtue is worth a throne?
Elbette, benim erdemim bir tahta değer, değil mi?
"Virtue changes to evil when it leaves your hands."
"Erdem, ellerinizi terk ettiğinde kötülüğe dönüşür."
There was rivalry in everything... the sale of charcoal and the church pew. They were rivals in virtue and rivals in vice and the battle royal between vice and virtue raged incessantly.
Kömür satışında, kilise oturağında her şeyde çekişme vardı fazilette de, ahlaksızlıkta da hasımlar vardı ahlaksızlık ile fazilet arasındaki çatışma dur durak bilmeden şiddetlendi.
- Namely..... the rewards of virtue are largely spiritual, but all the better for it.
- Yani faziletin ödülleri çoğunlukla manevidir, ama en az onun kadar güzeldir.
The rewards of virtue are infinitely more attractive.
Faziletin ödülleri, son derece çekici.
Well, then your virtue is quite safe with me.
O zaman bekaretin benimle güvende demektir.
Bastide's priority, you see... is a guaranteed virtue.
Bastide'in en önem verdiği şey... gelinin kesinlikle bakire olması.
I want her to believe in God and virtue and the sanctity of marriage... and still not be able to stop herself.
Ben onun Tanrı'ya, erdeme ve evliliğin kutsallığına inanmasını... ama yine de kendine hakim olamamasını istiyorum.
Surely I have explained to you before how much I enjoy watching the battle... between love and virtue.
Size daha önce de aşkla erdem arasındaki savaşı izlemekten... ne büyük zevk aldığımı söylemiştim.
My love had great difficulty outlasting your virtue.
Aşkım sizin erdeminize dayanmakta çok zorluk çekti.
Writers, journalist, actors, dancers of easy virtue.
İffetsiz yazarlar, gazeteciler, aktörler, dansçılar.
To me, this is her greatest virtue
Bana göre bu en önemli erdemdir.
Maybe it's the though of almost lose my virtue... To the Goodyear pimp!
Ya da az kalsın yılın pezevengine bekaretimi verecek olduğumdandır.
I also see that, at the same time, you let out your rooms to women of easy virtue... prostitutes, in a word... to enable them to practice their profession.
Okuduğuma göre aynı zamanda, evinizi hafif meşrep kadınlara kiralamışsınız yani hayat kadınlarına ; bir anlamda, mesleklerini icra olanağı sağlamışsınız.
Even paragons of virtue like Judge Silver are human beings.
Yargıç Silver gibi, erdemin kusursuz örnekleri bile insandır.
Patience, such a rare virtue, doesn't go unrewarded.
Sabır ödüllendirilmesi gereken, büyük bir erdemdir.
- Promptness is a virtue.
- Dakiklik erdemli olmaktır.
You have to cultivate virtue through benevolence.
Erdemi iyilik doğrultusunda işlemelisiniz.
♪ He tried a life of virtue
# Dürüst yaşamaya çalıştı #
" But now, virtue has come
" Ancak şimdi, fazilet...
" Virtue has come into my heart.
" Fazilet kalbime doldu.
" true happiness may only be found in virtue.
" gerçek mutlulu erdemde saklıdır.
A scandal. A great party is not to be brought down because of a squalid affair between a woman of easy virtue and a proved liar.
Büyük bir parti, bir sokak kadınlarıyla bir yalancı arasındaki ilişkiden dolayı yenik düşemez.
'To innocence and virtue ".
Masumluğa ve erdeme.
As Mark Twain said : "Virtue has never been as respectable as money."
Marc Twain'in dediği gibi "İffet asla para kadar saygınlık getirmez."
There are certain qualities of virtue that I admire in a human being.
Bir insanda hayran olduğum kimi erdemler vardır.
Such an act that blurs the grace and blush of modesty... calls virtue hypocrite... makes marriage vows as false as dicers'oaths.
Öyle bir iş ki utancın al rengini... zarifliğini örter... Evlilik yeminini barbutçuların palavrasına döndürür.
My virtue or my plague, be it either which... she is so conjunctive to my life and soul... that, as the star moves not but in his sphere...
İyiliğimden mi talihsizliğimden mi bilemiyorum... Canımla ruhumla öyle bağlandım ki ona... Bir yıldız küresinden ayrı nasıl düşünülemezse...
By virtue of the authority vested in me, I now pronounce you husband and wife.
Bana verilen yetkiye dayanarak sizi karı-koca ilan ediyorum. Gelini öpebilirsin.
Your virtue, your genius, your soul.
Erdemini, zekanı, ruhunu.
She repented her past virtue as if it were a crime.
Geçmiş erdeminden, adeta bir suçmuş gibi pişman oldu.
Lucky he didn't steal your virtue.
Allahtan namusunuzu da çalmamış.
Homeopathy has one great virtue
Homeopatinin çok önemli bir özü var.
Virtue is often found among the lowly...
Fazilet çoğu kez sıradan insanlar içindir...
Patience is a human virtue... one that I am glad to see you've taken to heart.
Sabır bir insan meziyetidir ve bu meziyeti kalbinde taşıdığın için memnun oldum.
Generally speaking, a ghastly place, reeking of virtue's sour smell.
Lafın gelişi izbe bir mekanda, ahlakın kokuşmaya başladığını, yozlaştığını hissedebilirsin.
Or, is ambition only a virtue among nobles, a fault for the rest of us?
Ya da, siz asiller için hırs, bir erdem sayılırken geri kalanlar için kusur olarak mı addediliyor?
And these very same liars want to teach us a lesson in morals, while acting as if they were upholding virtue and religion?
Ve bu yalancının ta kendileri din ve erdemi... sanki desteklermiş gibi davranırken bizlere ahlak dersi vermek istiyor.
She's a model of generosity, virtue and love.
Cömertlik, ahlak ve sevgi timsalidir.
"... feeding on virtue.
"... ve erdemle beslenen. "
Let us follow for Him our ancestors example of virtue and sacrifice.
Tanrının Oğlu'nun yolundan gitmemizi atalarımızın fazilet ve fedakârlıklarını örnek almamızı sağla.
Virtue is often found among the lowly...
Erdem çoğu zaman alçakgönüllülükte bulunur.
♪ Eliza ♪ ♪ Eliza's eyes are blessed stars, ♪ ♪ Inducing peace, subduing wars. ♪ ♪ O blessed be each day and hour ♪ ♪ Where sweet Eliza builds her bower. ♪ ♪ O blessed be each day and hour ♪ ♪ Where sweet Eliza builds her bower. ♪ ♪ Eliza ♪ ♪ Eliza ♪ ♪ Eliza is the fairest queen ♪ ♪ That ever trod upon the green. ♪ ♪ Eliza ♪ ♪ Eliza's eyes are blessed stars, ♪ ♪ Inducing peace, subduing wars. ♪ ♪ O blessed be each day and hour ♪ ♪ Where sweet Eliza builds her bower. ♪ ♪ O blessed be each day and hour ♪ ♪ Where sweet Eliza builds her bower. ♪ ♪ Eliza ♪ ♪ Eliza ♪ ♪ Eliza is the fairest queen ♪ ♪ That ever trod upon the green. ♪ ♪ Eliza ♪ ♪ Eliza's breast is that fair hill, ♪ ♪ Where virtue dwells, and sacred skill. ♪ ♪ O blessed be each day and hour ♪ ♪ Where sweet Eliza builds her bower. ♪
* * * İyi Seyirler * * * ÖLÜM
Don't think that when you walk out this door... you'll become a lady of virtue!
Bu kapıdan çıktığında, bir kadının namusunun sen olduğunu düşünmüyorsun!
The greatest virtue for a revolutionary soldier... is to overthrow the reactionary powers.
Devrimci bir asker için en büyük erdem karşı güçleri devirmektir.
But then, hardheadedness was always your virtue.
Buna bagli olarak da, makul biri olmak, her zaman sizin erdeminizdi.
I forbade you to enter the palace after you doubted Madame de Fanfan's Virtue.
... Madam Fanfan'ın faziletinden şüphelendiğinizden beri saraya gelmenizi yasaklamıştım.
Courage itself is not a virtue.
Cesarete doğru zamanda ihtiyaç vardır.
That virtue was its own reward.
Onu bir ruh hastası ve şiddet kullanan bir adam olarak tanımlıyor. Elimde bir sürü kanıt var.