Visit traduction Turc
20,327 traduction parallèle
We should pay them a visit.
- Onları görmeye gitmeliyiz.
Then why visit you night after night?
Öyleyse neden seni her gece ziyaret ediyor?
- The reason for the surprise visit.
- Süpriz ziyaretinin sebebini.
I don't believe for a second you went to visit your mother because she was sick.
Anneniz hastalandı diye onu ziyarete gittiğinize beni kimse inandıramaz.
Oh, just a little visit.
Küçük bir ziyaret sadece.
- No, thank you for coming to the White House to visit us.
- Hayır, Beyaz Saray'a gelip bizi ziyaret ettiğin için esas ben teşekkür ederim.
Tried to pay you a visit there.
Seni orada ziyaret etmek istedim.
I surmise this is not an FBI-approved visit?
FBI onaylı bir ziyaret olmadığını anlıyorum?
What if this is the only visit that we can afford?
Karşılayabileceğimiz tek ziyaret buysa ya?
I went to visit Will last night.
Will'i ziyaret ettim dün gece.
Do you think they'll let me visit him?
Onu ziyaret etmemize izin vereceklerini düşünüyor musun?
I hope... you will visit us one day.
Umarım bir gün bizi ziyaret edersin.
- You're more than welcome to visit whenever you like.
- Hoş geldin aşktın İstediğiniz zaman ziyaret etmek
And if you try to turn King Phillip against us with lies, if you attack my country or Mary in any way, I will not hesitate to share with your father the ghastly details of your visit.
Eğer Kral Philip'i yalanlarla bize karşı kışkırtırsan eğer ülkeme ya da Mary'e saldırırsan babanla ziyaretindeki korkunç detayları paylaşmaktan hiç çekinmem.
On this day we burst crackers... eat sweets wear nice clothes and visit our kin.
Havai fişek patlatıp tatlılar yiyiyoruz... güzel elbiseler giyip akraba ziyareti yapıyoruz.
Just... Just a little visit, ok?
Sadece küçük bir ziyaret, tamam mı?
I had to stop by and visit some buddies at Dallas pd and convince them that this hostage thing was a hoax.
Dallas polisindeki bazı arkadaşları ziyaret edip bu rehine olayının bir eşek şakası olduğuna iknâ etmem gerekti.
- I could see him moving out of that house and living in a motel, not seeing Matthew because who wants to visit their dad in a motel?
Ama Stan'e olsa, o evden çıkıp da bir otele yerleşir babasını otelde görmeyi kim ister diye Matthew'u da görmez diye düşünüyorum.
And given that about two million Americans visit Paris per year, not to mention an additional 50,000 on work visas, I'd bet they'd also like us to draw up a threat assessment to U.S. citizens.
Her yıl 2 milyon Amerikalının Paris'e gittiğini ve yılda 50,000 çalışma izni çıktığını düşünürsek eminim Amerikalılar için tehdit değerlendirmesi de isterler.
Actually, I'll need to visit the Bianca Lewis crime scene with Agent Simmons here.
Aslında Ajan Simmons ile Bianca Lewis'in öldürüldüğü yeri ziyaret etmek istiyordum.
Sorry I haven't had a chance to visit.
Üzgünüm ziyaret etme fırsatım olmadı.
You know, Heather Peterson paid me a visit yesterday.
Duymuşundur, Heather Peterson dün beni ziyaret etti.
Much as this will shock Alec, my visit tonight wasn't all for him.
Bu diyeceğim Alec'i şok edecektir ama bu akşamki ziyaretim sırf onun için değildi.
A very full visit!
Tatmin edici bir ziyaretti!
Yeah. I mean, why would she visit?
Neden seni ziyaret etsin?
One day, we made this like we were gonna go visit.
Bir gün bunu yaptık sanki gidip görecekmişiz gibi.
My sister's delighted with your visit, Sir Leicester.
Kız kardeşim ziyaretinizden çok memnun kaldı, Leicester Efendi.
If things go well tonight, Bumble, if Mr Gradgrind agrees to put you forward for a new position, then I dare say the very thought of our new house, of our improved social standing might make me so giddy that I weaken... I weaken and call for you to visit me once Mr Gradgrind has left.
Bu gece işler yolunda giderse, Bumble Bay Gradgrind seni yeni bir konuma koymayı kabul ederse o zaman sana söyleyeyim, yeni evimizin düşüncesi gelişmiş toplumsal yerimiz beni o kadar sersem yapar ki Bay Gradgrind ayrıldığında güçsüzleşip bana gelmen için seni çağırabilirim.
Visit you?
- Sana gelmem için mi?
Visit me.
- Bana gelmen için.
We wish to visit this lady's father.
Bu bayanın babasını ziyaret etmek istiyoruz.
I shall extinguish them quick time, my angel, and visit you shortly afterwards.
Hemen söndüreceğim bir tanem ve hemen sonra sana geleceğim.
Visit me?
- Bana mı geleceksin?
I called to ask if you'd like to visit tonight.
Bu gece gelmek ister misin diye sormaya geldim de.
I've come to visit your cow.
İneğinize bakmaya geldim.
Why does Uncle George not visit us any more?
George amca neden daha bizi ziyaret etmiyor?
Do you remember our last visit here?
Buraya son gelişimizi hatırlıyor musun?
Perhaps you should pay him a visit.
- Belki de onu ziyaret etmelisin.
I've summoned Dr Choake to come and visit you.
Dr. Choake'dan gelip seni görmesini istedim.
But when James returns, they will both come and visit us.
Fakat James döndüğünde, bizi ziyarete gelecekler.
Want to come visit Quantico, help me catch some of the worst people on the planet?
Quantico'ya gelip gezegenin en kötü birkaç adamını yakalamama yardım eder misin?
He had to visit more than one shady provider of illicit medical care looking for one who fit the bill.
Makbuza uyanı bulmak için birden fazla yasadışı medikal bakım tedarikçisi gezmek zorunda kaldı.
I heard him on the phone one time, when he came to visit me in the lab.
Beni laboratuvarda ziyarete geldiğinde bir defa telefonda konuşurken duymuştum.
A best friend that you never visit.
Hiç ziyaret etmediğin en iyi arkadaşın.
I always research the places I visit.
Her zaman ziyaret edeceğim yerleri araştırırm.
I hear cam paid you a visit today.
Cam'in bugün seni ziyaret ettiğini duydum.
Well, super visit, but I better get back to work.
Peki.., süper bir ziyaret.., ama işe dönsem iyi olacak.
Oh, just thought I'd pop in for a visit.
Bir ziyaret edeyim dedim.
I wish you'd let me come visit you.
Keşke ziyaretine gelmeme izin verseydin.
I didn't want any of you to visit me in there.
Sizden kimsenin beni orada ziyaret etmesini istemedim.
The director paid me a visit yesterday.
Direktör dün beni ziyaret etti.