Visor traduction Turc
261 traduction parallèle
Nibbio, raise this visor!
Nibbio, siperliği kaldır!
- What does the infra-visor show?
- İnfra siperliği neyi gösteriyor?
Sun visor.
Güneş siperliği.
A visor for a visor!
Maske üstüne maske!
I have seen the day that I have worn a visor and could tell a whispering tale in a fair lady's ear.
Maske taktığım günlerim oldu benim de. Masallar fısıldardım güzel kadınların kulağına.
Mr. Spock, do you have the visor?
Maskeniz var mı?
Thank you, Mr. Marvick, I shall be wearing the visor.
- Bunu takacağım.
Are you sure this visor will work?
Maske işe yarayacak mı?
But as I understand it, no human can look at Kollos, even with a visor, without going mad.
Anladığım kadarıyla, hiçbir insan çıldırmadan Kollos'a bakamıyor.
What did you do to him on the Bridge? Make him forget to put the visor over his eyes?
Onun maskesini takmasını sen mi unutturdun?
Sun visor give you an example... the truth is that only wanted to know their attitudes toward social harmony... and work disability.
Şimdi size bir örnek verirsem... İnsanları öncelikle kişiliği ve sosyal statüleri ile değerlendirmek gerekir,.. ... cinsel nitelikleri kendilerinde saklı kalmalıdır.
Make sure the helmet is firmly seated and the visor lowered.
Başlığın tam olarak kafanıza oturduğuna emin olun ve hazırlanın.
At other times, too, he's opposed us with visor lowered.
Başka zamanlar da siperliği kapalıyken yüz yüze geldik.
Next time you ride into Sherwood, keep your visor down.
Bir daha Sherwood'a gelirsen siperliğini indir.
Listen, she will walk hanging around and if caught, will win free visor.
Dinle, etrafta dolaşacak onu yakalayan, bedava güneşlik kazanacak.
And the visor of your helmet will conceal your features.
Miğferinizin vizörü yüzünüzü kapatacak.
Well, if you wouldn't mind, there's a rental invoice on the visor.
Sakıncası yoksa, güneşlikte kira faturası var.
I'm unsealing the visor.
Vizörü açıyorum.
That's a visor.
Ona siper derler.
That's a visor. You say "visser" and "yuk."
Sense sipen ve dizgün diyorsun.
Then we can throw away the visor?
O zaman artık vizörü atabiliriz?
Could your visor have malfunctioned?
Vizörün arıza yapmış olabilir mi?
The visor you wear...
Taktığın o visör...
We've been working on a way to transmit what my visor sees.
Bu cihaz tam olarak ne yapar? Vizörümün gördüğü şeyleri iletmesi için bir alet yapmaya çalışıyorduk.
The information from Geordi's visor is difficult to encode.
Bunun da sınırları var. Geordi'nin vizöründen gelen karmaşık bilgileri çözmek zor.
I was hoping that you could park your car... out front with the keys above the sun visor?
Umarım arabanı anahtarları güneşliğinde olarak öne park etmişsindir.
A visor.
A vizör.
Then your visor serves the same function as my chorus, which interprets my thoughts and translates them into sound?
O zaman vizörünüz de, düşüncelerimi tercüme edip... onları sese çeviren korom gibi işlev görüyor?
- The visor or being blind?
- Vizörden mi, kör olmaktan mı?
They'd still give you about the same visual range as the visor.
Ve sana, vizörünle neredeyse aynı görüş menzilini verirler.
A neutrino pulse would send particles up through the atmosphere and be detected by Geordi's visor.
Nötrino sinyali, atmosfere parçacıklar yayacak... ve Geordi'nin gözlüğünce fark edilecektir.
Your metabolism's messed up, so's my interface with the visor.
Metabolizman karmakarışık olmuş, aynı benim gözlük ara birimim gibi.
The visor's fine.
Gözlük iyi durumda.
Adapting the neural output of the visor can't be done by touch.
Gözlüğün nöral çıktısını elle dokunarak uyduramazsın.
I can see it with my visor.
Vizörümde görebiliyorum.
There's a map on the visor that I've marked to show the locations where we can change shifts.
Gözde bir harita var nerelerde nöbet değiştirebileceğimizi üzerinde işaretlemiştim.
What happened to your visor?
Gözlerin Vizörüne ne oldu?
My visor?
Vizörüm? Üzgünüm, efendim.
I haven't needed a visor since I got cloned implants.
Bu klonlanmış gözlere sahip olduğumdan beri vizöre ihtiyacım kalmadı, Kaptan.
the bus driver's head, the brains - on-the-window shot, the viscera - on-the-visor shot.
Otobüs şoförünün kafası. Camda beyin parçaları. Kamera üzerinde iç organlar hani.
- A visor.
- Vizör.
- Visor.
- Vizör.
A visor.
Bir vizör.
Maybe it was your old VISOR.
Belki de eski vizörün yüzündendir.
Guinan, it's the same VISOR.
Guinan, bu aynı vizör.
Here's your visor, Geordi.
İşte vizörün Geordi.
Your visor will be returned.
Vizörünüz size geri verilecek.
I can't see anything without the visor.
Vizör olmadan bir şey göremem ki.
Would you take off your visor, please?
Vizörünü çıkartır mısın lütfen?
What about your visor?
Peki ya vizörün?
He has been receiving signals through his visor.
Vizörü aracılığıyla sinyaller alıyor.