Wager traduction Turc
1,162 traduction parallèle
Wager on a Huguenot for Papacy than on you two.
Huguenot bir patates senden daha iyidir.
We can wager that his sword is still virgin.
Bahse girerim, onun kılıcı hala bakirdir.
I'd wager your junior editors... sometimes feel the same way.
Bahse girerim, genç editörlerin de bazan aynı şeyi hissediyorlar.
- More trouble brewing, I'll wager...
- Bahse girerim ki kötü şeyler olacak...
And the wager?
- Neyine? - Bana!
Maybe... we could make a wager... or play a game.
Belki bir bahis koyabiliriz, ve öyle oynarız.
The butcher's knife, I'll wager.
Bahse girerim bir satïrdïr.
10 pounds, that was the wager.
10 sterlin, bahsimiz buydu.
I was wondering if you could settle a little wager we just made.
Sadece girdiğimiz iddianın sonucunu belirler misin diyecektim.
What's the wager, Marco?
Bahis nedir Marco?
And would like to wager a bet with you
Ve sizinle bir bahse girmek isterim
I can wager with you that...
bahse girerim ki...
I wager the US treasury wonders where they went.
Birleşik Devletler Hazinesi her yerde bunları arıyor olmalı.
I got a wager on you.
Senin üzerine bahis oynadım.
I've put a wager on you and Apollo as an added incentive.
Aslında sen ve Apollo üzerine bahis oynadım. Bu da ekstra teşvik olsun.
I wager you have more responsibilities than just walking around here picking up these ducats.
Bahse girerim sadece dolaşıp ücretleri toplamaktan daha fazla sorumluluğun vardır.
I wager you have more responsibilities than just walking around here picking up these ducats.
Bahse girerim sadece buralarda dolaşıp ücretleri toplamaktan çok daha fazla sorumluluğun vardır.
Fine, I'm the wager, I don't have any money.
İyi de ben kumarbazım ve hiç param yok!
You may wager as you feel fit.
Kendinizi formda hissettiğiniz müddetçe bahis yapabilirsiniz.
And I shall wager upon him again when he does.
Ve tekrar dövüştüğünde onun üstüne bahse gireceğim.
I'll wager they don't go back to King Norman's day.
Bahse girerim Norman Kralı'nın devrinden değillerdir.
I will lay a wager that, in wigs and ribbons alone, there are certainly twenty pistoles spent and twenty pistoles brings in at least eighteen livres six sous eight deniers per annum at only eight per cent interest.
Sadece kurdele ve peruk masraflarınıza ayda en az 20 pistol gidiyordur. Ayda 20 pistol da % 8 faize yatırılsa yılda en az 18 frank getirir.
How would you like to make a small wager, Hector?
Biraz bahse ne dersin, Hector?
I'll wager you'll be pleased to do your own shooting again, my Lord.
Sizi memnun ettiğime sevindim lordum
I'll wager my four times great-grandmother could have told you.
Bahse girerim ki, dört kuşak önceki büyükannem sana pek çok şey anlatabilirdi.
Fine! I'm in. The wager?
bahse varım nesine?
Well, if I were a betting man, I would, uh, wager that she would think it over and then decide to stay.
Bahse girecek bir adam olsam, onu bitirmediğine ve kalacağına dair bahse girerdim.
A little wager, perhaps?
Ufak bir bahse gireriz, belki?
Are we talking about a wager, Randolph?
Bahisten bahsediyoruz galiba, Randolph?
The wager has two parts - something about a second party turning to crime.
Bahsin ikinci kısmı, diğer tarafın suça meyillenmesi hakkında.
But none so vital to the national interest, I'll wager.
Ama, bahse girerim ilgilendiklerinin hiç biri ulusal önem taşımıyor.
- l smell a wager.
- Bahis kokusu alıyorum Carla.
I'll wager he's still alive.
Bahse girerim hala yaşıyor.
- I wouldn't wager on it.
- Buna bahse girmezdim.
What a life you must have had, but you're still true to yourself... as with those silly women or anything else, I'd wager.
Kim bilir neler yaşadın, ama hala kendin olabiliyorsun. Sadece o aptal kadınlara karşı değil, eminim ki her yerde böylesin.
- I'll wager that crew wishes he wasn't.
- Bahse girerim ekibi aksini diliyordur.
Unless you want to take the wager I'm offering.
Teklifimi kabul etmezsen tabi ki.
The wager I am proposing is very simple.
Sana teklif edeceğim iddia çok basit.
It's not a wager because I'm not a big fancy hood like you.
Senin gibi bir leş kargası değilim ben.
- I'll wager a guinea he does.
- Yirmi şiline bahse girerim bulacak.
I'll wager these dainty pinkies never weighed anchor in a storm.
Bahse girerim ki, bu zarif serçe parmaklar hiç bir fırtınada demir almamıştır.
I'll wager it ne'er felt the lash of a cat, been rubbed with salt, and then flayed off by a pirate chief to make fine stockings for his best cabin boy.
Bahse girerim ki, hiç bir esintiyi hissetmemiş, hiç tuzdan tahriş olmamış, büyük bir korsan kamarotunun çorabını yapmak için hiç yüzülmemiştir.
I'll wager that purse has never been used as a rowing-boat.
Bahse girerim ki, bu kese hiç sandal olarak kullanılmamıştır.
I'll wager it's never had sixteen shipwrecked mariners tossing in it.
Bahse girerim ki, bu kese hiç onaltı kazazede denizci tarafından havaya atılmamıştır.
I'll wager that mouth never had to chew through the side of a ship to escape the dreadful spindly killer fish.
Bahse girerim ki, bu ağız korkunç uzun-ince katil balıktan kaçmak için hiç geminin küpeştesini boydan boya kemirmek zorunda kalmamıştır.
I'll wager those are legs that have never been sliced clean off by a falling sail, and swept into the sea before your very eyes.
Bahse girerim ki, bu bacaklar hiç düşen yelken tarafından jilet gibi kesilip gözlerinizin önünde denize sürüklenmemiştir.
I'll wager that sweet round pair of peaches has never been forced'twixt two splintered planks, to plug a leak and save a ship.
Bahse girerim ki, şu tatlı ve yuvarlak şeftali çifti daha önce hiç iki parçaya ayrılıp, geminin yarasını tıkayıp, gemi kurtarmamıştır.
WOULD YOU CARE TO MAKE A WAGER?
Benle bahse girer misin?
STATE THE WAGER, SIR.
Talebinizi belirleyin, efendim.
But I'll wager my faith that that tower contains something other than air.
Ama imanıma bahse girerim ki, bu kulede havadan başka şeyler de var.
IF YOU DID A GYNECOLOGICAL ON HER RIGHT NOW, I'D WAGER YOU'D SEE WHAT I SAW.
Tuvaletini yapamıyordu.