Was born traduction Turc
10,904 traduction parallèle
I was born in the mud.
Zaten çamurda doğdum ben.
But when Vicki was born, and I held that new life in my arms... it all just... melted away.
Ama Vicki doğduğunda, ve o yeni hayatı kollarıma aldığımda hepsi, eriyip gitti.
The Hulk was born out of a radiation spill, and he became the strongest man on the planet.
Hulk, radyasyon çubuğundan doğdu ve dünyanın en güçlü adamı haline geldi.
- He's been spoilt since the day he was born. - Arthur!
- Arthur!
We could start at Washington University, where the study was born, after all, and where we thank them extensively in our acknowledgments, in spite of their abysmal treatment of us and the work.
Washington Üniversitesi ile başlayabiliriz, araştırmanın başladığı yerde. Bize ve çalışmamıza yaptıkları kötü muameleye rağmen kapsamlı bir şekilde teşekkürlerimizi sunduğumuz yerde.
I don't do them so much for Bertie, but then he was born just as I launched Blunt Talk, so...
Bertie için yapamadım ama o Blunt Talk başladığında doğdu.
I was born nothing, and I'm gonna die nothing.
Hiç olarak doğdum ve hiç olarak öleceğim.
The country was born.
Köyler ortaya çıkmıştı.
My father didn't know until years after i was born.
Babam, ben doğduktan yıllar sonrasına kadar bilmiyordu.
The gods decided that long ago, long before you were born, Long before your grandfather was born. Your blood is theirs.
Tanrılar, siz ve büyükbabanız doğmadan çok çok önce karar verdiler ki sizin kanınız onlarındır.
I was born Eunice Waymon, which is my real name, by the way, in a town called Tryon, North Carolina.
Eunice Waymon adıyla, bu benim gerçek adım Kuzey Carolina'daki Tryon'da doğdum.
♪ One for the little biddy baby was born, born, born in Bethlehem ♪
Bir kere şu küçük bebek için Beytüllahim'de doğan...
And Lisa was born nine months later.
Ve dokuz ay sonra Lisa doğdu.
The first three hours after Lisa was born were the most peaceful in my life, and I was in love with the world.
Lisa doğduktan sonraki ilk üç saat, hayatımın en huzurlu anlarıydı ve dünyaya aşık olmuştum.
Then Lisa was born, and she resented being torn away, having to go on the road.
Lisa doğunca ondan ayrıldığına, yollarda olması gerektiğine üzülüyordu.
I was born with it.
Böyle doğmuşum.
Anyway, the Vikings, they took their shields, dented and blood-stained in battle... Huh? ... heated them up, poured batter on them and the ebelskiver was born.
Neyse, Vikingler savaşta göçmüş ve kan kaplı kalkanlarını alarak ısıtıp sıvılaştırmışlar ve ebelskiver doğmuş.
I was born in Gateshead.
Gateshead'de doğdum.
I always felt powerless because I was born inside the walls!
Ben duvarların içinde doğdum. Böyle yaşamanın bir anlamı olmadığını sanıyordum.
I'm doing what I was born to do, what my family was created to do.
Yapmak için doğduğum şeyi yapıyorum. Ailemin yapması için yaratıldığı şeyi.
Actually, I was born rich, then got really poor, and then got really rich, and then poor again.
Aslında zengin doğdum sonra acayip fakir oldum sonra da acayip zengin ve tekrar fakirim.
Actually, I was born rich, then got really poor, and then got really rich, and then poor again.
Aslında, zengin bir aileye doğmuşum. Sonrasında fakirleştim. Sonra tekrar zengin oldum ve tekrar fakirleştim.
When I was born she was very, very young.
Ben doğduğumda çok ama çok gençmiş.
Dad left right after I was born, Mom worked three jobs, and I raised two brothers.
Babam ben doğduktan hemen sonra gitmiş, annem üç işte çalıştı ve iki kardeş büyüttüm.
Yeah, well, not everybody was born with the taste of silver in their mouths.
Tabii, herkes kaymak ve bal ile beslenerek büyümez. Lütfen bunu, bir sınıf farkı mücadelesine dönüştürme.
I always told her that her father was someone I loved, that he died before she was born.
Ona her zaman babasını çok sevdiğimi ve o doğmadan öldüğünü söyledim.
– He was born last night.
- Dün gece doğdu.
Adam, no matter what you do, it's a business that was born out of corruption.
Adam, ne yaparsan yap yozlaşmadan doğan bir şirket o.
I tried to come back for you after Grace was born, but Enos caught me before I could see you
Grace'in doğumundan sonra sana dönmeye çalıştım ;
I was born lame.
Ben sakat doğdum.
It seems like just yesterday she was born.
Daha dün doğmuş gibi geliyor.
Interestingly, Kyle Nasry's father was born in Aleppo, Syria, immigrated to the United States as a boy and passed away when Kyle was only 12.
İlginç olan şu ki, Kyle Nasry'ın babası Aleppo, Suriye'de doğmuş. Daha küçükken Amerika'ya iltica etmiş. Kyle 12 yaşındayken ölmüş.
We know his father was born in Syria.
Babasının Suriyeli olduğunu biliyoruz.
Major was born without a body and raised as a military equipment.
Binbaşı, kendine ait bir bedene sahip olmadan doğmuş ve bir askeri araç olarak yetiştirilmiş.
She was born with one leg shorter than the other. So, she had to have surgery to attach the Ilizarov frame like yours so that both legs would be of normal size.
Doğuştan bir bacağı daha kısa olduğu için iki bacağı da normal boyutta olsun diye senin gibi llizarov iskeleti taktırmak için ameliyat olması gerekti.
He passed away before I was born.
Ben doğmadan önce ölmüş.
Your man Theo, he was born of violence in the city of brotherly love.
Adamın Theo kardeşçe aşkın şehrinde dehşet içinde doğdu.
I was born in London but I've never been on a private jet.
Londra'da doğdum ama hiç özel jete binmedim.
I was born in a village called Bayo in what you call Guinea.
Gine dediğiniz Bayo köyünde doğdum.
Yeah, he was born for this job.
Evet, bu iş için doğmuş resmen.
Yes, however, Mr. Quagmire was born on February 29th.
- Evet, ama şu var ki, Bay Quagmire 29 Şubatta doğdu.
In fact, I think my problems started the day I was born. Wah!
Aslına bakarsanız, bence sorunlarım doğduğum gün başladı.
I was born nine times that day.
O gece dokuz defa doğdum.
Them gold plates teach you to lie like that, or was you just born a son-of-a-bitch?
Para mı böyle yalan söylemeni öğretti yoksa doğuştan mı orospu çocuğuydun?
Which means that Chris'history teacher was never born.
Bu, Chris'in tarih öğretmeni hiç doğmadı demek oluyor.
Aye, I was conceived in sin and born in iniquity.
Evet. Günahla yaratılmıştım ve günahla doğdum.
Was, was Samuel born a sinner?
- Samuel de günahkâr mı doğdu?
Born 1661. Was a puritan minister
1661'de doğmuş.
You see, Jaime was... born... a boy.
Yani Jaime... Erkek olarak dünyaya geldi.
This is Cleavon Smith, a former Detroit gang member, born-again Muslim, who was known as Abu Hussein when he died last week on the killing fields of Syria's civil war.
Detroitli eski bir çete üyesi. Müslümanlığı seçerek Abu Hussein adını aldı. Geçen hafta Suriye'deki iç savaş çatışmalarında öldürüldü.
So, I went through the War Eagle records, and there were 25 male children born there during the time that it was open.
War Eagle kayıtlarını inceledim, açık olduğu sürede 25 tane erkek çocuk doğmuş.