We'd traduction Turc
74,408 traduction parallèle
It'd be great if we didn't talk about Gary's balls anymore.
Artık Gary'nin taşaklarından bahsetmezsek çok güzel olur. Tabii.
We did a search for clothes, but besides a kid's dirty t-shirt, a pile of rags and a catcher's mitt... Which I suppose could have covered his essentials... This is it.
Elbiseleri araştırdık, kirli çocuk tişörtü dışında paçavra ve avcı elbisesi dışında... onlar da sanırım özelini kapatıyor hepsi bu.
I'd say we did what we set out to do.
Yapmamız gerekenleri yaptık diyebilirim.
You think you know her better than we do, j?
Onu bizden daha iyi tanıdığını mı düşünüyorsun, J?
We're not transporting any weapons.
Silah falan taşıdığımız yok.
She would've died if we'd been anywhere else.
Başka bir yerde olsaydık ölürdü.
We'll be out the door as soon as we land.
- İner inmez dışarı çıkacağız.
You don't need to cover it, bud, we couldn't be shocked by anything you'd have.
Örtmek zorunda değilsin, tomurcuklanma, Sahip olduğunuz bir şey tarafından şok olamazdı.
We couldn't have known she'd do that.
Onun bunu yapacağını bilemezdik.
We'd have been glad of something like that, your mother and me.
Biz mutluyuz böyle şeylerden annen ve ben.
You're too young to remember but... our first two years of married life after I'd come back from the war, we lived with your nan and granddad over the ironmonger's.
Hatırlamayacak kadar küçüksün ama... Savaştan geri döndüğümde evliliğimizin ilk iki yılında.. .. biz ninen ve büyükbabanla demircinin üst katında yaşadık.
Moved into the prefab, we thought we'd won the pools.
Prefabrik eve taşındık piyango kazandık sandık.
Well, I think we'd best carry this on down the station.
Sanırım buna merkezde devam etmeliyiz.
Well, obviously, sweetie, I didn't know we'd be burying the container.
Tatlım, tahmin edeceğin üzere kutuyu da gömeceğimizi düşünmedim.
We'd take it home with us and clean it out and use it to store our taxes, which we can't do because it doesn't have a fucking lid.
Temizleyip içinde vergi fişlerimizi mi saklayacaktık? O da olmaz çünkü siktiğimin kapağı yok.
In fact, until we solve whatever this is, I'd like you to meet me halfway.
Hatta bu olayı çözene kadar benimle orta yolda buluşmanı istiyorum.
Until we figure out what this is and who it came from, I think it'd be best for you to stay with us.
Bunun ne olduğunu ve kimden geldiğini anlayana dek bizle kalmanız en iyisi olacaktır.
We'd want to take it with us, of course, because we're shy.
Yanımızda götürmek isteriz tabii çünkü utangacız.
Well, then I guess it's good we're out of there.
Sanırım, o zaman dışarda olmamız iyi.
Or if you'd like, we can escort you out.
Ya da dışarıya kadar size eşlik ederiz.
Rachel's dead, and we can't have two Renards out there.
Rachel öldü, ve dışarda iki Renard olamaz.
First time we translated the cloth at least there were letters with recognizable Latin roots.
İlk tercüme ettiğimizde en azından kumaş üstünde Latin kökenli tanıdık harfler vardı.
So... we have exactly one symbol that we recognize.
Eee... tam olarak tanıdığımız bir sembol var.
- And we'll be right outside.
- Ve biz de dışarıda olacağız.
Wish we'd never helped him in the first place.
Keşke ilk önce ona hiç yardım etmemiş olsaydık.
- Do we wish we'd never known?
- Hiç bilemediğimizizi ister miydik?
But I thought we'd agreed he would not go away.
Fakat uzağa gitmeyeceği konusunda anlaştığımızı sanıyordum.
Before Papa died, sometimes villagers would pass and we'd all talk together.
Babam ölmeden önce bazen köylüler gelirdi ve hep beraber konuşurduk.
- Like someone else we know?
- Tanıdığımız başka biri gibi mi?
We'd be delighted.
Memnuniyetle.
An'we shall pray for the souls of those who perish'd.
Ve ölen canlar için dua edebileceğiz.
In truth, Sam's flock have so swell'd already, we mus look out a larger house of worship.
Aslında Sam'in cemaati şimdiden büyüdü. İbadet için daha büyük bir ev bakmalıyız.
And would you not use your power wisely with justice and mercy, for all the right reasons, unlike someone we know?
Tanıdığımız malum kişinin aksine, gücünü iyi bir amaç uğruna akıllıca, adilce ve merhametlice kullanmaz mıydın?
See, I tell'd'ee, young Cap'n, we'd soon be off on another jaunt.
Gördün mü? Sana yakında yeni bir gezintiye çıkacağımızı söylemiştim, genç Kaptan.
If we removed to our town house in Truro, we'd be out of his immediate vicinity.
Truro'daki evimize taşınırsak, onun gözünün önünden uzaklaşırız.
Of course we'd take Valentine with us.
Elbette Valentine'ı da yanımızda götürürüz.
And since we're in town sooner than planned, perhaps you'd care to join me on my next appearance in court.
Planladığımızdan önce kasabaya geldiğimize göre belki kürsüye bir sonraki çıkışımda, orada olmak istersin.
I imagined we'd be part of the Royalist landing, taking advantage of the chaos to break into the prison.
Oluşacak kargaşadan yararlanarak hapishaneye gireceğimizi.
We'd all escape if we had the chance.
Şansımız olsaydı hepimiz kaçardık.
Had my partner Willie Hick not led the king of spades on the second round, I'd scarce have know where to look, but thereafter, by drawing trumps, we made 12 tricks between us and I myself cleared £ 18 on the evening!
Eşim Willie Hick, maça kralını yönetmemiş olsaydı İkinci turda, nereden bakacağımı bildiğim için kıt olurdum, Ancak bundan sonra, kozları çizerek, aramızda 12 hileyle yarattık
And how do we know he didn't send in his men while he himself waited outside?
Kendisi dışarıda beklerken, içeriye adamlarını göndermediğini nereden biliyoruz?
I ask you to consider whether we can achieve a settlement out of court, if only for the sake of our wives.
Senden sadece eşlerimizin hatırına da olsa mahkeme dışında bir anlaşmaya varabileceğimizi göz önünde bulundurmanı istiyorum.
Except for the video, we've had no contact with the kidnapper.
Video dışında, Kaçıranla hiç bağlantımız yok.
We'd love to.
Çok hoşumuza gider.
When my mom died, we said we'd look after each other.
Annem ölünce birbirimizle ilgileneceğimizi söyledik.
Um, I'd appreciate it if you didn't tell Claudine, well, anything about what we talked about today.
Bugün konuştuğumuz şeyleri Claudine'e söylemezseniz sevinirim.
Well, we should go out to eat. Hmm?
Bu gece dışarıda yemek yemeliyiz.
I just figured we'd do it like on "Law Order."
- "Kanun ve Düzen" dizisindeki gibi yaparız demiştim.
So, right now, as we head towards the top of the hour, we'd like to get your local Florida temps across the state.
Saat başına yaklaşırken Florida'daki hava sıcaklıklarını sizden öğrenmek istiyoruz.
And as much as I'd like to spend all day doing it, we should get going.
Her ne kadar bütün gün bunu yapmak istesem de işe gitmeliyiz.
Well, then I guess we have no choice but for you to read from mine.
O zaman benim kitabımdan okuman dışında başka bir seçeneğimiz yok gibi görünüyor.