English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ W ] / We'll

We'll traduction Turc

204,327 traduction parallèle
- We'll see about that.
Göreceğiz.
- Ray, we'll pick you up later.
- Ray, seni sonra alırız.
You untie me and we'll figure out a way to get ourselves off this rock.
Beni çöz ve birlikte bu kayadan çıkmanın bir yolunu bulalım.
And I'll play nice until we get back to earth.
Dünya'ya dönene kadar yaramazlık yapmam.
- we'll be over Ray's launch position in 18 minutes.
18 dakika sonra Ray'in kalkış konumunun üzerine ulaşmış olacağız.
If it's too shallow, we'll bounce off the atmosphere and go into orbit around the sun.
Çok yamuk olursa atmosferden sekip Güneş'in etrafında yörüngeye otururuz.
- if we don't adjust the angle, we'll burn up.
- Açıyı ayarlamazsak kül olacağız.
He said he'll go along with whatever we decide.
- Biz ne karar verirsek uyarmış.
They'll either try to hide it or destroy it, and when they do, we'll be there, waiting.
Ya saklamaya ya da yok etmeye çalışırlar. Bunu yaptıklarında biz de orada bekliyor olacağız.
All right, get him to the extraction point. - We'll meet you there.
- Tamam, tahliye noktasına götürün.
Watch each others'backs, and we'll make it to the ship alive.
Birbirinizi kollarsanız gemiye sağ salim döneriz.
Well, if he's not gonna give the order for the ceasefire, we'll have to.
Ateşkes emrini o vermiyorsa biz vermek zorundayız.
We'll have Mr. Rory back before he does too much damage.
- Hemen indirin.
I'll have you know in my reality, you and I had sex, and we both liked it very much.
- Bu da neydi?
We'll grab the Spear from under both their noses.
- Yapamam diyorum. İçimde çok fazla karanlık var.
This... is the only reality any of you will ever know. We'll never give up trying to stop you.
Doğru şeyi yapmak seni geri alamamak demek olsa bile mi?
I'll kill you all. Actually, I believe that's my line. Now, where were we before I was so rudely interrupted?
Takımının öldürülmesine, gerçekliğin değiştirilmesine ve işkence görmenize yardım etmemin cezası olarak bu saçma kıyafetleri ve çorapsız ayakkabı giymem mi gerekiyor?
If I get this guy going on one of his rants, we'll be here all night.
Bu çocuğu konuşturmaya başlarsam, bütün gece burada kalırız.
I guess we'll be seeing a lot of each other, then.
Öyleyse çok sık görüşeceğiz.
[gasps] Well, I guess we'll be seeing a lot of each other, Xan!
Galiba çok sık görüşeceğiz Xan!
We'll be fine.
Yetişebiliriz.
You'll need to do a cycle every four weeks, and we anticipate that it'll be at least four to six months before we see any marked improvement.
- Dört haftada bir tekrarlayacaksın. İlerleme görmemiz için en az dört ila altı ay geçmesi gerekecek.
Okay, so we'll get started.
O zaman hemen başlayalım.
We'll have a Nick cage marathon.
Nick Cage maratonu yaparız.
We'll just have to monitor you overnight.
Seni gece boyunca gözlem altında tutacağız.
W-we're going back to the fda to see if they'll reverse their decision, but I'm not... I'm not gonna go against them. It's too dangerous.
FDA'ın kararını gözden geçirmesi için uğraşacağım ama onlara karşı gelmeyeceğim.
We'll be monitoring him closely.
Durumunu yakından gözlemleyeceğiz.
And we'll be there with you at prom, make sure everything goes according to plan.
Her şeyin plana uygun gittiğinden emin olmak için biz de baloya geleceğiz.
We'll keep him as comfortable as we can.
Elimizden geldiğince rahat ettireceğiz.
We'll need to bring him up to speed later.
Onu sonra bilgilendiririz.
All right, we'll see you next time.
Tamam, bir dahakine görüşürüz.
We'll split the team.
Üçe ayrılalım.
Ok, we'll be there in less than an hour.
Bir saate kalmadan orada oluruz.
We'll need to take Castenada and his officers with us.
Castenada ve adamlarını da yanımıza alalım.
And we'll continue to fight to prove he's innocent.
Biz de masumiyetini kanıtlamaya çalışacağız.
We'll, he was making decisions with his heart and not his head.
Aklıyla değil duygularıyla karar verdi.
We'll be taking him back to the U.S. Ok?
Onu ABD'ye götüreceğiz. Tamam mı?
That's what we'll get.
- Ve o takımı alacağız.
We can stop by the BAU when we land, but then we'll drive you into the district and take you to the federal jail.
İnince DAB'ye uğrayabiliriz, ama sonra gidip seni federal hapishaneye teslim edeceğiz.
Sadly, now we'll never know the identity of the person with whom he was definitely talking.
Şu andan itibaren maalesef konuştuğu insanın kim olduğunu asla bilemeyeceğiz.
Ride on and we'll follow.
- Atları sürün, peşinizden geleceğiz.
If we go with the tide it'll be faster, and to escape we tow across river.
Eğer gelgitle gidersek, daha hızlı olur ve kaçarız Nehir boyunca ilerliyoruz.
Perhaps we'll find you an axe.
Belki de sana bir balta bulacağız.
Well, we'll be horribly murdered!
- Korkunç şekilde öldürüleceğiz.
We can't leave her here... they'll kill her.
- Onu bırakamayız, öldürürler.
The sooner we get there, the sooner we'll know the answer.
Ne kadar erken oraya, o kadar çabuk cevap bileceksiniz.
It knows where we are, and we'll all die here, in the dark.
Nerede O biliyor ve hepimiz karanlıkta, burada öleceğim.
Well, we'll look after you.
Eh, biz senden sonra bakacağız.
We'll need more of this.
Biz bu daha gerekir.
We'll take it in turns.
- Biz sırayla alacağım.
We'll go over our story until we forget it's a lie.
Hikayemizi yalan olduğunu unutana kadar gözden geçireceğiz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]