English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ W ] / We're going

We're going traduction Turc

44,964 traduction parallèle
But... Does this mean we're never going to be able to talk to him again?
Yani artık onunla konuşamayacak mıyız?
We're going to be doing six cycles by noon.
Öğlene kadar 6 kez çalıştırmış oluruz bile.
Yes. We're going.
Evet.Gideceğiz.
We're going to get her to Med ourselves.
- Hastaneye kendimiz götüreceğiz.
However, if we're going to move forward, we need to clear the air.
Ama devam edeceksek şüpheleri gidermemiz gerek.
"We're going to assign a reporter to cover the story."
Hikayeyi yazacak bir muhabir atayacağız. "
We're going to need to up the budget on this shindig, Herrmann.
Bu partinin bütçesini arttırmamız gerekecek Herrmann.
This is all hands on deck and here is how we're going to salvage this.
Herkes yardım edecek ve işi şu şekilde çözeceğiz.
We're going to need another hand over here.
- Yardıma ihtiyacımız olacak.
We're going to have to come in.
İçeri girmek zorunda kalacağız.
We're standing in what's going to be a suburb of Pittsburgh.
Şu anda durduğumuz yer Pittsburgh'da banliyölerin olduğu bir mahalle.
We're not going anywhere.
Hiçbir yere gidemiyoruz. - Hayır.
You say we're a team, this is your chance to make it more than talk, so tell us what's really going on.
Bir ekip olduğumuzu söylüyorsun, bildiklerini söyleme şansı yakaladın. Bize gerçekten neler döndüğünü söyle.
He turned the camera off, so now we're blind, so going in before was a bad idea- - now it's a really bad idea.
kamerayı kapattı, artık bir şey görmüyoruz. Yani daha önce girmek kötü bir fikirdi ama şimdi çok daha kötü bir fikir.
We're now getting word we're going to go live now to the woman whose mother, Mindy Hesser, was the first victim of the ricin poisoning.
Şimdi risin zehirlenmesinin ilk kurbanı Mindy Hesser'ın kızının basın toplantısına bağlanıyoruz.
- Not at all. We're just going through some of the final details.
- Birkaç ufak detayın üzerinden geçiyorduk.
They just wanna see how we're going to react.
Bence tepkimizi görmek istiyorlar.
I think if they start running for the sea, we're going to be calling Jerome pretty quick for the boat.
Eğer penguenler denize koşmaya başlarsa Jerome'i hemen arayacağız tekneyi getirmesi için.
If we're right and Shaw knows how to cure Kirk, Reddington has just made sure that's not going to happen.
Shaw Kirk'ü nasıl iyileştireceğini biliyor olsa bile Reddington bunun olmasına izin vermeyecek.
We need to get going if we're gonna beat Christmas Eve traffic and make good time to the cabin.
Eğer Noel arifesi trafiğine yakalanmayacak ve kulübede iyi vakit geçireceksek çıkmamız lazım.
We need to figure out where we're going.
Nereye gideceğimize karar vermeliyiz.
We're going to need to restore power to the cargo hold.
Kargo bölümünün güç ünitesini çalıştırmalıyız.
What're we going to do with her?
Onunla ne yapacağız?
We're going out to the house in Lymebridge.
Lymebridge'deki eve gidiyoruz.
We need to think about what we're going to do.
Ne yapacağımızı düşünmemiz lazım.
We're going to keep looking until we find a cure.
Tedavisini bulana kadar göz kulak olmaya devam edeceğiz.
Even if these sheets hold our weight going down, we're still in the yard.
Bu çarşaflar bizi aşağı indirecek kadar dayanıklı olsa bile, hala bahçe sınırları içindeyiz.
On the other hand, we don't know where they're holding the hostages, so we'd be going in blind.
Diğer yandan rehineleri nerede tuttuklarını bilmiyoruz, rasgele gireceğiz.
We're going to Sky Clinic.
Sky Kliniğe gidiyoruz.
Well, we're not going to kill them.
Onları öldürmeyeceğiz.
We're going to put them to sleep long enough for us to get inside.
Bizim içeri girmemize yetecek süre kadar uyumalarını sağlayacağız.
We're going to play house, John, it's like Christmas Eve We have sworn we won't see the sun for 48 hours
Evcilik oynayacağız, John, Noel arifesi gibi 48 saat boyunca güneşi görmemeye yemin ettik
Everyone's going to be a bit disappointed because... we're only going to...
Biraz hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz. Gideceğimiz yer yalnızca...
We're going to go all out on this trip!
Hepimiz bu geziye gidiyoruz!
We're going to stay here longer with Top.
Top ile birlikte biraz daha kalacağız.
We're going to get in trouble.
Başımız belaya girecek.
We're going to Tucson.
Tucson'a gidiyoruz.
Come, children, we're going home.
Haydi çocuklar, eve dönüyoruz.
- All right. We're going portable.
- Yayan takip edeceğiz.
We're not going anywhere.
Hiçbir yere gitmiyoruz.
We're going to wait for santa claus by the chimney!
Bacanın orada Noel Baba'yı bekleyeceğiz.
Well, it looks like we're going on a road trip.
Görünüşe göre yola çıkıyoruz.
No, seà ± or,'cause tonight the whole family is coming over for dinner,'cause we're gonna vote on where we're going on vacation this year.
Hayır bayım çünkü tüm aile bu akşam bize yemeğe geliyor. Bu sene nereye tatile gideceğimiz konusunda oylama yapacağız.
Like where we're going on vacation.
Mesela tatilde nereye gideceğimiz konusunda.
Fine, we're going!
Tamam, gidiyoruz!
We're going to open a bed-and-breakfast in the country, and we won't be afraid to let our guests know that we are Steelers fans in this house.
Tamam tamam. Kasabada bir pansiyon açacağız. ve konuklarımızın bizim birer Steelers * taraftarı olduğumuzu bilmelerinden korkmayacağız.
'Cause it says we're going to the offices of Muñoz, Sherman, and Lane.
Çünkü Munoz, Sherman ve Lane ofislerine gittiğimizi gösteriyor.
We're going to have to cancel all of it.
Hepsini iptal etmemiz gerekecek.
We're going away now.
Şimdi gidiyoruz.
We're going.
Yola devam.
How do we know that we're going in the right direction, father?
Doğru yönde gittiğimizi nereden biliyoruz baba?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]