English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ W ] / We're going together

We're going together traduction Turc

873 traduction parallèle
But we're going to do a little business together, aren't we, Frank?
Ama beraber küçük bir iş yapıyoruz, değil mi Frank?
If any of us stops a bullet, before we die... we're going to come to you, click our heels together and ask stiffly,
İçimizden biri vurulursa, ölmeden önce sana gelip topuk selamı vereceğiz ve çakı gibi durarak...
But if we're going on together, as you said in Paris... I'm saying it now, we've got to beat it right back home where we belong.
Paris'te söylediğin gibi, eğer bu yola beraber devam edeceksek şimdi şana sunu söylüyorum, hemen buradan ayrılıp evimize, ait olduğumuz yere dönmemiz gerekiyor.
We're going together, do you hear?
Beraber gideceğiz, duydun mu beni?
We're going together.
Beraber gideceğiz.
We're going on together.
Birlikte devam edeceđiz.
We're going to get on together.
Birlikte anlaşacağız.
We're going to dance together.
Çünkü birlikte dans ediyoruz.
We're going to have fine times together, we are.
Beraber çok iyi vakit geçireceğiz.
We're going to get along together all right.
Bence gayet güzel geçineceğiz.
But the main thing, Tootie, is, we're all going to be together just like we've always been.
Ama esas önemlisi, hepimizin bir arada olacak olması, her zaman olduğu gibi.
Unless we stick together and work together... we're going to be in trouble, plenty.
Bir arada kalmaz ve beraber çalışmazsak... başımız çok büyük belaya girer.
- We're going to be working together.
- Birlikte çalışacağız.
We're going away together.
Birlikte gidiyoruz.
- We're going to spend the day together.
Elbette yalnızız. Günü beraber geçireceğiz.
And we're going to try to put those pieces together... so that they add up into a picture of the face of the man we want.
Ve anlattıklarınızı göz önünde bulundurup robot resmi oluşturacağız.
- We're going together and taking the herd. - Fair enough.
Birlikte gideceğiz ve sürüyü de alacağız.
- Yes, we're all going together.
- Evet, hepimiz birlikte gidiyoruz.
Well, if we're going to get started this afternoon, I'd better get my things together.
Akşam üstü orada olacaksak eşyalarımı toplamaya başlayayım.
We're all going back together when the time comes.
Zamanı gelince beraber döneceğiz.
But we're going to the mine together.
Ama madene birlikte gideceğiz.
We're going on to LA together.
Los Angeles'e birlikte gidiyoruz.
When we get back, we're all going to be friends... and share our fortunes together, John.
Döndüğümüzde hepimiz dost olacağız ve servetlerimizi paylaşacağız, John.
We're going on to dinner together.
- Birlikte akşam yemeği yiyeceğiz.
Now we're going to walk downstairs together quite casually like three old friends.
Şimdi beraber aşağı iniyoruz, tesadüfen karşılaşmış üç eski dost gibi.
We're not going to start a life together with a gun in your hand.
Silahini birakmadikça beraber yasayamayiz.
We're going to leave here now, together.
Şimdi burayı birlikte terkedeceğiz.
We've been together for months and we're going away on a cruise, just like they said in court.
Onunla aylardır birlikteyiz. Ve şimdi tıpkı mahkemede dedikleri gibi o gemilerden biriyle geziye çıkacağız.
We're going together!
Beraber gidiyoruz!
- We're going to be a long time together.
- Uzun süre birlikte olacağız.
If we're going to die, let's die together.
Eğer öleceksek, birlikte ölelim.
We're going to be together again, isn't that so?
Tekrar birlikte olacağız, öyle değil mi?
We're all going to get together down in the living room.
Oturma odasında buluşuyoruz.
There's another thing now if we're all going to be in here three or four days, close together like it might be a good idea if a certain party, not to mention no names was to do what he said he'd do.
Bir şey daha var. Hepimiz üç dört gün burada burun buruna kalacaksak... ismi lazım olmayan birinin yapacağını söylediği şeyi yapmasında... fayda var.
When we get to base, I'm gonna buy you a pair of shoes get me a new ear and we're going on a date together.
Üsse gidince sana yeni bir ayakkabı alırım kendime de yeni bir kulak ve kızlarla çıkarız.
Ain't nobody's going nowhere, we're all in this world together.
Kimse bir yere gitmiyor, hepimiz bu dünyada birlikte yaşıyoruz.
We're going to have a nice, normal, happy life together and no more :
Birlikte mutlu bir yaşantımız olacak, ama, artık başka büyü :
We're going together, Edith.
Birlikte gideceğiz Edith.
You're going to be lonely. Say, how would it be if we had a nice quiet little drink together some night? "
Söylesene, neden bir gece birlikte şöyle hoş bir şeyler içmiyoruz?
We're going to have lots of happy times together.
Seninle çok eğleneceğiz.
Osode became my wife, so we're going to the other world together!
Osode eşim oldu, böylelikle öteki dünyaya birlikte gideceğiz!
I'll give you a whole set if we're going to do business together.
Eğer birlikte iş yaparsak bütün gurubu sana vereceğim.
Since we're all going in the same direction might as well go together.
Madem aynı yöne doğru gidiyoruz hep beraber gidelim bari.
Might as well get to know each other since we're going to spend some time together tomorrow, in the vault, for exactly 12 hours.
Yarın, birbirimizi tanıyacak kadar kasa dairesinde birlikte vakit geçireceğiz. Tam olarak 12 saat.
We're going to do this one together.
Bunu birlikte yapacağız, Mal.
We're supposed to be going on holiday together.
Beraber tatile gitmemiz gerekiyordu.
We're not going to make it together.
Beraber bu iş olmayacak. Anlıyor musun?
You're going to tell them we were once cops together... and I have dinner here once in a while?
Ortak olduğumuzu mu söyleyeceksin eskiden? - Burada arasıra yemek yediğimi mi?
Heh. Well, we're going to Silverton together?
Silverton'a beraber gidiyoruz, hı?
We're going to Sénéquier together.
- Biz, birlikte Sénéquier'ye gidiyoruz. - Siz de bizimle geliyor musunuz?
We're not necessarily going to be together throughout the whole thing.
Bütün konser boyunca da hep birlikte takılmamız gerekmiyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]