English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ W ] / We're in the clear

We're in the clear traduction Turc

232 traduction parallèle
We're in the clear.
Güvendeyiz.
We'll send a man back as soon as we're in the clear.
Size en kısa zamanda adam göndereceğiz.
- Listen, we're not in the clear yet.
- Henüz kendimizi sağlama almadık.
We're taking him in as soon as they clear the passage.
Emniyeti sağlar sağlamaz onu görecek.
If they passed him, we're in the clear, right?
Verdiklerine göre biz temize çıkarız.
Well, apparently we're in the clear, gentlemen.
Evet, görünen o ki durumu düzelttik beyler.
But if we all find the money first and turn it in, we're all in the clear.
Ama parayı ilk biz bulursak, parayı teslim ederiz, temize çıkarız.
Looks like we're in the clear for now.
Şimdilik kurtulduk gibi.
Captain, keep your present heading until we're in the clear.
Kaptan, şu anki yönde gitmeye devam et, temiz ortama çıkana dek.
We're in the clear.
Açıktayız.
♪ Consider yourself at home Consider yourself one of the family ♪ I've taken to you so strong It's clear we're going to get along ♪ Consider yourself well in Consider yourself part of the furniture
Kendini evinde say artık aileden biri sayılırsın... sana kanım kaynadı çok iyi anlaşacağımız ortada... başımızın üstünde yerin var evin demirbaşlarından biri olabilirsin... fazla bir şeyimiz yok ama neyimiz varsa paylaşırız... zor günlerimiz de olabilir, aç kalabiliriz, ne fark eder?
♪ Consider yourself at home Consider yourself one of the family ♪ We've taken to you so strong It's clear we're going to get along ♪ Consider yourself well in Consider yourself part of the furniture
kendini evinde say artık aileden biri sayılırsın... sana kanımız kaynadı çok iyi anlaşacağımız ortada... başımızın üstünde yerin var evin demirbaşlarından biri olabilirsin... fazla bir şeyimiz yok ama neyimiz varsa paylaşırız... burada kimse burnu büyük değildir herkesin payına bir şeyler düşer... yine de ev sahibi geldiği zaman tedbirli olmak iyidir... kendini bizden say bunun lafı bile olmaz... çünkü aramızda görüştükten sonra deriz ki artık kendini... artık kendini bizden say!
We're in the clear, Herr Doctor.
Düze çıktık doktor bey.
But we're a target in the clear area, man.
Ama apaçık bir sahada hedef halindeyiz.
Just so it's clear, Cappalino, we're in the same boat, right?
Bir şeyi açıklığa kavuşturalım, Cappalino, şu an aynı gemideyiz, doğru mu?
We're all in the clear on this.
Hiçbirimiz şüphe altında değiliz.
We'll be below the slope, but we're in the clear.
İniş açısı biraz az olacak, ama problem olmaz.
As you can see from our helicopter up in the sky... we're getting a very clear picture now.
Havadaki helikopterimizden gördüğünüz gibi... şu an çok daha belirgin görüntü alıyoruz.
Hull temperature falling. We're in the clear.
Gövde ısısı düşüyor.
- Come on. We're in the clear.
Açığa çıkmak üzereyiz.
Then the fifth time he visited and all should've been clear already... the guy said : "Now, David Lee, we're going to sauna", and since they were drunk... they agreed, but Dave couldn't get his tie open at first so the guy went ahead... and David Lee went afterwards and complete silence fell when the guy saw what his son-in-law was like.
Beşinci kez gittiğinde, her şey ortaya çıktı. Herif, "Şimdi David, saunaya gidiyoruz" dedi, ve ikisi de içkili olduğundan... hemfikir oldular. Ama Dave kravatını çözemedi ve önce herif girdi... arkasından da David Lee.
We're all clear in the Tribune.
Tribune'de de bir şey yazmıyor.
I think we're in the clear.
Bence emniyetteyiz.
We're in the clear!
Temizlendik!
I just think that we need to have very clear notions of when we're going to fly in the day, when we're gonna land.
Bence şu konularda çok net fikirlerimiz olmalı : Gündüz ne zaman uçacağımız, ne zaman ineceğimiz.
Once that's finished, we're completely in the clear.
Onlar da işini bitirince, tamamen paçayı sıyırırız.
And I think, if I get this right, we haven't done anything wrong and we're in the clear.
Düsünüyorum da, Eger dogru anladiysam, yanlis hiç birsey yapmadik ve biz masumuz.
So we just gotta fight these guys for an hour and a half, and you're in the clear, okay?
O zamana kadar karşı koyabilirsek temize çıkarsın.
So then, we're in the clear?
Öyleyse, biz temiz miyiz?
I think we're in the clear.
Sanırım kurtulduk.
We're in the clear.
- Temiziz.
Once we're in the clear, I'd like to check your circuits.
Boş bir zamanımızda, devrelerini kontrol etmek isterdim.
Well, we're in the clear, The Cut Above's a no-show.
Önümüz açık gibi, The Cut Above henüz ortalarda görünmedi.
Besides, we're in the clear.
Ayrıca artık temiziz.
We want to be clear about what our policy's going to be while we're here in the Void.
Biz burada boşluktaki politikamızın ne olacağını öğrenmek istiyoruz.
That means we're... We'll never clear the planet's explosion in time.
Gezegen patlamadan uzaklaşamayacağız.
This is awesome. Nobody talked. We're in the clear.
Bu harika, kimse konuşmadı, temiziz.
No, we're in the clear, man
Hayır temiz.
- We're in the clear.
Öyle görünüyor ki, tehlikeyi atlattı.
We're in the clear.
Temiz iş yaptık.
OK, it looks like we're in the clear.
Pekala, atlattık gibi görünüyor.
We're in the clear!
Önümüz açık.
Once we get off this floor, we're in the clear.
Bu katı atlatırsak gerisi kolay.
But if you agree to take it easy... no traveling for a few days until... we're totally in the clear I see no reason why he can't check outta here. Well, that's good news, isn't it? Just sign right here.
Ama sâkin olmayı başarırsan biz gitmeni söyleyene dek birkaç gün burada kalırsan buradan taburcu olmaman için sebep görmüyorum.
But now that we're in the clear,'cause I'm--I mean we're... that close to the bag,
Ama şimdi şüphe altında değiliz, çünkü biz... çantaya bu kadar yaklaşmışız...
Just so we're clear, it's in all our best interests to make sure that no one on the Hill questions our ethics, Lauren.
Meclistekilerin iş ahlâkımızı sorgulamaması hepimiz için en iyisi olur Lauren.
We're in the clear.
Atlattık.
Yeah, once we're in the clear, I'm gonna tell Henry where he can pick up his shit.
Evet, Henry'e mallarını nerden alabileceğini söyleyeceğim.
Once we're in the clear, you call the cops.
Başımızı dertten kurtarınca, polisleri arayacaksın.
Just so we're clear, she's the one in the really uncomfortable-looking...
Bilelim diye söylüyorum, o rahatsız görünen...
- We're in the clear.
- Sıyırttık.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]