We've got a lot to do traduction Turc
191 traduction parallèle
We've got a lot to do.
Yapacak çok şeyimiz var.
We've got a lot of work to do.
Yapacak çok işimiz var.
We've got to do a lot better than that.
Daha çıkmamız lazım.
You see, we've got a lot of work to do.
Yapacak çok işimiz var.
We've got our annual hornpipe display to do tonight at the Quay Hotel. There's a lot to do.
Quay Otel'de yıllık gemici dansı gösterimiz var.
- Henry. we've got a lot to do.
- Henry, yapacak çok işimiz var.
Then we've got a lot of things to do.
Yapacak çok işimiz var.
We've got a lot of work to do in Brandeston.
Brandeston'da yapacak bir sürü işimiz var.
We've got a lot to do... without you.
Yapacak çok şey var...
We've got a lot of work to do.
Çok çalışmak zorundayız
We've got a lot to do!
Yapacak çok işimiz var!
We've got a lot of things to do, Professor!
İşimiz çok profesör.
Don'tjust sit here We've got a lot of things to do
Hemen öyle salmayın kendinizi daha yapacak çok işimiz var!
We've got a lot of catching up to do and I can't do that if I'm shuttling over to the orphan ship.
Konuşacak çok şeyimiz var. Ama alârmlar arası vakit buldukça öksüz gemisine giderek yapamam bunu.
We've got a lot of catching up to do and I can't do that if I'm shuttling over to the orphan ship.
Yetişeceğimiz çok şey var ve ben bunu yapamam. Eğer öksüz gemisine gidersem.
We've got a lot of work to do.
Yapacak bir sürü işimiz var.
We're not gonna retract anything, but we've got a lot of explaining to do.
Sözümüzü geri almayacağız, ama bir sürü açıklama yapmalıyız.
Now listen up. We got a lot of stuff to do... before we put Amy and Face on the plane tomorrow.
Yarın Amy ve Face'i uçağa bindirmeden önce yapacak çok işimiz var.
We've got a lot to do before lunchtime.
Öğle yemeğinden önce yapmak gereken bir sürü iş var.
- We've got a lot to do Let's go
- Yapacak çok şey var. Haydi gidelim.
We've got a lot of cleaning up to do.
Temizlecenek çok şey var.
We've both got a lot to do.
İkimizin de çok işi var.
We've got a lot to do, so I'll make this brief.
Yapacak çok işimiz var, bu yüzden kısa keseceğim.
We've got a lot more testing to do. Barry?
Yapacağımız daha bir sürü test var.
Clean it up, we want the company impressed We've got a lot to do
Temizleyin, misafirimizin etkilenmesini istiyoruz Yaşacak çok işimiz var...
We've got a lot of catching up to do.
Daha yapacak çok şeyimiz var.
We've got a lot of work to do on the car.
Arabayı yapmak için çok işimiz var.
We've got a lot to do in a few days.
Artık yatalım. Yapmamız gereken bir sürü şey var.
We've got a lot of work to do. We've gotta study our opponents and study ourselves.
Yapacak çok işimiz var rakiplerimizi ve kendimizi tanımalıyız.
We've got a lot of work to do back home.
Memlekette yapacak çok işimiz var.
We've got a lot of work to do and only a year in which to do it.
Çok iş ve bitirmek için bir yılımız var.
- We've got a lot of work to do. - It's gonna take more than four years...
- Dört yıldan fazla sürer...
We've got a lot of catching up to do.
Anlatacak çok şeyimiz var.
We've got a lot of work to do.
Yapmamız gereken çok işimiz var..
We've got a lot of borrowing to do,
Aşırmamız gereken birsürü şey var.
We've got a lot of work to do.
İyi yapmamız gereken çok iş var.
We've got a lot of work to do, so... I'd like to say a few words if I may.
Yapmak zorunda olduğumuz çok iş var öyleyse... Eğer yapabilirsem, birkaç kelime söylemek istiyorum.
We've got a lot of planning to do.
Bir sürü plan yapmamız gerekiyor.
Ah, well, we've got the shepherds, but they don't have a lot to do.
Tamam, çobanlarımız var,.. ... ama pek fazla rolleri yok.
We've got a lot of catching up to do.
Hasret gidermemiz gerek.
- We've got a lot of catching up to do.
Konuşacak çok şeyimiz var. Merak etme.
Enjoy the celebration, but keep in mind, we've still got a lot of work to do before tomorrow's flight.
Kutlama güzel ama aklınızda tutun, uçuştan önce daha çok işimiz var.
We've got a lot of good to do today, Joxer.
Bugün yapmamız gereken bir sürü iyilik var, Joxer.
we've got a lot of work to do.
Yapacak çok işimiz var.
Well we've got a lot of catching up to do, Johnny.
Görüşmeyeli uzun zaman oldu, Johnny.
Major, you've got a lot to learn about how we do things around here.
Binbaşı, burada işleri nasıl yürüttüğümüze dair öğrenmen gereken çok şey var.
You've got a lot of work to do before we leave.
Cape'e gitmeden önce yapacak çok isin var.
We've got a lot of work to do, and we don't have much time...
Yapacak işimiz çok ve zamanımız yok.
We've got a lot of work to do.
Yapacak birçok işimiz var.
We've got a lot of work to do.
Yapılacak çok işimiz var.
You know how we love it when you come over, Ray, but Bobby's got a lot of studying to do, and you know, you are not the best influence on him.
Buraya gelmene sevindiğimizi bilirsin ama Bobby'nin çalışması gerekiyor ve senin de onun üzerinde olumlu bir etkin olmuyor.