We've got about traduction Turc
1,293 traduction parallèle
We've got a better chance of saving Max without you, and that's what this is all about.
Siz olmadan Max'i kurtarma şansımız daha fazla, bütün olacak olan bu.
We've got cookies and punch and we're just about to start playing charades.
Kurabiyelerimiz, pançımız var. Ve birazdan sessiz sinema oynayacağız.
Iady. as long as we've got each other. - Oh. - I don't care about that other stuff.
Hadi leydim, birlikte olduğumuz sürece kalan şeyleri önemsemiyorum.
If she keeps hanging out with Mike, if she keeps talking about Mike, then we've got something to think about.
Eğer Mike'la takılmayı sürdürürde, eğer Mike'tan bahsetmeyisürdürürse o zaman bir çare düşünmeye başlarız.
The answer is that about the only chance we've got is to meet face-to-face
Cevap, bulabildiğimiz ilk fırsatta yüz yüze görüşmektir.
We've been talking about this business and we got our loan.
Beraber bir iş kurmak için borç aldık.
We've got some snow flurries at times down at about 5000 feet.
2000 metrede hafif kar yağışı bekliyoruz.
Well, that seems to be about all we've got time for down here in Lewisham.
Lewisham'daki zamanımızın sonuna geldik.
Every gun you guys have got you've kept and we find out about it later.
Elinizin altında sakladığınız hiçbir silahtan, patlayıcından haberimiz olmadı.
We've got about two hours before we get to Boulder.
Boulder'a varmamıza iki saat var.
I've got someone here at the moment, and we're about to eat, God willing.
Bak, şu anda bir misafirim var. Tanrı'nın izniyle yemeğe oturmak üzereyiz.
So we got to talk about it, if nothing else just to get it out of our way so we can have a little fun here tonight, because otherwise the terrorists win.
Yani konuşmalıyız bunu, konuşalım da aradan çıkartalım ve eğlenelim bu akşam, çünkü aksi takdirde teroristler kazanmış olur.
You're sorry about a lot of things. Well, we got up here kinda late yesterday, and...
- Dün buraya biraz geç geldik ve...
We took it over as kind of the development part of Red Hat software and stayed that way till about November of 1995 when... a toilet we had in the apartment kind of exploded, flooded our downstairs neighbor and she got little upset and... the apartment folks found out we were running a business there
Orada Red Hat Yazılımın development bölümünde görev aldık ve bu şekilde 1995 Kasımına kadar kaldık aparmandaki tuvaletimiz, patlamıştı falan alt komşumuza akıyordu ve komşumuz biraz bozuldu buna... Apartman ahalisi bir baktılar biz orada çalışıyoruz onlar yaşıyor, biz aynı yerde çalışıyoruz
He knows who we should care about... ... and who we wanna see... ... and who's got something going on four episodes later.
Kime dikkat etmemiz gerektiğini ve Kimi görmek istediğimizi ve kimin dört bölüm sonra da işi olduğunu biliyor.
I thought we'd convo about the strangler- - hear what you've got- - tell you what we think our next move should be.
Şu boğazlayan hakkında konuşalım istedim. Neler bulduğunuzu dinleyip bundan sonra ne yapacağımıza karar verelim.
OK, we've got your typing test here and all the pertinent data about your, um... um, you know, your background and, um... skills and...
Tamam, daktilo sınavın burada ve uygun veriler ışığında yani kariyerin yeteneklerin göze alındığında...
Say,'Sorry about you and Dean. But I got Max back and are we happy.'
"Dean için üzgünüm ama ben ve Max barıştık ve çok mutluyuz" dememi mi?
Here, we've got about 6 and a half minutes.
Al, altı buçuk dakikamız var. Oku!
It's what Gareth was saying about if we've got our bones, don't go for other people's bones because you'll lose yours.
Gareth'ın anlatmak istediği eğer kemiğimiz varsa, Başkalarınınkine göz koymayalım çünkü kendimizinkini kaybederiz.
We've got to do something about Hughes, Alvin.
Hughes konusunda bir şeyler yapmamız gerek, Alvin.
Ty : WE'VE GOT SOME NEW FRIENDS TO MEET TONIGHT, WHOSE DARK WORLD IS ABOUT TO BE ILLUMINATED.
Bu akşam bize katılıp karanlık dünyaları aydınlanmak üzere olan yeni arkadaşlarımız var.
WELL, WE'VE GOT TO THINK ABOUT APPEARANCES.
Görünüşlerimizi düşünmemiz lazım.
We've got a lot to talk about.
Konuşacak çok şeyimiz var.
We've got to find people who know what the hell this is all about.
Bunun ne olduğunu bilen birilerini bulmamız lazım.
Well, I guess we got a while to wait before we worry about sex and diseases, huh, Wendy?
O zaman seks ve hastalıklar hakkında endişelenmemiz için çok erken demektir.
It was not so much a new individualism as the social order as we had known it had broken down so we got into people's heads, understood their psychology about lifestyle, about values, what they thought was important, what issues they wanted politicians
Bu yeni bir bireysellik sayılmazdı. Bildiğimiz toplumsal düzen... bozulmuştu ve biz insanların düşüncelerini okuyup değerler ve yaşam şekilleri hakkında psikolojilerini görüp,... hangi konuların önemli olduğunu, hangi sorunların Başkan'a bildirilmesini istediklerini anlıyorduk.
We've got things to talk about.
Konuşacak şeylerimiz var.
I've got no complaints about what we have.
Seks hayatımızdan şikayetim yok.
- We've got to think about ourselves.
- Kendimizi düşünmeliyiz.
We haven't had much chance to talk about it... but I got a pretty good business head on me... and I've been going to a lot of seminars... and listening to a lot of tapes.
Seninle bunları konuşacak pek vaktimiz olmadı. Önümde çok karlı bir iş fırsatı var. Bir sürü seminere katıldım.
We've got to talk, about that thing you hung up there
Konuşmamız gerek. Oraya astığın şeyi konuşalım.
We got Gina back, and when you really... think about it, that's all that matters.
Gina'yı geri aldık ve bunu gerçekten düşündüğün zaman, tüm sorun buydu.
We've got a couple of questions about a girl who was brought in yesterday- - Diana Rollins?
- Dün getirilen kızla ilgili bazı sorularımız var. Diana Rollins diye biri.
We should just talk about the last couple of weeks and post-production... I got nothing to talk about.
Lütfen son iki haftayı ve post-prodüksiyonu konuşalım. Konuşacak bir şey yok. Al'i bekliyorum.
We got some things to talk about... you and me.
Konuşmamız gerek bazı şeyler var. Sen ve ben.
And when she got back, we tried to get her to talk about her breakdown.
Ve geri döndüğünde, çöküşü hakkında konuşmaya çalıştık.
We've got people chasing us, looking to kill us and you're talking to me about trucks and girls from California.
- İnanılmaz evet - İnsanlar bizi kovalıyor ve öldürecek sonunda
Listen, we've got a lot to talk about.
Dinle, konuşacak çok şeyimiz var.
So, they have blocked the Belfast Road which means we've got about ten coaches stock.
Şey, Belfast Yolunu kapatmışlar. Bu da, on tane otobüsümüzün olduğu anlamına gelir.
So, it means we've got about ten coaches stockpiled at the border.
Öyleyse, bu demek ki sınırda on arabamız yığılmış durumda. Bana sadece...
We've got them coming down for about 1 : 00.
Onlar saat 1 : 00 gibi gelecekler.
WE'VE BEEN REHEARSING FOR ABOUT A YEAR, AND WE'VE GOT A KILLER SOUND,
Bir yıl prova yaptık ve müthiş bir sesimiz var.
When we hit the tracks, we took a left, which was going which was going west. But more importantly, when I got up, when we split up, and I was walking up on my scout-about,
Sabah izleri gördük ve batıya gittik.
I've got a couple more things for you to do, and then we can talk about when you can go.
Yapmanı istediğim birkaç şey daha var, sonra ne zaman gideceğini konuşuruz.
At least we've got people talking about us.
En azından bizden bahsetmiş olacaklar.
Well, I was in the restaurant earlier and... we got to talking about the party.
Restorandaydım ve parti hakkında konuşuyorduk.
We intubated him and gave him antibiotics but he got septic and died about an hour ago.
Onu entübe ettik ve antibiyotik verdik. Ama kan zehirlenmesinden bir saat kadar önce öldü.
We've got a cluster of plasma eddies about 80,000 kilometres ahead.
80.000 Km ötede plazma girdaplarından oluşan bir küme var
You've talked about this robe since we got here.
Geldiğimizden beri ağzından düşürmedin.
And we've got 9,453 active jokers organized into about 200 smaller groups.
İki küçük gruba ayrılmış halde 9.453 aktif jokerlerden oluşan adamımız var.
we've got your back 24
we've got 373
we've got plenty of time 29
we've got this 62
we've got time 35
we've got you 66
we've got to go 222
we've got a lot to do 18
we've got a 54
we've got it 85
we've got 373
we've got plenty of time 29
we've got this 62
we've got time 35
we've got you 66
we've got to go 222
we've got a lot to do 18
we've got a 54
we've got it 85
we've gotta go 80
we've got a job to do 16
we've got a problem 216
we've got work to do 110
we've got nothing 64
we've got to 42
we've got company 107
we've got no choice 36
we've got him 123
we've got something 48
we've got a job to do 16
we've got a problem 216
we've got work to do 110
we've got nothing 64
we've got to 42
we've got company 107
we've got no choice 36
we've got him 123
we've got something 48