We can't do anything traduction Turc
619 traduction parallèle
I, I mean, we... can't do anything here?
Benim, yani... Bizim yapacağımız bir şey yok mu?
- We? We can't do anything.
Biz birlikte hiçbir şey yapamayız.
We can't do anything against them with revolvers.
- Yok, efendim. Biz... Tabancayla karşı koyamayız, tüfek bulmaya çalışıyorum.
- Isn't there anything we can do?
Yapabileceğimiz bir şey yok mu?
When we're in the tearoom, we can't do anything but talk.
Çay salonundayken, konuşmaktan başka bir şey yapamıyoruz.
We can't do anything.
Hiçbir şey yapamayız.
You know as well as we do, Kinkaid can't tell us anything.
Sen de hepimiz kadar iyi biliyorsun ki Kinkaid bize bir şey söyleyemez.
Just a few more days, Alex, before you turn him over. Just a few more days, and then if I can't do anything, if we both can't, then you can call the police.
Onu teslim etmeden önce birkaç gün daha sadece birkaç gün, sonra eğer başaramazsam eğer ikimiz de başaramazsak, polisi o zaman ararsın.
Look, Buzz, there isn't anything we can do.
Bak, Buzz, yapacağımız hiç bir şey yok.
- If we all agree, he can't do anything.
- Birlik olursak, bir şey diyemez.
We can't do anything but harm to those people... ... even when we go to help them.
Bu insanlara kötülükten başka şey yapamıyoruz onlara yardım ederken bile.
We can't do anything here.
Burada hiçbir şey yapamayız.
Lady, we can't do anything tonight.
Bu gece hiçbir şey yapamayız hanımefendi.
We can't do anything for others.
Diğerleri için elimizden bir şey gelmez.
I don't think anything we can do would be of the slightest use.
Zerre umrunda olmayacaktır. Yapabileceğimiz bir şey olduğunu sanmıyorum.
Can't you think of anything we can do about it?
Bu konuda yapabileceğin hiçbir şey yok mu?
- We can't do anything abut it now.
- Şu an için elimizden bir şey gelmez.
We don't often get a chance to cooperate with you people... but if there's anything we can do, just name it.
Sizlerle işbirliği yapma şansımız pek olmuyor... Ama yapabileceğimiz bir şey varsa söyleyin yeter.
We can't do anything for them here.
Onlar için burada bir şey yapamıyoruz zaten.
Isn't there anything more we can do for them?
Onlar için yapabileceğimiz başka bir şey yok mu?
Promise me you won't do anything crazy. We can talk about it when I get home.
Delice bir şey yapmayacağına söz ver.
Now, you see, we just can't have anything to do with John.
Görüyorsun, John'la anlaşamıyoruz.
Can't we workers do anything?
Biz işçiler bir şeyler yapamaz mıyız?
There isn't anything they can do for him we can't do right here.
Onların yapabileceği her şeyi, biz burada da yapabiliriz.
We can't do anything right now.
Şu an bir şey yapamayız.
There isn't anything we can do until we know more.
Daha fazlasını öğrenene kadar yapabileceğimiz bir şey yok.
I don't think there's anything we can do here, Jo.
Burada yapabileceğimiz bir şey olduğunu sanmıyorum, Jo.
You're probably right, but we can't do anything.
- Muhtemelen.
Isn't there anything we can do?
Yapabileceğimiz bir şey var mı?
You can't expect us to do anything more than we've done!
Elimizden geleni yaptık zaten bizden daha fazlasını bekleyemezsin!
You can't do anything to us. We're escaped cons.
Bize bir şey yapamazsınız, sadece firariyiz.
- We can't do anything tonight. - No.
- Bu gece hiçbir şey yapamayız.
We can't do anything until tomorrow, and tomorrow's the 17th!
Sonra yarına kadar hiçbir şey yapamayız. Yarın 17'si.
" If there's anything we can do to help you against the United States don't hesitate to ask.
" Amerika'ya karşı, size yardım için yapabileceğimiz bir şey varsa söylemeye çekinmeyin.
You see, things happen that we can't do anything about.
Bazen olaylar gelişir ve biz hiçbir şey yapamayız.
It means we can't do anything about it.
Demek ki bu konuda yapacak birşey yok.
We can't do anything.
Elimizden bir şey gelmez.
We can't do anything that's out of order.
Düzeni bozacak hiçbirşey yapamayız.
If the city can't do anything, perhaps the state can. We'll take it up with the governor tomorrow.
- Eğer şehir yönetimi bir şey yapamazsa, belki eyalet yetkilileri yapar.
gentlemen... ... I don't see how we can possibly do anything else but go.
Beyler gitmek dışında elimizden ne gelir, bilmiyorum.
We can't do anything without knowing that.
Harekete geçmek için her şeyi bilmeliyiz.
With the clan on their side, we can't do anything.
Tüm klan sakin olursa, onları ellerine geçirirler. Hiçbir şey yapamayız.
- We can't do anything else.
- Mecburen döneceğiz, kaçırdık herifleri.
There isn't anything we can do about the house.
Ev için yapabileceğimiz bir şey yok.
- Well, can't we do anything?
- Öyleyse, hiçbir şey yapamayız?
Isn't there anything we can do?
Yapabileceğimiz bir şey yok mu?
We can't do anything for a week.
Bir hafta boyunca bir şey yapamayız.
- We can't do anything about it.
- Bizim yapabileceğimiz bir şey yok.
The illusory power is so great, we can't be sure of anything we do, or anything we see.
Bu hayali güç son derece güçlü, ne yaptığımızdan, ne de gördüklerimizden emin değiliz.
Can`t we do anything for her?
Onun için bir şey yapamaz mıyız?
We must find the gold of Juarez, and we can do it if you help us. Riza and his men don't mean anything to us now.
Önce Juarez'in altınlarını bulmalıyız ve yardım edersen başarabiliriz.
we can't leave 63
we can't 1514
we can't give up 27
we can't afford it 60
we can't do it 50
we can't wait 112
we can't stop 49
we can't get out 36
we can't have that 76
we can't go back 57
we can't 1514
we can't give up 27
we can't afford it 60
we can't do it 50
we can't wait 112
we can't stop 49
we can't get out 36
we can't have that 76
we can't go back 57