English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ W ] / We can't leave him

We can't leave him traduction Turc

462 traduction parallèle
We can't just leave him here...
Onu burada bırakamayız.
- We can't leave him there.
- Onu orada bırakamayız.
I can't leave him out on a limb as long as he thinks we got a chance in this.
Bu işte şansımız olduğunu düşündüğü sürece ona sırt çeviremem.
- We can't leave him.
- Onu bırakamayız.
We can't leave him to die.
Burada ölüme terk edemeyiz adamı.
I don't mean we can leave him here in this desert to die.
Onu çölde ölüme terk edelim diye söylemedim.
We can't leave him here in the windowseat.
Onu sandığın içinde bırakamayız.
We can't leave her alone with him now that we know.
Onu bu durumda böyle yalnız bırakamayız.
Why can't we just leave him?
Neden onu bu kadarla bırakamıyoruz?
- We can't leave him in wet pants.
- lslak pantolonla duramaz.
Well, we can't leave him here.
Hiç değilse burada bırakmayalım.
- We can't leave him like this.
- Onu bu şekilde bırakamayız.
He ain't gonna leave the mouth of the cave unless we can draw him in here somehow.
Bir şekilde onu buraya çekemezsek asla mağaranın girişinden ayrılmaz.
- Can't we leave him behind or something?
- Onu burada bırakamaz mıyız?
We can't leave him back there.
Onu orada yalnız bırakamayız.
I mean, we can't just leave him here.
Demek istediğim, onu burada bırakamayız.
We can't leave him alone.
Onu yalnız bırakamayız.
- We can't leave him!
- Onu bırakamayız!
- But we can't leave him here.
- Ama burada da bırakamayız.
We can't leave him like this.
Onu bu vaziyet bırakamayız.
- We can't leave him here.
- Onu burada bırakamayız.
He was acting friendly enough... but since he knows about Shimazo, we can't leave him alive.
Yeterince dostça davrandı zaten..... fakat Shimazo'nun olayını artık bildiği için, onun yaşamasına izin veremeyiz.
- Grandfather, we can't just leave him!
- Dede, onu bırakamayız!
This guy is not reliable, we can't leave him here Where's he now?
bu adam sadık değilmiş, işini bitirin nerde şimdi?
We can't leave him like that.
Onu bu halde alamam.
We can't leave him on the lose like that.
Onun böyle ortadan kaybolmasına izin veremeyiz.
We can't leave him here.
- Hayır, bırakabiliriz.
- We can't leave him!
- Onu bırakamayız.
- We can't leave him like this.
- Onu böyle bırakamayız.
We can't leave him in such a state.
Onu bu vaziyette bırakamayız.
- We can't leave him, can we?
Onu bırakamayız, değil mi?
- We can't just leave him here.
- Onu böyle bırakıp gidemeyiz.
- We can't just leave him.
- Onu böyle bırakamayız.
Bob can't go, then we gotta leave him behind.
Bob gelemezse, onu arkada bırakırız.
Wait! After all he's done for us, we can't leave without him.
Bizim için tüm yaptıklarından sonra, onu bırakıp gidemeyiz.
We can't leave him.
Onu burada bırakamayız.
No I am sorry We can't leave without him
Hayır! Üzgünüm ama O olmadan gidemeyiz.
We can't leave him to the Japanese.
Onu Japonlara teslim edemeyiz.
- WE CAN'T LEAVE HIM. IT'S JUST TOO INCREDIBLE!
- İnsanlarıda yiyemezler ama..
- We can't just leave him behind.
- Onu burada bırakamayız.
But, sir, we can't just leave him out there!
Ama efendim, onu orada bırakamayız!
But we can't leave him lying here.
Ama onu burada bırakamayız.
- We can't just leave him there
- Onu orada bırakamayız
Okay, we can climb over'em and leave him here... or we can stay here and try and keep him alive.
Tamam, tırmanabilir ve onu burada bırakabiliriz ya da burada kalıp onu hayatta tutmaya çalışabiliriz.
We can't leave him here if there's even a chance he's alive.
Yaşaması için en ufak bir umut bile varsa onu burada bırakamayız.
We can't leave him.
Onu bırakamayız.
- We can't leave him alone like that.
- Onu bu şekilde yalnız bırakamayız.
We can't leave him. Wait here, my prince.
- Onu burada bırakamayız.
- We can't leave him behind.
- Onu burada bırakamayız.
Hey, we can't just leave him laying out there.
Hey, onu böyle yatar vaziyette bırakamayız.
We can't leave him!
Onu orada bırakamayız!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]