We do this traduction Turc
22,085 traduction parallèle
We do this smart...
Kana kan. Bunu akıllıca yapmalıyız.
Why don't we do this?
Şöyle yapalım.
Okay, so how do we stop this?
- Peki, bunu nasıl durduracağız?
Joe, we can do this another time.
- Joe, bunu başka zaman yapabiliriz. - Hayır, hayır.
- I hate that we have to do this.
Keşke bunu yapmak zorunda kalmasaydık.
This thing's coming after him, and... and there ain't a damn thing we can do?
Bu şey onun peşinde ve yapabileceğimiz hiçbir şey yok mu?
You guys are gonna stay here. If we're gonna do this, we're gonna do it right.
Bunu yapacaksak adam gibi yapmalıyız.
Do you have any idea how we can reverse this?
Bu durumu nasıl tersine çevirebileceğimize dair fikrin var mı?
You've made it clear that we can't do this vigilante thing without you.
Bu işi sensiz yapamayacağımızı açık bir şekilde belirttin. Yakalandığımda mı?
Right because we're not gonna let you do this.
Doğru, çünkü bunu yapmana izin vermeyeceğiz.
If we're gonna do this, we can't let guilt swallow us up.
Eğer bu işi yapacaksak, suçluluk duygusunun bizi yutmasına izin veremeyiz.
What happened here tonight, this is just warning for us to stay away, but we are not going to do that.
Bugün burada olanlar bizden uzak durman.. .. için sadece bir uyarıydı. Ama biz bunu yapmayacağız.
I mean, if this is some kind of dream or shared hallucination, then how do we wake up?
Eğer bu bir rüya veya ortak halüsinasyonsa bundan nasıl uyanacağız?
But I thought, we can do this.
Ama üstesinden gelebileceğimizi düşündüm.
But this decision we do not make together?
Ama bu kararı neden birlikte almıyoruz?
Looks like we're gonna do this the old-fashioned way.
Anlaşılan bu işi eski usul halledeceğiz.
We'll do this the right way.
Bunu olması gerektiği gibi halledeceğiz.
Wear this as a reminder that there is one all-seeing force that sees everything that we do, that all of our actions matter, and we are never alone.
Bunu, yaptığımız her şeyi gören bir güç olduğuna yaptığımız her şeyin önemli olduğuna ve asla yalnız olmadığımıza dair bir hatırlatıcı olarak tak.
Lanie sent samples to the lab, but one thing that we do know is, based on the writing, there's no way that Gabriel did this to himself.
Lanie laboratuara numuneler gönderdi, Fakat bildiğimiz bir şey var, buradaki yazılara göre, Gabriel'in bunu kendi kendine yapmış olması imkansız.
You know, do you think we're gonna need specialized equipment to capture this demon murderer, something exorcism-esque?
Sence biz özel ekipmana ihtiyaç duyar mıyız? Bu şeytani katili yakalamak için, yani şeytan çıkartma tarzı aparatlar?
This says that we made over a third more than we usually do.
Burada yazana göre normalin üçte biri kadar daha fazla kazanmışız.
Like, we can do this.
Bunu yapabiliriz.
Uh-uh.
- This Is How We Do It #
♪ ♪ ♪ This is how we do it ♪
♪ İşte biz böyle yaparız. ♪
♪ This is how we do it ♪
♪ İşte biz böyle yaparız. ♪
My mom told me I'm not supposed to be like detectiving or anything, but she never said we couldn't do this.
Annem dedektifçilik falan yapmamam gerektiğini söyledi ama bunu yapamayacağımızdan bahsetmedi.
I think we're gonna have to help them get out from under this. I don't think my dad can do it alone.
Babamın bunu tek başına yapabileceğini sanmıyorum.
So, how soon do we think we can get this place presentable?
Peki, burasının ne kadar sürede sunuma hazır olacağını düşünüyoruz?
You know, we really don't have to do this, because every time you smoke weed you almost die.
Biliyorsun, bunu cidden yapmamıza gerek yok. Çünkü her ot çekişinde neredeyse ölüyorsun.
You know what we need to do to this thing? !
Bunu ne yapalım biliyor musun?
We just leave this here and then we go do something different.
Bunu burada bırakalım sonra da farklı bir şey alalım.
We need to do a C-section, deliver this baby.
Sezaryenle bebeği almamız gerek.
We can do this.
- Başarabiliriz.
Let's do this when we're not running from the killer.
Katilden kurtulduğumuzda konuşalım bunu.
Trust me, I'm in no position to judge, but... we definitely need to do something about this.
Yargılayacak pozisyonda değilim, ama bu konuda bir şeyler yapmamız şart.
Oh, Christy, what are we gonna do with this mustache?
Christy, bu bıyıkla ne yapacağız biz?
This might be the last shot we have to do right by our kid while he's young enough to still need us, and we have to have his back.
Ama bu önemli. Hala bize ihtiyaç duyacak kadar küçükken oğlumuz için doğru şeyi yapmak zorunda olduğumuz son şey olabilir. Onu geri kazanmak zorundayız.
If we could do this much during lunch, while people are sober, imagine what we can do outside O'Brien's for Dollar Beer Night.
Bunu öğle yemeği sırasında insanlar ayıkken yapabiliyorsak O'Brien'ın Bir Dolara Bira Gecesi'nde neler yapabileceğimizi bir düşün.
Okay? Do it right this time. We'll head north.
Bu kez doğrusunu yapıp kuzeye gideriz.
So, what do you say we cut through the bullshit and you just tell me what your angle is in all this?
Öyleyse bu saçma muhabbeti bırakalım da bu işteki amacının ne olduğunu söylesene?
We sent a team down to do some initial recon, and you need to see this.
Bilgi toplaması için bir ekip gönderdim. Bunu görmen lazım.
Why wouldn't you just tell me before we agreed to do this, huh?
Bunu yapmaya karar vermeden önce neden söylemedin?
We didn't agree to do this, you did.
Bunu yapmaya karar vermemiştik, sen karar verdin. Dinle.
I need EMT standing by right when we get this thing on the ground, which I have no clue, zero clue how to do.
Uçağı indirir indirmez ambulans istiyorum. Bu şeyi nasıl indireceğime dair en ufak bir fikrim yok.
= We have to do all this?
Hepsini bizim mi yapmamız lazım?
Coupons. But if we're gonna do this, we're gonna have to go to the bank now because this house is gonna go like this, I know it.
- Ama eğer bunu yapacaksak hemen bankaya gitmemiz gerekiyor çünkü bu ev "şıp" diye gider, biliyorum.
- Maybe we should just do this.
Belki de sadece dediğini yapmalıyız.
- We shouldn't do this anymore. - You drunk yet?
Hey, bu hızlıydı.
That's okay, this is what we're gonna do.
Sorun değil. Yapacağımız şey şu.
Yeah, we're gonna urinate and then we're gonna do this.
Evet, işeyeceğiz ve sonra bunu yapacağız.
We can do this.
Bunu başarabiliriz.
we don't know each other 51
we don't have much time 440
we don't have one 55
we don't have 70
we don't have any 57
we don't 1406
we don't have anything 45
we don't have time for that 61
we don't care 92
we don't know 1067
we don't have much time 440
we don't have one 55
we don't have 70
we don't have any 57
we don't 1406
we don't have anything 45
we don't have time for that 61
we don't care 92
we don't know 1067
we do 2181
we don't know yet 293
we don't have time 329
we don't have it 66
we don't know anything 72
we don't know that 318
we don't have a lot of time 158
we don't have to 166
we don't want any trouble 77
we don't do that 82
we don't know yet 293
we don't have time 329
we don't have it 66
we don't know anything 72
we don't know that 318
we don't have a lot of time 158
we don't have to 166
we don't want any trouble 77
we don't do that 82