We don't have to do anything traduction Turc
143 traduction parallèle
You don't have to do anything when we get to Dawson.
Dawson'a varınca bir şey yapman gerekmiyor.
We don't have anything to do anyway.
Zaten yapacak bir işimiz yoktu.
We don't have to do anything.
O halde yapacağımız hiçbir şey yok.
We don't have to do anything.
Aslında bir şey yapmamıza gerek yok.
We don't have anything to do with those revolutionaries.
Bizim devrimcilerle bir alakamız yok.
Anyway we have nothing to do you have another woman... and with another woman, I don't want to know anything about you
Zaten yapacak bir şey yok, başka bir kadınlasın senin hakkında hiçbir şey bilmek istemiyorum.
I don't think we have anything to do with the killings you mentioned.
Bahsettiğiniz katliamlarla alakamız olduğunu sanmıyorum
We don't have to do anything.
Biz hiçbirşey yapmadık.
- Then we don't have to do anything.
- O halde bir şey yapmamıza gerek yok.
I don't know anything... except if we're gonna get out of this alive, we'll have to do it on our own.
Hiçbir şey bilmiyorum. Sadece bu işten sağ çıkmak istiyorsak bunu kendi başımıza yapmamız gerektiğini biliyorum.
We don't have to do anything.
Bir şey yapmamız gerekmiyor.
Even if we got the clearances, which we do not, we don't have anything to operate with.
Bir an elimizde organ olduğunu düşünelim ki yok. Teçhizatsız nasıl ameliyat yapacağız?
Watch the opera we don't have to do anything Just wait and see
Hadi şovun tadını çıkaralım!
Well, we don't have anything to do.
Yapacak hiç bir şeyimiz yok.
We don't have to do anything of the kind.
Size yardım etmek zorunda değilim.
We don't have to do anything we don't want to do.
Yapmak istemediğimiz hiç bir şeyi yapmak zorunda değiliz.
"We" don't have to do anything.
"Biz" bir şey yapmak zorunda değiliz.
We don't really have to decide anything right now, do we?
Şu anda birşeye karar vermek zorunda değiliz, değil mi?
Well, we don't have to tell the police, but we can't advise you to break the law because anything you do next is...
Polise haber vermek zorunda değiliz, ama kanunu çiğnemeni tavsiye edemeyiz çünkü artık ne yaparsan yap...
We don't have to do anything'cause, look, I can just wear this over the front.
hiç bir şey yapmamıza gerek yok. Çünkü bakın.Bunu böyle kapatırım.
We don't have anything to do with this.
Yapma! Bizim bununla bir alakamız yok
After what we've just been through... i don't want to have anything to do with diamonds for a long, long time.
Biz sadece ne oldum sonra... Ben bir şey var, uzun bir süre için elmas yapmak istemiyorum.
I do, and I appreciate it and I'm really glad that we could do this but I don't have anything else to say.
Gerçekten. Ve minnettarım. Bunu yapabildiğime çok memnunum.
Don't do anything until we have a chance to counter, okay?
Sana bir yanıt vermeden bir şey yapma, tamam mı?
I guess the question is for the next 30 years, when it's quiet, and we don't have anything to say to each other, do I mind having you sit next to me?
Sanırım esas soru sonraki 30 yıl boyunca sessizlik olduğu zaman ve birbirimize söyleyecek bir şeyimiz olmadığı zaman yanımda oturman sorun olur mu?
I don't want to have anything to do with a murderer. You don't, mrs. Valdon, but we do.
İşin aslı bize göre Ellen Tenzer bebeğin ailesinin kim olduğunu gizlemek için öldürüldü.
Now, we have a few days at most to liberate those ships, and if we don't, the drago-kazov will have a fleet with which to conquer all of known space, but I can't do anything
Gemilere özgürlüklerini kazandırmak için en fazla birkaç günümüz var. Başaramazsak, Drago-Kasov bütün evreni fethedecek bir filo oluşturacak.
Unless a family member enforces the directive, we don't have to do anything.
Bir aile üyesi gelip, bunu istemezse, hiçbir şey yapmak zorunda değiliz.
" We don't want to have anything to do with that.
Böyle bir şey asla kabul edilemez " dedik..
We don't have to do anything tonight.
Bu gece bir şey yapmak zorunda değiliz.
We don't have to do anything we don't wanna do.
Yapmak istemediğimiz hiçbir şeyi yapmak zorunda değiliz.
I mean, we don't have to do anything.
Yani, bir şey yapmak zorunda değiliz.
- We don't have to do anything, Jeremy.
- Yapmak zorunda değiliz Jeremy.
They feel like it's something we don't have anything to do with.
Bizimle ilgisi olmayan bir şey olduğunu düşünürler.
We don't have to do each other's hair or anything.
Birbirimizin saçını falan yapmak zorunda değiliz.
Well, we don't have anything else to do.
Başka yapacak bir şey yok.
Listen, we don't have to do anything, alright?
Bak, birşey yapmak zorunda değiliz, tamam mı?
They're entitled to not like us, and we're entitled not to have anything to do with them if we don't want to, or not to regard them.
Bizi sevmeme hakları var. Bizim de, eğer istersek onları dikkate almama onlarla hiçbir işimizin olmamasını tercih etme hakkımız var.
Look. We don't have anything to do with this.
Bak, bizim bu işlerle hiçbir ilgimiz yok.
We don't have to do anything we don't want to.
İstemediğimiz hiçbir şeyi yapmak zorunda değiliz.
she can see the toy and me and we both working together, both giving each other the pleasure at the same time you don't have to use like front on, you can turn around you can do anything like that, like want to suck people
Ona sıradan bir oyuncak gibi davranamazsınız, onunla her şeyi yapabilirsiniz, normal penisle yapabileceğiniz her şeyi.
Okay, I don't want to ratchet up the pressure or anything, but if we're going to, uh, cure tom, we're going to have to do it fast.
Tamam, baskı yapmak istemiyorum, ama Tom'u tedavi edeceksek, çabuk olmalıyız.
Well, we don't have to do anything.
Bir şey yapmamız gerekmiyor.
We don't have to do anything.
Hiçbir şey yapmak zorunda değiliz.
We don't have to do anything.
Bir şey yapmamıza gerek yok.
Julia, we don't have to do anything tonight you don't wanna do.
Julia, bu akşam yapmak istemediğin hiçbir şey yapmayacağız.
Well, we don't have anything else to do.
Zaten başka işimiz de yok.
I guess you're shit out of luck because we don't have to do anything.
O zaman şanssızsın çünkü bir şey yapmamıza gerek yok.
We don't have to do anything with her.
Ona hiçbir şey yapmamız gerekmiyor.
So I had to do this today, though, because I have this guy coming into town tomorrow and we don't have anything to talk about unless we're stoned.
Bu yüzden bugün marihuanayı almam lazım, Çünkü sevgilim yarın şehre geliyor ve kafamız iyi olmadığı sürece konuşacak bir şeyimiz yok.
We don't have to do anything.
Hiçbir şey yapmamız gerekmiyor.