We had a good run traduction Turc
59 traduction parallèle
We had a good run.
İyi ilişkimiz oldu.
Yeah, we had a good run.
Evet, güzel uzun günlerimiz oldu.
We had a good run.
Çok başarılıydık.
Yeah. We had a good run, didn't we?
İyi eğlendik ama, değil mi?
Listen, we had a good run.
Dinle harika bir zaman geçirdik. Ne kadar sürdü?
So we had a good run.
Yani bayağı iyi bir süre.
We had a good run.
Şimdiye kadar iyi idare ettik.
Listen, we had a good run.
Dinle, güzel bir vakit geçirdik.
About you and captain hero. [sighs] we had a good run.
Güzel anlarımız oldu.
I figured we had a good run, he and I.
Öyle sanıyorsun değil mi? Onunla iyi bir bağ kurduk diye düşünüyordum.
Well, we had a good run.
Güzel yolculuktu.
We had a good run, though, didn't we?
Birlikte güzel günler geçirdik.
You know what, this is fine, because we had a good run.
Aslında, bu iyi, çünkü biz de gidiyorduk.
We had a good run, but the lone wolf has to run free. Okay?
İyi vakit geçirdik ama yalnız kurdun yeni bozkırlara kaçması lazım.
Hey, we had a good run.
Hey, gidişatımız iyiydi.
We had a good run, didn't we?
Çok güzel anılarımız oldu, değil mi?
We had a good run though.
İyi bir koşu yaptık zaten.
Han, we had a good run.
Han, iyi işti.
We had a good run.
Ve çabucak sona erdi.
We had a good run.
Güzel zaman geçirdik.
We had a good run.
İyi kaçtık.
We had a good run.
Birlikte... Birlikteyken çok iyiydik.
- Well, we had a good run.
Olsun. Güzel anlarımız da oldu.
We had a good run.
İyi bir birlikteliğimiz oldu.
- We had a good run.
- Biz çok iyi işler yaptık.
We had a good run, you and I.
Birlikte iyi vakit geçirdik.
We had a good run, Sarah.
Güzel bir geçmişimiz oldu, Sarah.
I'm gonna look her in the eye, and I'm gonna say, "Honey, we had a good run, but it's over now."
Gözlerinin içine bakacağım ve diyeceğim ki, "Tatlım, çok iyi bir başlangıç yaptık fakat bitti."
Honey... We had a good run. But it's over now.
'Tatlım, iyi bir başlangıç yaptık fakat bitti'.
We had a good run.
İyi bir hayatımız oldu.
We had a good run, didn't we?
Güzel mücadele ettik, değil mi?
We had a good run.
- Kaçışım çok temiz oldu.
Well, we had a good run.
Elimizden geleni yaptık.
Well, you know we had a good run freshman year.
Birinci sınıftayken oldukça iyiydik.
We've had a good run in the Cup, lads, and I'm proud of you.
Kupada çok iyiydiniz çocuklar.
Well, 10 years and 30 albums later, we disbanded, but we'd had a good run.
10 yıl ve 30 albüm sonra, ayrıldık, ama güzel bir gidişimiz vardı.
Well, we had a good run.
Neyse, güzel bir seriydi.
Come on, we've had a good run.
Haydi ama. İyi bir maraton koştuk.
[indistinctly] And I'm John Kerry. Well, we had a good run.
Neyse, güzel günler yaşadık.
We've had a good run.
Güzel günlerimiz oldu.
- We've had a good run.
- Senle iyi yerlere geldik.
Look, Tabby, we've had a good run, but there's a new problem every week, and...
Dinle bak. Tabby, birlikte iyi vakit geçirdik ancak her hafta yeni bir sorun çıkarıyorsun.
We've had a good run, Randy.
İyi zaman geçirdik, Randy.
Well, actually, we've had a pretty good run of it lately.
Aslında bayağı iyi işler yaptık.
We had a pretty good run.
Beraber iyi geçindik.
Don't say that. Paula, we've had a good run, but lately...
Paula güzel günlerimiz oldu ama son zamanlarda... bilemiyorum.
I'm just saying, as the thin blue line who separates innovation from annihilation, I think we've had a pretty good run.
Demek istediğim, yok etme ile yeni bir şey var etme arasında ince bir çizgi olduğu, sanırım biz bu işi bayağı iyi idare ettik.
Look, I think we've had a very good run.
Bence olabildiğince iyiydik zamanında.
But we had a pretty good run, right?
Ama gayet iyi denemeydi, değil mi?
But we had a pretty good run, right?
Ama iyi iş çıkarttık, değil mi?
We have had a good run.
Birlikte iyi çalıştık.