We have to do this traduction Turc
2,875 traduction parallèle
How long do we have to do this?
Bu daha ne kadar sürecek?
I'm really sorry that we have to do this.
- Bunu yaptığımız için çok özür dilerim.
Why... why do we have to do this off the books?
Bunu neden gizli yapmamız gerekiyor?
Are you sure that we have to do this right now?
Şu an bunu yapmak zorunda olduğumuzdan emin misin?
We have to do this one on our own.
Kendi başımıza yapmalıyız.
She'll be fine. Yeah. We have to do this.
Sorun etmez.
If we have to do this together, here's how it's gonna go.
Eğer bunu birlikte yapacaksak, şöyle olacak.
Then we have to do this.
O halde bunu yapmalıyız.
Guys, we have to do this.
Çocuklar, bunu yapmak zorundayız.
Do we have to do this now?
Bunu şimdi mi yapmamız gerek?
I cannot believe we have to do this.
Bunu yaptığımıza inanamıyorum.
We have to go public with this. I can't do that.
- Bunu halka açıklamalıyız.
We have our culture, literature, music this just won't match, no match at all... bloody money minded business class ( Making fun ) balley bailey... and you want to do that monkey dance
Bizim kendi kültürümüz, edebiyatımız, müziğimiz var Onlarla uyuşamayız ki, hiç birşeymiz uyuşmaz. Lanet olası aklı fikri parayla keyif çatan şey
Diddy would never put up with this, so we're gonna have to do this over... and over again... until somebody... gets it right.
Diddy siz bu işi düzgün yapana kadar tekrar tekrar pratik yapacağız.
That's insane. Look, all we have to do is make a couple adjustments, and this plan can still work.
Tek yapmamız gereken birkaç ayar çekmek, sonra plan yine işe yarayabilir.
Yes. Yes. Oh, my God, who do we have to thank for this?
Of be, bunun için kime teşekkür edeceğiz?
How many more times do we have to discuss this?
Daha kaç kere konuşucaz biz bunları?
We do not have time to debate this.
Bunu tartışacak zamanımız yok.
Why do we even have to do this?
Neden bunu yapmak zorundayız?
So what do we have to do for this dinner?
Peki bu yemek için ne yapmamız gerek?
So, before we start, I want you to know that I'm really sorry we have to do things this way.
Başlamadan önce, bu şekilde yapmak zorunda olduğumuz için çok üzgün olduğumu bilmeni istiyorum.
We have nothing unless we find this guy and convince him to do his civic duty.
Bu adamı bulup vatandaşlık görevini yapmaya ikna etmediğimiz sürece elimizde bir şey yok.
We shouldn't have to do this today.
Yine de bugün yapmamız gerekmezdi.
I do realize that this is a lot to ask, but... we have no choice.
Çok şey istediğimi biliyorum ama... başka bir seçeneğimiz yok.
You can come clean right now and we don't have to do this.
Şu an suçunu itiraf edebilirsin ve bunu yapmamıza gerek kalmaz.
I mean, what we've been trying to do here, this whole "put down the baggage and have fun and be us again," it's- -
Yani, burada yaptığımız şey sadece sorunları halının altına süpürmek.
We don't have to do this, you know.
Biliyorsun bunu yapmak zorunda değiliz.
Okay, now what are we gonna do? We have to find an actress to play this part at the last minute.
Son dakikada, o kısmı oynaması için başkasını bulmak zorundayız.
Gavin, we're gonna have to do this.
Diğer hastalar için tehlike arz ediyor.
Look, normally we could do this whole therapy courtship thing where you sat on my couch and we talked about the cushions for six months till you learn to trust me, and then we'd get right into it, but we don't have that kind of time.
Bak, normalde tüm bu terapi flörtü olayını bana güvenmeyi öğrenene kadar altı ay boyunca sen kanepeme uzanmış bir şekilde minderler hakkında konuşarak yapıp olaya öyle girerdik ama o kadar zamanımız yok.
- Mom, do we really have to do this?
- Anne, bunu yapmak zorunda mıyız?
Mom, do we really have to do this?
Anne, bunu yapmak zorunda mıyız cidden?
Why do we always have to go to this dramatic place?
Neden her zaman işi böyle abartmak zorundayız?
We have to see what this odyssey can do in an open road.
Bakalım maceralı bir yolculuk yapabilecek miyiz?
What we like to do is find out what in history may have created this unusual event.
Bizim hoşumuza giden şey bu olayların oluşmasına sebeb veren şeyleri bulmaktır.
How much of this work do we have to do, to pay all that money back?
Bu paranın tamamını ödemek için ne kadar çalışmamız gerekiyor?
How long do we have to stand by and agree to this charade?
Daha ne zamana kadar bu saçmalığa katlanmak ve katılmak zorundayız?
We're gonna have to do this the old-fashioned way.
Bunu eski usulle yapmak zorunda kalacağız.
Sweetie, we don't have to do this now.
Hayatim bunu simdi yapmasak da olur.
This is why we have nothing to do
İşte bu yüzden yapacak bir şeyimiz yok.
We don't have to do this, the camera's in my room.
Buna gerek yok, fotoğraf makinesi odamda.
Gemma, here's my problem, if we do this deal, then I'm going to have to give you more money back than you've given me!
Gemma, benim sorunum şu : Bu anlaşmayı yaptığımızda bana verdiğiniz paradan size fazlasını vermem gerekecek!
Oh, we don't have to bring mother into this, do we?
Oh, annemizi bu işe karıştırmak zorunda değiliz, değil mi?
If this guy is still alive at midnight, we'll have to do it again tomorrow.
eğer bu adam Gece yarısına kadar ölmezse, Aynı şeyleri Yarın da yapmak zorunda kalırız.
- Do we really have to go dressed like this?
Cidden bu şekilde mi gitmek zorundayız? Benim kuzenim mi?
What kind of party are we, if we have nothing better to do than this?
Eğer yapacak bundan daha iyi bir işimiz yoksa biz ne tür partiyiz söyler misin lütfen?
Do you have any idea how many times I'd wondered if we'd ever make it to this day?
Kaç kere bu günü hiç görür müyüz diye merak ettim, biliyor musun?
If you're doing this hoping we'll withdraw our lawsuit, I'll let you know that we have no intention to do so.
Davamızdan vazgeçeceğimizi umuyoırsanız böyle bir niyetimiz olmadığını, bilmenizi isterim.
And we thought, "Oh, that's just Fred being Fred," you know. You quoted as saying, that he can't do this forever, that they're going to be different phases to his career because rock'n'roll is a young man's game. And when he is going to be middle-aged, he is going to have to do other things.
Buna sonsuza dek devam edemeyeceği şeklindeki sözler kariyerinde farklı safhalar olacağı şeklinde algılanmalıydı çünkü rock'n'roll genç bir adamın işi, ve artık orta yaşlarına geldiğinde, farklı şeyler yapması gerekli.
I'm really sorry to have to do this over the phone, but it's... it's best that we're not seen together.
Bunu telefondan halletmek zorunda kaldığım için üzgünüm ama birlikte görünmememiz en iyisi olacaktır.
We're an hour and a half from giving kids a chance to go to college, an hour and a half from changing this nation for the better, so what exactly would you have us do?
Bir buçuk saat sonra çocuklara üniversiteye gitme fırsatı vereceğiz ve bu ülkeyi daha iyi bir ülke yapacağız. Sen ne istiyorsun peki?