We have to get out of here traduction Turc
1,115 traduction parallèle
We have to get out of here!
Buradan çıkmalıyız!
We have to get out of here.
Buradan çıkmalıyız.
Anyway, we have to get out of here quickly.
Her neyse, bir an önce buradan çıkmamız lazım.
We have to get out of here.
Buradan hemen gitmemiz lazım.
- We have to get out of here.
- Buradan gitmemiz gerek.
- We have to get out of here!
- Buradan gitmemiz gerek!
We have to get out of here.
Buradan gitmeliyiz.
We have to get out of here now.
Buradan hemen gitmeliyiz.
We have to get out of here!
Sadako, buradan gitmemiz gerek!
We have to get out of here, Clara.
Buradan taşınmalıyız, Clara.
We have to get out of here, alright?
Buradan çıkmamız gerekiyor, tamam mı?
- We have to get out of here.
- Çıkalım buradan.
We have to get out of here!
Buradan çıkmak zorundayız!
- We have to get out of here!
Buradan çıkmak zorundayız!
We have to get out of here.
- Buradan gitmek zorundayız.
- Julien, we have to get out of here!
Julien, buradan çıkmamız gerek.
We have to get out of here.
Buradan çıkmak zorundayız.
We have to get out of here, now.
Burdan hemen çıkmalıyız.
What've Chechens got to do with it? We have to get out of here.
Çeçenlerle ne alakası bunun, buradan derhal gitmeliyiz.
- We have to get out of here.
- Buradan gitmemiz lazım.
Trance, we have to get out of here.
Trance, buradan gitmemiz lazım.
- We have to get out of here and find Buffy... - No!
- Ama buradan çıkıp Buffy'yi bulmalıyız.
We have to... we have to get out of here.
Buradan çıkmak zorundayız.
We have to get out of here.
Biz, buradan ayrıImak zorundayız.
- We have to get out of here!
- Buradan hemen çıkmalıyız!
- We have to get out of here!
- Buradan çıkmalıyız!
Quick, we have to get out of here!
Korsanlar! Ka... Ka...
We have to get out of here
Buradan hemen çıkmalıyız.
Oh, dear Jesus, please get us out of here. We have to get out of here.
Aman Tanrım, lütfen bizi buradan çıkart.
Mom, we have to get out of here.
Buradan hemen çıkmalıyız.
We have to get her out of here.
Onu buradan götürmeliyiz.
Naturally. We'll have to get out of here by all means possible.
Elbette, ne haber gelirse gelsin | bu handan ayrılacağız.
Julian, we have to get out of here!
Julian buradan çıkmamız lazım.
I have a message you must relay to the Tok'ra high council..... if we do not get out of here.
Eğer biz buradan çıkamazsak Tok'ra yüksek konseyine yetiştirmen gereken bir mesajım var.
Get out of here, or we're going to have you killed.
Çık dışarı yoksa seni öldürecek birini buluruz.
We have to get her out of here.
Kızı çıkarmalıyız.
We have to grab what we can carry and get out of here, now. What?
- Taşınır her şeyi alıp sıvışmalıyız!
That's no joke. We have to get out of here!
Bu şaka değil.
we have to get out of here!
Buradan kaçmalıyız!
- We have to get the hell out of here!
- Odadan kaçmamız gerek!
We have got to get out of here, now!
Buradan çıkmalıyız, hemen!
I know this is difficult for you, but you're going to have put up with it, until we can get out of here.
Bunun çok zor olduğunu biliyorum... ama bunu katlanmak zorundasın buradan kurtulana kadar.
And if we want to stay alive, we have to work together... so we can get the hell out of here.
Eğer hayatta kalmak istiyorsak, ortak hareket etmeliyiz. Ancak bu şekilde bu cehennemden çıkabiliriz.
So we got to talk about it, if nothing else just to get it out of our way so we can have a little fun here tonight, because otherwise the terrorists win.
Yani konuşmalıyız bunu, konuşalım da aradan çıkartalım ve eğlenelim bu akşam, çünkü aksi takdirde teroristler kazanmış olur.
And we have to get up pretty early in the morning so I guess I better get out of here.
Ve sabahları da oldukça erken kalkmamız gerekiyor. O yüzden, sanırım ben gitsem daha iyi olacak.
If we don't get out of here fast, we'll have to go spinning.
Eğer hemen buradan çıkmazsak, spinning dersine gideceğiz.
We have to get him out of here.
Buradan çıkarmamız gerekiyor.
We're gonna have to get out of here.
Buradan çıkmamız gerekecek.
We have to make a stand here, and if we fail it could be chalked up to any number of things corruption amongst Saigon's leaders for instance, then we can get out.
BURDA BİR KARŞI DURMALIYIZ, EĞER BAŞARISIZ OLURSAK BİR SÜRÜ ŞEYE NEDEN OLABİLİR SAİGON LİDERLERİNDEN BOZULMA
Then we have to get out of here before it- -
- Buradan ayrılmalıyız...
We're going to have to get out of here.
Buradan çıkmamız gerekecek.