We know you're in there traduction Turc
228 traduction parallèle
You know, Ed, there are some people who think we're pretty slow in cleaning this murder up. Yeah?
- Ed, bu cinayeti çözmekte çok yavaş davrandığımızı düşünenler var.
Jeb Rand, we know you're in there.
Jeb Rand, orada olduğunu biliyoruz.
Virginia, we know you're in there.
Virginia, orada olduğunu biliyoruz.
We know you're in there, Merritt, so come on out.
Içeride oldugunu biliyoruz Merritt. Diºari çik.
I know you're getting pushed around, but there's one thing we have in this country, and that's ways of fighting back.
Tehditlerle sindirildiğinizi biliyorum, ama bu ülkede bir gelenek var, o da baskıya karşı mücadele etmek.
We know you're in there.
İçeride olduğunu biliyoruz.
We know you're in there.
Orada olduğunuzu biliyorum.
Come on! We know you're in there! Open up!
Orada olduğunuzu biliyoruz!
'Cause we're visiting all the families in there... that gave their names, you know, at the church.
Çünkü buradaki tüm aileleri ziyaret ediyoruz ismini bırakan aileleri, kilisede yani.
We know you're in there
Oradasın, biliyoruz.
We know you're in there, so come out with your hands up.
İçeride olduğunuzu biliyoruz. Ellerinizi kaldırın ve dışarıya çıkın.
We know you're in there.
orada olduğunu biliyoruz.
I don't know who's in there or what you're up to but we got the new warden, and we're probably coming in! Right?
Orada kim olduğunu veya ne yaptığınızı bilmiyorum... fakat yeni bir cezaevi müdürümüz var, ve içeri giriyoruz!
All right, Goodson, we know you're in there!
Pekala Goodson, içeride olduğunu biliyoruz!
I wanna know if you're doin'something that's gonna help us out of this deep shit we're in, or if you're all in there just jerkin'each other off.
İçinde bulunduğumuz bu durumdan bizi çıkartacak bir şeyler bulup bulmadığınızı bilmek istiyorum! Yoksa orada, gülüp, eğlenip, otuzbir mi çekiyorsunuz?
We know you're in there.
Orada olduğunu biliyoruz.
Open up, Vince. We know you're in there.
Hadi aç Vince orada olduğunu biliyoruz.
We know you're in there!
İçeride olduğunuzu biliyoruz!
Frank salazar, we know you're in there.
Frank salazar, ordasın biliyorum.
Sometimes in our lives we all have pain we all have sorrow but if we are wise we know that there's always tomorrow lean on me when you're not strong and i'll be your friend?
Bazen hayatta hepimiz Acılar yaşar, sıkıntı çekeriz Eğer bilgili insanlarsak Biliriz ki hep bir yarın vardır Bana güven
Cathrine and I, we're pretty comfy in there, you know.
Cathrine ve ben, orada oldukça rahatız, bilirsiniz.
We know You're in there.
Orada olduğunuzu biliyoruz.
- We know you're in there!
- Orada olduğunuzu biliyoruz!
I don't know who you are or where you came from, but you're a guest in this house, and there was a Janey, but no one is mad at you, and we don't want to judge you, and I don't think... you should be so fast to judge other people's blow jobs... because what you see isn't always what you get.
Sizin kim olduğunuzu bilmiyorum. Ama siz misafirsiniz. Bir Janey vardı eskiden.
We know you're in there!
İçeride olduğunu biliyoruz!
We know that you're in there, and that you're all alone.
Oradasın ve yalnız olduğunu biliyoruz.
- We know you're in there.
- İçeride olduğunu biliyoruz!
We know you're in there, come out!
- İçeride olduğunu biliyoruz! Dışarı çık!
We know you're in there!
İçeride olduğunuzu biliyoruz.
We're glad you're having a good time... ... but you know there is a city ordinance against wearing firearms in town. - Says who?
Her neyse, iyi vakit geçirmenize sevindik... ama kasabada silah taşınmayacağına dair bir yasa var, biliyorsunuz.
Don't you know we're carrying oil in there?
Hey, onu bırakın.
We know you're in there!
Orada olduğunu biliyoruz!
We're in Yates'Wine Lodge in Wakefield... and he was already half-pissed, you see...'cause he had actually been in there, you know, since work with his friends.
Wakefield'de, Yates'in Şarap Evi'ndeydik. Ve o çoktan çakır keyif olmuştu. Çünkü işten çıktığından beri arkadaşlarıyla oradaydı.
We know you're in there.
İçerde olduğunu biliyoruz.
Open up! We know you're in there!
içeride olduğunu biliyoruz!
Alright Manson we know you're in there.
Hapishaneden nasıl çıktın evlat?
But we do know that they will pay us to haul cargo, which they're not going to do if you go in there doing your John Wayne impression.
Ama taşıdığımız kargoya ödeme yapacaklarını biliyoruz. Tabi orada'John Wayne'taklidi yaparsan ödeme yapmazlar.
You know, Susan, there-there's so many great missionaries doing work out there in-in-in-in parts of Africa, and-and-and we're trying to get Bibles to people all over the world, and what we need is the help
Evet Suzan, büyük işler beceren misyonerlar var.. .. oralarda, Afrikanın bazı bölgelerinde.. .. Ve biz İncilleri dünyanın her yerine dağıtmaya çalışırken..
- We know you're hidin'in there.
- İçeride saklandığınızı biliyoruz.
Boys, we know you're in there.
Çocuklar, orada olduğunuzu biliyoruz.
We know you're in there.
İçerde olduğunuzu biliyoruz.
We know you're in there, Bo.
Orada olduğunu biliyoruz Bo.
Actually, you know what? There's this birthday party that, if we're in the neighbourhood making our rounds, we can stop by, and....
Aslına bakarsan bir doğum günü partisi var.
How do we know you're not going in there to talk to your friends?
Oraya arkadaşlarınla konuşmaya gitmediğini nereden bilelim?
We know you're in there.
İçeride olduğunuzu biliyoruz.
- We know you're in there!
- Orada olduğunuzu biliyoruz.
We're supposed to be in there with our friends, you know...
İçeride arkadaşlarımızla saçma içki yarışmaları yapıp birbirimizi güldürüyor olmalıydık.
( PA ) Peter Griffin, we know you're in there!
Peter Griffin, içeride olduğunu biliyoruz!
- We know you're in there, Andrew.
İçeride olduğunu biliyoruz, Andrew.
You know, there's so many magnetic waves traveling in the airspace because of TV and television, we're losing ten times as many brain cells as we're supposed to.
Televizyon yüzünden havada birçok manyetik dalga dolaşıyor. Beynimizin hücrelerini normalden 10 kat daha hızlı kaybediyoruz.
You know, you're not supposed to go in there but we don't really care about that.
Biliyorsun, oraya girmemelisin ama bu umurumuzda değil.