We used to be close traduction Turc
54 traduction parallèle
We used to be close during our freshman year.
Birinci, sınıfta yıl boyunca kapalı kalmıştık.
We used to be close, all of us.
Eskiden yakındık, hepimiz.
Sang-kyung and I have grown apart we used to be close.
Sang-kyung ve ben artık samimi değiliz, aramız iyiydi.
Then the second last message - "You could have answered, we used to be close, by the way."
İkinci son sms'ini atıyorsun "Cevap atabilirdin aramızda olanların hatrına"
We used to be close. Old friends.
Çok yakındık, eski dostuz.
We used to be close. We even lived together.
Daha önce birlikte yemek yapardık ve beraber yaşadık.
We used to be close.
Biz yakın olmak için kullanılır.
Even Molly Murphy, and we used to be close.
Molly Murph bile, bir de onunla yakın olacağız.
We used to be close.
Eskiden yakındık.
We used to be real close
Eskiden gerçekten yakındık.
We used to be so close, but I haven't seen her in years.
Eskiden çok yakındık, ama onu yıllardır görmedim.
We used to be so close.
Oysa ne kadar yakındık!
Maria and I aren't as close as we used to be.
Maria ve ben olması gerektiği kadar yakın değiliz.
She's actually sweet, and we used to be very close.
Aslında çok tatlı kızdır. Eskiden çok yakındık.
We used to be such good friends, we got on so well, we knew each other, so close.
Çok iyi arkadaştık, çok iyi anlaşıyorduk, birbirimizi çok yakından tanıyorduk.
We used to be so close.
Ne kadar yakındık.
Maybe we're just not as close as we used to be.
Belki de eskisi kadar yakın değiliz.
No more sex all of a sudden, while we used to be very close before.
Aniden seks yapmayı bıraktığımızda birbirimize çok yakındık.
Christian and I aren't as close as we used to be.
Christian ve ben eskisi kadar yakın değiliz.
We used to be real close, but after he sold our farm something changed in him.
Eskiden birbirimize çok yakındık. Ama çiftlik satıldıktan sonra çok değişti.
I mean, God, do you remember how close we used to be?
Yani, Tanrım, ne kadar yakın olduğumuzu hatırlıyor musun?
I feel like it's my fault that we're not as close as we used to be.
Uzak olmamız benim hatam..
We used to be so close and it just doesn't feel like we are any more.
Eskiden o kadar yakındık ki, artık öyleymişiz gibi hissetmiyorum.
We're not as close as we used to be.
Eskiden olduğu kadar yakın değiliz.
Similarly, we have a lust to be nice, even to total strangers, because niceness has been hardwired into us from the time when we used to live in small groups of close kin and close acquaintances with whom it would pay to reciprocate favours.
Benzer şekilde, hiç tanımadığımız yabancılara karşı bile iyi olma isteğimiz var, çünkü iyilik, yakın akrabalardan ve iyiliğimize daha sonra karşılık verebilecek tanıdıklardan oluşan küçük gruplar halinde yaşadığımız zamanlarda, bizimle bütünleşik hale gelmişti.
We used to be so close.
Eskiden o kadar yakındık ki...
But we used to be so close.
Ama eskiden birbirimize çok yakındık.
We used to be as close as you and Cristina, then Amsterdam happened.
Cristina'yla ikiniz gibi biz de o zaman çok yakındık. Sonra Amsterdam işi oldu ve benden koptun.
We used to be really close, and you used to call me a lot.
Eskiden çok yakındık ve beni çok sık arardınız.
You know, we're close to that river that used to be Argentina's main trade route into Paraguay.
Eskiden Arjantin'den Paraguay'a uzanan ticaret yolu olan nehre yaklaşıyoruz.
You and I, we used to be so close when we were kids.
Çocukken birbirimize çok yakındık.
- We used to be so close, didn't we?
Eskiden ne kadar yakındık, değil mi?
We used to be very close.
Eskiden çok yakındık.
'cause we used to be Close.
Çünkü biz çok yakındık.
We used to be really close, and I really miss being your friend.
Biz çok yakındık, ben arkadaşın olmayı gerçekten özledim.
Travis, we used to be so close.
Travis, eskiden çok yakındık.
We used to be very close.
- Eskiden çok yakındık.
I feel like we used to be really close, like, up until a few days ago, and I'm really not getting that from you anymore.
Bir zamanlar çok yakındık sanki daha birkaç gün önce gibi ve şimdiyse artık senden öyle bir karşılık görmüyorum.
We used to be so close and...
Eskiden çok yakındık.
Well, any way we used to be very close.
Neyse, fark etmez, biz eskiden çok yakındık.
♪ Got a call from an old friend ♪ ♪ We used to be real close ♪
# Bir arkadaşım aradı bugün, çok yakındık eskiden #
We used to be best friends and were very close. But with the arrival of the lit teacher, our friendship grew apart.
Çok iyi arkadaştık ama o öğretmen yüzünden aramıza kara kedi girdi.
Besides, we used to be quite close.
Ayrıca bir zamanlar fazla haşir neşirdik.
We used to be close.
Yakındık biz.
He and I used to be very close... but later we were separated.
O ve ben birbirimize çok yakındık Fakat sonra ayrıldık
♪ We used to be so close before ♪ ♪ we'd watch the days go by... ♪
â ™ ª Bu kadar yakın olmadan önce biz â ™ ª â ™ ª Günlerin geçişini seyredelim... â ™ ª
I miss how close we used to be.
Eskisi kadar yakın olmayı özlüyorum.
We used to be so close, and now...
Eskiden çok yakındık. Şimdi ise...
We used to be so close, but now we seem so different.
Ama şimdi aramızda dağlar kadar fark var.
Please understand that we might have used racial slurs, but only because it was to a close friend and never meant to be in public.
Lütfen ırkçı söylemlerde bulunmuş olabileceğimizi anlayışla karşıla, sadece arkadaşlar arasındaydı genel anlamda kesinlikle değildi.
We figure it must be someone close to her, someone who knew she grew her own mushrooms and used them regularly.
Kıza yakın birisi olduğunu sanıyoruz kendi mantarlarını yetiştirdiğini ve onları düzenli olarak tükettiğini bilen birisi.