Weedy traduction Turc
44 traduction parallèle
the gardens, the green lawns, the weedy rivers and the trees...
Bahçeleri, yeşillikleri sakin ırmaklarını ve ağaçlarını...
There on the pendent boughs her coronet weeds clambering to hang, an envious sliver broke, when down her weedy trophies and herself fell in the weeping brook.
Orada çelenklerini asmak için belki, tırmanırken söğüdün sarkan dallarına, kırılıvermiş güçsüz bir dal ve düşüvermiş bütün çiçekleriyle ağlayan ırmağın içine.
Don't worry about the weedy-looking husband.
İşe bak! Vay be, tam bir kadın olmuşsun!
And they wouldn't have a weedy little twat like thee.
Ayrıca senin gibi hanım evladını kimse işe almaz.
Pull! Slow, Weedy!
Yavaş Weedy!
Move'em out, Weedy!
Sürüyü çıkar Weedy!
Weedy, come on.
Weedy, hadisene.
- Come on, Weedy, come on.
- Haydi Weedy, haydi.
Go on, Weedy, go on.
Haydi Weedy.
Come on, Weedy, don't take your sweet time.
Haydi ama Weedy, sallanmasana.
Hurry up, Weedy.
Acele et Weedy.
Weedy! You keep takin long swigs like that you're gonna miss your turn next time.
Böyle koca yudumlar almaya devam edersen bir dahaki turda seni atlarız.
I can't find Weedy.
Weedy'yi bulamıyorum.
Andreas goes to all the trouble of preparing decent English breakfasts instead of those weedy continental things and you eat toast.
Andrea o işe yaramaz kıta Avrupa'sı kahvaltısı yerine... iyi bir İngiliz kahvaltısı hazırlamak için o kadar zahmete katlanıyor... ve sen ekmek yiyorsun.
Don't believe all that about her being too weedy.
Öyle zayıf olduğu saçmalıklarına inanmayın.
I say you're a weedy pigeon, and you can call me Susan if it isn't so.
Eğer öyleyse, ben sana çiroz güvercin derim, öyle değilse de, sen bana Susan dersin.
And now, just because you've read a few weedy magazine articles, you think you know more about the human body than I do?
Birkaç dandik dergi okudun diye insan vücudunu benden iyi mi biliyorsun?
There, on the pendent boughs... her crownet weeds clambering to hang... an envious sliver broke... when down her weedy trophies and herself... fell in the weeping brook.
sarkan dallara çelenklerini... asmaya çabalarken... hayin bir dal karışıvermiş... oda çiçekten dallarıyla birlikte... ağlayan dereye kapılmış.
There on the pendent boughs her crownet weeds clamb'ring to hang, an envious sliver broke when down her weedy trophies and herself fell in the weeping brook.
Orada çelenklerini asmak için tırmanırken söğüdün sarkan dallarına, kırılıvermiş güçsüz bir dal ve düşüvermiş bütün çiçekleriyle ağlayan ırmağın içine.
As a matter of fact, you weedy little shit...
Bu, zaten görünür birşey, seni küçük pislik...
I love you, weedy.
Seni seviyorum, kemik torbası.
I'm cool, I'm stocked, fat, no needy more weedy.
Stokladım, şişirdim, ota ihtiyacım yok.
It even works in weedy areas where most top water lures won't work.
Çoğu yemin kullanılamayacağı alanlarda bile bunu kullanabilirsin.
# Sure you're weedy and kinda shy #
# Tabiki sıskasın ve biraz da utangaç #
# But some girlie out there must be needy for a weedy shy guy #
# Ama dışarda sıska ve utangaç erkeklerden hoşlanan kızlar da var. #
They are the weedy landscapes of shameful abandonment, the conduits of refuse removal.
Utanç dolu bir terk edilmişliğin ot bürümüş görüntüsüdür onlar çöp toplama yerleri.
Only problem with it is that it's got a very weedy vibrate setting.
Telefonun tek sorunu titreşim ayarlarının biraz zayıf olması.
Now, I'm afraid the vibrate setting is still a little weedy, so you may wanna put her all the way up to ten.
Malesef, titreşim ayarları biraz zayıf. Bu yüzden ayarı 10 yaparsanız iyi olur.
Faster, Weedy.
Daha hızlı, Otşan Okşar.
Teeth, teeth, Weedy, teeth.
Dişin. Dişine dikkat Otşan, diş.
- Weedy!
- Otşan!
Putting it in the ass now, Weedy.
Şimdi de götüne koyuyorum Otşan.
The weedy sea dragon... is one of only 3 species of sea dragon that exist on Earth.
Otlu deniz ejderi Dünya üzerindeki, sadece üç deniz ejderi türünden biridir.
There, on the pendent boughs her coronet weeds clambering to hang, an envious sliver broke, when down her weedy trophies and herself fell in the weeping brook.
Orada, çelenkleribi asmak için belki, tırmanırken söğüdün sarkan dallarına kıskanç bir dal kırılıvermiş, ve Ophelia düşmüş bütün çiçekleriyle gözyaşları içine ırmağın.
But none compare with the beauty of the weedy sea dragon.
Ama hiçbiri bir yapraklı deniz ejderinin güzelliği ile kıyaslanamaz.
And I don't really care about your weedy drug thing, but what I am curious about is why all of a sudden you're working at my firm.
Esrar işin de umurumda değil. Merak ettiğim, bir anda neden şirketimde çalışmaya karar verdiğin.
These are looking very weedy.
Bunlar otlarla kaplı.
And as my cell mate, Helen, said, you're just a nasty piece of work who, like all bullies, picks on the weedy.
Ayrıca hücre arkadaşımın Helen'ın dediği gibi tüm kabadayılar gibi dişine göre olanlara sataşan pisliğin tekisin.
I just don't want my mom to come home to no lights, no hot water, and a weedy lawn.
Annemin elektriği kesilmiş, sıcak suyu olmayan bahçesinde yabani ot bitmiş bir eve gelmesini istemiyorum.
Look at him, weedy and retarded.
Şuna bak, çelimsiz ve geri zekalı.
He will spend his entire life marooned on this weedy raft.
Bütün hayatını bu yosundan yapılma salda mahsur halde geçirecek.
I used to go looking for these weedy seadragons, which are these incredible animals.
Eskiden deniz ejderhalarını arardım, bunlar inanılmaz hayvanlardır.
It's a bit weedy just here, that's all.
Şu aptal otlar sadece.