What's that one traduction Turc
2,518 traduction parallèle
One day you will understand the sheer horror of what's happening in that part of the world and you will be ashamed of your contemptibly nihilistic attitude.
Günün birinde orada yasanan dehsetin farkina varacaksin ve bu alçak, nihilist tavirlarin yüzünden kendinden utanç duyacaksin!
What's wrong with that one?
Bunun neyi var?
As I say, We don't know what the change means yet, just that there's been one.
- Değişmenin anlamını henüz bilmiyoruz diyebilirim, ama bir değişim olduğu kesin.
But the one quality that dogs possess, loyalty... that's what men lack!
Ama erkeklerde olmayan şey sadakattir!
In Laguna, at that point, Casey had won three races in succession, and we had to stop that run, and it looked like he was going to win another one, and this is what Casey thought.
O sırada Laguna'da Casey art arta üç yarış kazanmıştı ve bu gidişatı durdurmalıydık. Yine kazanacak gibi görünüyordu, Casey de öyle düşünüyordu.
It's one of the best points about Jorge that he's not a big technician, but he knows exactly what he needs to be fast.
Jorge'nin en güzel özelliklerinden biri, teknik konuda muhteşem olmasa da, hızlı olmak için neye ihtiyacı olduğunu çok iyi bilmesi.
Apparently that's what vampires do if one of them goes bad.
Görünen o ki içlerinden biri kötüye kayınca, vampirler öyle yapıyormuş.
That's what scientists refer to as the one cheek sneak.
Sanırım yanakların arasından biraz sızdırmaydı.
No one here understands with what courage he drove that bamboo sword into his flesh, in order to bring attention to the agony eating away at him and his family.
Buradaki hiç kimse Motome'nin tahtadan bir kılıçla hara-kiri yapmaya çalışırken ortaya çıkan cesaret ve ızdıraptan bahsetmeyecek.
The second one is for wishbone, and the third one is for that other guy - - what's his face - - the guy that wore the trench coat.
İkincisi wishbone için, Ve üçüncüsü diğer eleman için - - adı neydi - - Trençkot giyen eleman için.
What's the reason... that one by one, the prime witnesses... retracted their statements?
Asli tanıklara... ifadelerini bir bir değiştirten... sebep neydi?
The second is someone with an ideological agenda, and... And the third is one of my students, and that's what you think.
... ikincisi ideolojik hedefleri olan biri ve- -Üçüncü de öğrencilerimden biri olduğu ve siz buna inanıyorsunuz.
What I've started to realize over the course of making this film is that once you open the door to being what one person said, one person called me, which is being quote unquote "brand friendly,"
Bu filmin yapımı sırasında şunu fark etmeye başladım. Bir kere o kapıyı açtığınızda, birisi bana öyle demişti, tırnak içerisinde "marka dostu" olmak, o zaman o kapı açılıyor.
With one bull, who would it be? " okay, first of all, that's not what he asked me,
- İlk olarak sorduğu o değildi ama sorsaydı cevabım B.J. Armstrong olurdu.
what's that one's name?
- O kahverengilinin adı neydi?
I don't know what's more upsetting--that you have one
Hangisi daha üzücü bilmiyorum. Bir ilham kutunun olması mı yoksa öyle bir isim takman mı?
Yeah, that's kind of what square one means.
Bu da başladığımız yere geri döndük demenin başka bir yolu.
There's only one person that gets to check out what's under here.
Kıyafetlerimin altında ne olduğunu sadece bir kişi görebilir.
If it gets that man through one more day of a horrible diagnosis, what's the difference?
Adamın berbat bir tanı ile bir gece daha geçireceği anlamına geliyorsa farkı ne?
But the large one, either that's what attacked my camp or...
Ama büyük olanlar, ya bu benim kapıma neden saldırdıklarıdır ya da...
So, when one says in a contemporary sense that "oh, this behavior is genetic" to the extent that that's even a valid sort of phrase to use what you're saying is : there is a genetic contribution to how this organism responds to environment ;
Yani, biri modern anlamda "hah, bu davranış genetiktir" diyorsa sanki bu geçerli bir tabirmiş gibi söylediğiniz şey şudur :
Yes, I think what happened earlier with the security questions does show that whichever one of us does get Helen's job, it's probably better if it's someone with experience.
Evet, bence bugünkü güvenlik sorularında yaşananlar hangimizin Helen'ın görevini devralması gerektiğini gösteriyor. Deneyim sahibi olan kişi olsa gerek.
What division doesn't know is that I have a partner on the inside, Alex, one of their brightest stars, and she's not my only ally.
Bölüm'ün bilmediği şey ise içeride bir ortağım olduğu, Alex. Bölüm'ün en yeni gözdesi ayrıca tek müttefikim o değil.
That's what this weekend's about, trying to prove to people I can do this one thing well.
Bu hafta sonunun amacı da bu, insanlara tek bir şeyi iyi yapabildiğimi göstermek.
What's that one over there?
Şuradaki şey nedir peki?
Ted... what's the one thing that always cracks him up?
Ted, Marshall neye gülmekten ölür?
What's that crazy one you do on the phone with your mom?
Annenle konuştuğun saçma şeyin adı neydi?
We watch out for one another, and it's been that way for, what?
Birbirimizin arkasını kollarız, ve hep böyle gidiyor. Kaç yıl oldu?
That's what we always say, "This one's different."
Her zaman bunu söyleriz işte... "Bu farklı bir durum." Ama bu öyle.
Love one another. That's what you told me.
"Birbirinizi sevin" demiştin bana.
Well, that's because I never got a chance to bond with Sophie one-on-one, but now I totally get what George sees in her.
Sophie'yle bire bir konuşma fırsatı yakalayamadığımdan öyle dedim herhalde. Ama şimdi George'un onda ne bulduğunu çok iyi anlıyorum.
What, am I just supposed to pretend that the past 18 years never happened? And what about me? One day maybe we can be friends.
Geçen 18 yıl hiçbir şey olmamış gibi mi davranacağım yani?
So, Hawaii's top Tsunami expert comes up missing on, uh... on the one day that we need him? You know what they say about coincidences.
DOKTOR NORMAN RUSSELL'IN EVİ, KAHALA Yani Hawaii'nin en iyi tsunami uzmanı ona ihtiyacımızın olduğu günde ortadan kayboluyor.
So one day, someone will leave the cage unlocked because what's the worst that can happen?
Bir gün, birisi kafesin kilidini açık bırakır. Sonuçta en kötü ne olabilir ki?
- What's that one?
- O hangisiydi?
The grass is greener when we get back to basics at ts, okay? Although one shoe, which is what he wants to do, that's insane.
Eğer TS'i basitleştirirsek çimenler herşeyden daha yeşil olur.... bu çılgınca.
These boots are made for walking and that's just what they'll do one of these days these boots are gonna walk all over you.
Kırmızıyı sola giyin.
What, the FBI couldn't find one New York detective that doesn't have a family?
FBI, New York'ta ailesi olmayan bir tane bile dedektif bulamamış mı, nedir?
So it transmits what, some sort of field that cancels out the first one so Angelo could die?
Peki, ne gönderiyor? Angelo ölebilsin diye ilk alanı sıfırlayan yeni bir alan mı?
So that's one dirty martini, extra olives, for the lovely councilwoman and- - please, tell me again what you're having.
Demek bu güzel hanım için fazladan zeytinli martini ve- - lütfen ne istediğinizi bana tekrar söyleyin.
Okay, so what do you say maybe we try that again. Let's start a little bit early, and I bet you it turns out okay just like the last one.
peki bunu bir kez daha yapsak olur mu? önceki gibi sorunsuz olacak.
Sure, maybe, but... circumstances being what they are you're the one that's here right now.
Tabi, belki. Ama... Mevcut şartlar altında şu an burada bulunan kişi sensin.
Because babies are soft-skulled, fat little germ sacks and now we've all been exposed to that one's bacteria. Wait, what?
Çünkü bebekler yumuşak bıngıldaklı, tombul mikrop yuvalarıdır şimdi hepimiz onun bakterilerine bulanacağız.
What about me? I was the one that got bloody raped for his DNA.
Onun DNA'sı tarafından tecavüze uğrayan tek kişi benim.
That's what you say now, but no one knows what the future holds.
Şimdi böyle söylüyorsun ama gelecekte neler olacağını bilemeyiz.
That's, like, the one girl that I ev- - and, you know, the past three hours, I've been thinking, it's probably just the full moon, you know, he doesn't even know what he's doing, and tomorrow, he'll be totally back to normal.
Hayatımda ilk kez birinden hoşlandım. Geçen üç saat boyunca bunun dolunay yüzünden olduğunu sanıyordum. Ne yaptığını bilmiyordur, yarına kendine gelir diyordum.
The second one is that you tell me what's really going on, because that's the only way you get to know what I know.
İkincisiyse, bana gerçekte neler olduğunu anlatırsın çünkü benim bildiklerimi öğrenmenin tek yolu bu.
He's the only one who can prove Fleming is Chess, we get him to talk, know what that means?
Fleming'in Satranç olduğunu sadece o kanıtlayabilir onu konuştururuz, bunun anlamını biliyor musun?
I read that in one of your magazines. Dermot, what's a blow job?
Dergilerinin birinde okudum da Dermot, sakso ne demek?
That's what they teach us at the Academy from day one.
Bu bize akademide ilk günde öğrettikleri şey.
So she, what, she married me 15 years ago in hopes that I would become President one day and then she'd be able to infiltrate my administration.
Bir gün başkan olacağımı umut ederek 15 yıl önce benimle evlendi ve sonra da yönetimime mi sızdı yani?
what's that 9620
what's that supposed to mean 1098
what's that noise 213
what's that over there 34
what's that got to do with it 83
what's that like 67
what's that you say 23
what's that all about 130
what's that face 16
what's that got to do with me 46
what's that supposed to mean 1098
what's that noise 213
what's that over there 34
what's that got to do with it 83
what's that like 67
what's that you say 23
what's that all about 130
what's that face 16
what's that got to do with me 46