What's worse traduction Turc
822 traduction parallèle
What's worse!
Ne fena bir durum!
That's what makes it so much worse.
- İşte bu daha fena ya.
Now listen Spencer, the Home Office have been on and they're scared something worse than tonight's job may happen. What the idea, sir?
Şimdi beni iyi dinle Spencer, İçişleri Bakanlığı bu iş üzerinde ve bu gece olanlardan daha kötü şeylerin olabileceğinden korkuyorlar.
- What's worse, so did I.
- Ne var bunda, ben de aldım.
- And what's worse, he sang me into it too.
Daha kötüsü, beni de aldırdı.
What's worse, Curly?
Hangisi daha kötü, Curly?
You are a liar, Mr. Allnut, and what is worse, you are a coward.
Siz bir yalancısınız Bay Allnutt. Daha da kötüsü, siz korkaksınız.
What's worse, I'm used to being obeyed.
Daha da kötüsü, itaat edilmeye alışığım.
From what I've just seen, I think she's worse
Gördüğüm kadarıyla durumu daha da kötüleşmiş.
I don't know what's worse - man talking with his teeth flopping around or without his teeth, whistling like a tornado.
istediğim sadece biraz sohbetti ama adamın ağzından öyle bir ses çıkıyor anlamak ne mümkün, uğultu gibi birşey.
And I don't even know what I'm afraid of, and it's worse.
Bense henüz neden korktuğumu bile bilmiyorum, daha da kötü.
It's smoking worse than a tar factory. What's your name?
Bir katran fabrikasından daha pis duman çıkarıyor.
After all, what has he done that's any worse than people who cheapen love-making, who use it as a weapon to get what they want?
Bu insan ; aşkı ucuzlatan, istediklerini elde etmek isteyen, kullanan insanlardan daha kötü ne yaptı ki?
Hey you, what's worse?
Hey sen! Daha kötü olan ne?
No, it's a sin to be ashamed of what you are. It's even worse to pretend, to lie.
Hayır, bu utanılacak bir günah daha kötüsü öyleymiş gibi davranması yalan söylemesi.
What's worse, I pay.
Daha da kötüsü borcumu öderim.
Actually, I'm very tired. It wasn't exactly a Vacation that I went on, and what's to come will be worse.
Boş ver Rocco, yorgunum o kadar... sadece diyelim ki ilginç bir tatilden dönmedim, ve beni bekleyen hayat daha korkunç.
Carol could do worse. Tonight, we open the jolly festivities, by singing the praises of dear old Redville ". What's the matter?
Carol daha kötü olabilirdi.
Look, if that's what it is, you'll only make everything worse.
Lütfen. Eğer düşündüğüm gibiyse, bunu yapman her şeyi daha da kötüleştirir.
And what's worse...
Daha da kötüsü bahçıvanla uğraşarak geçiriyor.
What's worse is I can hear you.
Daha fenası, anlıyorum.
What's worse, the alligators here or the Daleks up there?
Daha kötü ne olabilir? Timsahlar burada, Dalekler yukarıda.
He's getting worse. What can we do?
Durumu son derece kötü, Ne yapabiliriz?
And now, when he's so sick. What if he becomes worse and dies?
Böyle bir soğuk havada ya o kötüleşir ve ölürse?
I'd be walking toward the box, feeling great because I was gonna tell the Father what I did stealing out of my mother's purse or something worse.
İçimde harika bir hisle kabine doğru yürürdüm çünkü pedere yaptıklarımı annemden para çalmamı ve daha kötülerini anlatacaktım.
The world's going to pot, because no-one knows how to prompt anymore... and what's worse is they have nothing to prompt.
İşler kötüye gidiyordu, çünkü hiç kimse nasıl suflörlük yapacağını bilmiyordu... hatta suflörlüğün varlığından bile habersizlerdi.
Well, absolutely, and what makes it worse Is that sometimes at the end of a sentence I'll come out with the wrong fuse box.
Bazen bir cümlenin sonunda, yanlış sigorta kutusuyla çıkarım.
Well, what I mean is, if you think about it, cattle ain't got it much worse than us.
Bir düşün. Sığırların durumu bizimkinden çok da kötü değil.
Worse than stabbing us in the back. But what's in the letter?
Sırtımızdan hançerlenmekten beter.
What's worse, you're a romantic fool.
Daha da kötüsü, romantik bir aptalsın.
What's worse than destitution?
Reddedilmekten zor ne olabilir?
It's carnal love. Abstinence is unhealthy, inhuman, and what's worse, counterrevolutionary!
Uzak durmak sağlığa zararlı, insanlık dışıdır ve daha kötüsü devrime aykırıdır!
And what's worse, I'm afraid, who else besides Mr. Parks could have possibly known where she was gonna be that night... and you?
Ve daha da kötüsü, korkarım, onun o gece nerede olacağını Bay Park ve senden başka kim bilebilirdi?
What's worse, you're a bad loser.
Daha beteri, zavallının tekisin.
Now, you see, what's worse is that they just let them walk around.
Daha da kötüsü ne biliyor musun onların öylece ortalıkta dolanmalarına izin veriyorlar.
What makes it hurt worse, what makes it hurt more... is knowing what's gonna happen to you, you know?
Daha fena, daha çok acıtan şey ise başına ne geleceğini bilmen, tamam mı?
But, what's worse, violence has changed, too.
Ama en kötüsü : ... şuçlar da değişti.
I know nothing about you and what's worse is I don't care!
Senin hakkında hiçbir şey bilmiyorum daha kötüsü bunu hiç umursamıyorum.
And what's worse, I'm afraid, who else besides Mr. Parks could have possibly known where she was gonna be that night... and you?
Ve daha da kötüsü, korkarım o gece, Mr.Parks'ın yanında başka kimin olacağını bilecek tek kişi de sizsiniz.
What's worse than a craven father?
Korkak bir babadan daha kötü ne olabilir?
What's worse. It'd make hard for a fellow to relax.
Daha da kötüsü, yapacak hiçbir şeyin olmaması.
But what's worse, there could have been brain damage.
Fakat daha kötüsü bir beyin hasarı olabilirdi.
Whatever he says... It's 100 times worse than what he can tell you.
Her ne yazmışsa söyleyebileceği en kötü şeyden 100 defa daha kötü olmalı.
What's worse, we've lost contact with government headquarters.
Daha kötüsü hükümet merkezleriyle irtibatı kaybettik.
What's even worse, we've lost the finest officers.
Daha da kötüsü, en iyi subaylarımızı kaybettik.
What's worse is that I mean then.
Ama çok ciddiyim.
You know what's worse?
Daha kötüsü de ne biliyor musunuz?
And what's worse is that it's going on right here under my very nose.
İyi gibi görünen bazıları bazen kötülüğün gerçekleşmesine katkıda bulunur.
No matter what you've done, the worse it is, the more the jury's gonna think that no normal person could have done it.
Her ne yaptıysan, ne kadar kötü olursa, jüri de o kadar, böyle bir şeyi normal bir insanın yapamayacağını düşünür. Anlatabildim mi?
And what's worse, there's hardly any food to be bought... even if we had the money.
Ve daha da kötüsü, paramız olsa bile... alacak hiç yiyecek yok.
YOU KNOW WHAT'S WORSE?
Daha kötüsü de ne biliyor musun?
worse 583
worse than that 69
worse still 28
what's up 12096
what's your name 4643
what's happened 1050
what's the 204
what's the matter 6346
what's going on 16788
what's wrong 10695
worse than that 69
worse still 28
what's up 12096
what's your name 4643
what's happened 1050
what's the 204
what's the matter 6346
what's going on 16788
what's wrong 10695
what's this 5587
what's that 9620
what's up man 17
what's wrong with you 2123
what's your address 58
what's the matter with you 1332
what's your favorite color 36
what's up with you 341
what's your first name 42
what's yours 331
what's that 9620
what's up man 17
what's wrong with you 2123
what's your address 58
what's the matter with you 1332
what's your favorite color 36
what's up with you 341
what's your first name 42
what's yours 331