What do you do for fun traduction Turc
168 traduction parallèle
Tell me, Harold, what do you do for fun?
Söylesene Harold, eğlenmek için ne yapıyorsun?
What do you do for fun?
eğlenmek için ne yaparsın?
Charlie, what do you do for fun besides steal candy bars? Huh?
Charlie, eğlenmek için şeker çalmaktan başka ne yaparsın?
I mean, what do you do for fun?
Yani eğlenmek için neler yapıyorsun?
What do you do for fun, polish your knife collection?
Peki eğlenmek için ne yaparsın? Çelik koleksiyonunu parlatmak mı?
What do you do for fun?
- Eğlenmek için neler yaparsın?
What do you do for fun?
Eğlenmek için ne yapıyorsun?
Well, what do you do for fun?
Sen nasıl eğlenirsin? Tüy dökerek mi?
What do you do for fun?
Eğlenmek için ne yaparsın?
So, what do you do for fun down in Cargo Bay 2?
Ee, aşağıda Kargo Ambarı 2'de, eğlenmek için ne yapıyorsun?
So, what do you do for fun around here?
Burada eğlenmek için ne yaparsınız?
So, what do you do for fun, then?
Nasıl eğlenirsin?
What do you do for fun, Yoder?
- Eğlenmek için ne yaparsınız Holder?
So, what do you do for fun?
Eğlence için ne yaparsın?
What do you do for fun?
Sen eğlence için ne yaparsın?
What do you do for fun? - Nothing.
- Dışarı çıktığında ne yaparsın?
What do you do for fun with all that free time?
Bu boş vaktinde nasıl eğleniyorsun peki?
- What do you do for fun?
Eğlenmek için ne yaparsın?
What do you do for fun?
Eğlenmek için ne yaparsın sen?
What fun do you think it is for me to sit all night watching you two dance?
Sence bütün gece ikinizin dans edişini izlememin ne eğlencesi olabilir?
What do you think I came up here for, the fun of it?
Sizce buraya kadar eğlenmeye mi geldim?
What do you think - I'm taking it out for fun?
Sen ne düşünüyorsun - Ben zevk için mi dışarıda işiyorum?
What do you and Mom do around here for fun?
Annem ve sen burada eğlenmek için ne yaparsınız?
Well what do you do around here for fun, ZZ Tops?
Burada eğlenmek için ne yaparsınız.
And this is what you do for fun.
Sen eğlenmek için bunu mu yapıyorsun?
What do you say we try it, just for fun, as a group?
Şimdi de bunu hep birlikte deneyelim. Öylesine.
- Oh, God. And when the Restaurant Guidebook recommends you... to Hindus looking for a fun night out of fasting... what did you expect me to do, change the menu?
Ve Restoran Rehberi seni oruç tutmayıp... eğlenceli bir gece arayan Hintlilere öneriyorsa ne yapmamı..
What do you like to do for fun?
Eğlenmek için ne yaparsın?
What, do you think this is just for fun?
Ne yani, bunun eğlence için olduğunu mu sandın?
What else do you do for fun around here?
Ee, buralarda eğlenmek için başka ne yapıyorsunuz?
When you were a boy, what did you do for fun?
Sen küçük bir çocukken, eğlenmek için ne yapardın?
What do you do around here for fun?
Burada eğlenmek için ne yapılır?
What do you guys, like, do for fun?
Eğlenmek için neler yaparsınız?
You know what he'd do for fun?
Eğlencesi neydi, biliyor musun?
What do you do for fun?
Boş zamanlarında ne yaparsın?
What do you poor guys do for fun?
Siz zavallılar eğlenmek için ne yapıyorsunuz?
So, what else do you do for fun?
Rahatlamak için ne yaparsın?
What do you mean, for fun?
"Eğlenmek" ten kastın ne?
- What do you do for fun?
- Nasıl eğlenirsin?
What do you do around here for fun?
Buralarda eğlenmek için ne yaparsın?
It's that what you do for fun in Brooklyn?
Brooklyn'de de böyle mi eğlenirdin?
Just... what do you guys do in Jersey for fun, anyway?
Hem, Jersey'de eğlenmek için ne yaparsınız ki zaten?
You must know something about their culture, the kinds of food they eat, what they do for fun.
Kültürleri, yemek çeşitleri eğlenmek için... Ne yaptıkları hakkında bilgin olmalı.
So, what do you guys do for fun around here?
Buralarda eğlenmek için ne yapıyorsunuz?
So, what do you Crows do for fun?
Siz Kargalar nasıl eğlenirsiniz?
So, kiddo, what do you want to do for fun?
Pekala sen söyle, eğlenmek için ne yapmak istiyorsun?
What do you do in Snowflake for fun?
- Snowflake'de ne yapıyorsun?
What do you do for fun?
Sen eğlenmek için ne yaparsın?
What do you mean fun for you?
Bu sana eğlenceli mi geliyordu?
Just trying to figure out what you do for fun.
Sadece eğlenmek için ne yaptığını anlamaya çalışıyorum.
Jesus, though, it was a relief just to have fun and... do something trite and not care a damn... and get paid a hundred times what you'd be paid for something good.
Gerçi güzel mola olmuştu. Bayağı şeyler üreterek eğlenmiştim. İyi bir eserden kazanacağım paranın 100 katını alıyordum.