What do you have for me traduction Turc
356 traduction parallèle
What do you have for me?
Neler buldun?
So, what do you have for me?
Peki, benim için ne haberlerin var?
What do you have for me? You know... ifthey find out about this, they'll retire me, just like they retired you.
Bunu öğrenecek olurlarsa beni de senin gibi emekli ederler.
What do you have for me today?
Günün programı ne?
What do you have for me today?
- Merhaba bay Sprinkles. - Merhaba.
So, what do you have for me?
- Pekala, bana göre neyiniz var?
What do you have for me, Mr. Chase?
Bana ne getirdiniz, Bay Chase?
What do you have for me?
Bana ne getirdin?
What do you have for me, Constable?
Benim için neyin var Güvenlik Şefi?
what do you have for me?
Elinizde ne var?
What do I have to do for you to forgive me?
Beni affetmen için ne yapabilirim?
What are you trying to do to me? I have other plans for Mademoiselle.
Küçük hanım için başka planlarım var.
Miss Novotny, consider what possible benefit... it could do your father, for whom I have the deepest admiration... if you denounce me.
Bayan Novotny, düşünün beni ihbar etmenizin.. kendisine büyük hayranlık duyduğum babanıza.. ne faydası olacağını düşünün
What right do you have to take me for granted?
Beni hangi hakla sahipleniyorsun?
They have a name for what you're asking me to do.
Benden yapmamı istediğin şeyin bir adı var.
- What news do you have for me?
- Ne haber getirdin?
What you could do for me, though, is have my luggage sent in after me.
Yine de benim için bavullarımı peşimden gönderebilirsiniz.
You must give me time to prepare you for what we both have to do.
İkimizin neler yapabileceğine bir bakmak için biraz zaman ver.
It would have been much better for me if he had suffered you to be drowned rather than do what he has done.
Bunların hiçbir anlamı yok! O zaman boğulmana izin verseydi şimdi yaptığından çok daha iyi bir şey yapmış olurdu.
I can answer here for what you have said, that you do not deceive us and all you say clearly tells me that you are my brother.
Neler diyorsunuz! Sözlerinizin yalan olmadığına ben şahidim. Anlattıklarınız açıkça ortaya koyuyor ki siz benim ağabeyimsiniz.
What would You have me do for you?
Benden senin için ne yapmamı istiyorsun?
You have your doctor. What do you need me for?
Doktorunuz var ya.
What do you have figured out for me?
Benim için nasıl bir çözüm buldun?
For the rest of your life. I thought that's what you'd say, but before you hang up on me here, this doesn't have anything to do with you.
Böyle diyeceğini biliyordum ama telefonu kapatmadan önce bunun seninle bir ilgisi yok.
What the fuck do you have to thank me for, baby?
Neden bana teşekkür edecekmişsin ki tatlım?
And now you're probably saying "What do they have in store for me?"
Ve şimdi muhtemelen diyorsun ki "Benim için dükkanda neleri var?"
You can have me balls for breakfast if'twasn't, what do you say?
Kellemi keserim ki iyi spor oldu, sen ne dersin?
I hope that you will both understand, and forgive me for what I have decided I must do.
Umarım ikiniz de anlar ve aldığım zorunlu karar için bağışlarsınız.
LET'S SEE. WHAT SHALL I HAVE YOU DO FOR ME TONIGHT?
Bu gece benim için ne yapabilirsiniz bakalım?
I guess what I really want to know is do you have any feelings for me?
Galiba benim öğrenmek istediğim... benim için bir şeyler hissediyor musun?
All right, now what little dirty job do you have for me?
Pekala, şimdi bana hangi pis ve acımasız... işi vereceksin?
Ah! Hastings, what news do you have for me?
Hastings, ne haberler getirdin?
Do you have any idea what this man has done for me?
Bu adamın benim için yaptıklarının farkında mısın?
Do you have any idea what it's like for me here?
Benim nasıl hissettiğimi biliyor musun?
What sort of information do you have for me?
Elinde bana söyleyeceğin ne gibi bir bilgi var?
Do you have any idea what that's like for me?
Bunun benim için nasıl bir şey olduğu hakkında bir fikrin var mı?
Hard to believe I'm saying this, DRUGS have done good things for us. "What do you mean Bill?" Well if you don't believe drugs have done good things for us, do me a favour then.
... haplar bizi güzel etkiler. Bunu söylüyor olduğuma inanmak güç : haplar bizi güzel yapar. - "Ne demek istiyorsun Bill?"
I picture him at a Radio Shack, every Monday morning : "What new things do you have for me today?"
Onu elektronik mağazasında düşünüyorum. Her pazartesi sabahı : - "Bugün benim için yeni neleriniz var?"
Drugs have done good things for us, if you don't believe they have, do me a favour take all your albums, tapes and CDs and burn'em'cause you know what...?
Uyuşturucular bize iyi şeyler yapar. Eğer buna inanmıyorsanız, bana bir iyilik yapın : Tüm albüm, kaset ve CD'lerinizi yakın.
Do you have any idea what liver and onions go for there? Excuse me.
Recticula'da ne tür karaciğer ve soğanın tercih edildiğini biliyor musun?
If I've done anything to make you think that what we have between us is nothing new for me is just some routine then I do apologize.
Eğer davranışlarımda, ikimiz arasında yeni hiç bir şey yokmuş, bir alışkanlıkmış izlenimini veren bir şey yaptıysam affet beni.
What do you need her for, Mitch, when you can have me?
Bana sahip olmak varken onu ne yapacaksın Mitch?
You do what you want when you want, and you expect me and Rachel to be there for you when you have time for us.
Sen ne istersen o zaman yapıyorsun, ve Rachel ile benden vaktin olunca seninle olmamızı istiyorsun.
- What do you want me to do, stand in front of my class for the rest of my life and nag about stuff I don't have the guts to do anymore, like a hipocrite?
Sinifta durmami ve lakirdi etmemi mi istiyorsun... Artik yapacak lanet olasi hiçbir sey yok.
What do you boys have for me today?
Bugün benim için neyiniz var?
So what do you have in store for me, Womack, when this is over?
Bu iş bittiğinde benim için ne planlıyorsun, Womack
They can do for you what they have done for me.
Bana yaptıklarını sana da yapabilirler.
You have never been a friend to me... but what he would do to you... I would not wish for anyone.
Hiçbir zaman dostum olmadın ama sana yapacağı şeyin kimsenin başına gelmesini istemem.
And what would you have me do, sit here and wait for death to fall from the sky?
Ne yani, burada oturup, ölümü beklememizi mi öneriyorsunuz?
What kind of grudge do you have against me? You return evil for good!
Bunu bana sen yaptın bana hıyanet ettin?
John, it pleases me that you care for what I have become but never forget who I was what I am and what I can do.
John, beni bu şekilde korumaya çalışman hoşuma gidiyor ama kim olduğumu ne olduğumu ve neler yapabileceğimi unutma.