What do you have to say about that traduction Turc
58 traduction parallèle
What do you have to say about that?
Buna ne dersiniz?
What do you have to say about that?
Bu konuda ne diyeceksin?
What do you have to say about that, Alfred?
Konu hakkında ne söyleyeceksin Alfred?
Hey, word down at Division is you guys can't take this hill. What do you have to say about that?
İnsanlar bu tepeyi alamayacağınızı söylüyor.
What do you have to say about that?
Buna ne diyeceksin?
What do you have to say about that?
Buna ne diyeceksin bakalım?
Sir, what do you have to say about that?
Efendim, bu konuda ne söyleyeceksiniz?
What do you have to say about that?
Bu konuda ne diyeceğini merak ediyorum.
Well son you might have just saved the family business, what do you have to say about that?
Evlat, belki de böylece aile şirketimizi kurtardınız. — Buna ne dersiniz?
What do you have to say about that?
Ne diyorsun bakalım?
What do you have to say about that, Mr. Regali?
Bunu hakkında ne söyleyeceksiniz Bay Regali?
What do you have to say about that?
Ne diyeceksin buna?
- What do you have to say about that?
- Onun hakkında ne söyleyebilirsin?
- And what do you have to say about that?
- Peki bu konu hakkında siz ne diyorsunuz?
What do you have to say about that, nick?
Bu konuda ne söyleyeceksin, Nick?
- What do you have to say about that?
- Buna ne dersiniz?
What do you have to say about that?
Bunun hakkında ne diyeceksiniz? .
What do you have to say about that?
Bunun hakkında söyleyecek neyin var?
- What do you have to say about that?
- Buna ne diyeceksin bakalım? ?
So what do you have to say about that?
Bu konuda ne diyeceksin?
- What do you have to say about that?
- Buna ne diyeceksin?
Well, what do you have to say about that?
Peki bu konuda ne demen gerekiyor?
What do you have to say about that?
Ne diyorsun peki?
Now what do you have to say about that?
Dediklerini tekrar düşünmeye ne dersin?
What do you have to say about that?
Cevabın nedir?
And what do you have to say about that?
Bu konuda söyleyecek neyin olabilir ki?
What do you have to say about that?
Bunu hakkında ne diyeceksin?
What do you have to say about that?
Bu konuda ne söyleyeceksiniz?
What do you have to say about that, Josh?
Buna ne diyeceksin, Josh?
What do you have to say about that?
Bu konuda ne söyleyeceksin?
What do you have to say about that?
Bunun hakkında ne söyleyebilirsin?
What do you have to say about that, huh?
Buna ne diyeceksiniz bakalım, ha?
What do you have to say about that?
Sen ne dersin bu fikre?
What do you have to say about that?
Bu konuda ne söylemen gerekir?
What do you have to say about that?
Bunun hakkında ne söyleyeceksin?
What do you have to say about that, Griffin?
Bu konuda ne diyeceksin bakalım, Griffin?
What do you have to say about that, Pierce?
Bunlara hakkında ne söyleyeceksin Pierce?
What do you have to say about that?
Konu hakkında ne söyleyeceksiniz?
Now, what do you have to say about that?
Buna ne diyeceksin bakalım?
What do you have to say about that?
Bununla ilgili ne söylemek zorundasın?
I've been trying to tell you that if you want to talk about what we do together, what works and what doesn't, you have to say more.
Ben de sana bunu söylemeye çalışıyorum. Birlikte neler yaptığımız hakkında konuşmak istiyorsan nelerin yolunda gidip gitmediğini de daha çok söylemiş olursun.
What do you have to say about these incidents that Dr. Bowen mentioned?
Dr. Bowen'ın bahsettiği olaylarla ilgili neler söyleyeceksiniz?
WHAT DO YOU PEOPLE HAVE TO SAY ABOUT THAT?
Bu konuda neler söyleyeceksiniz?
Do you know what it's like to have a passion a thing that drives you, consumes your thoughts but never to be able to say a word about it to your parents to your best friend, to your wife?
İhtiras nasıl bir şey, bilir misin? Seni yönlendiren, düşüncelerini yutan ama ana babana, en iyi dostuna, karına hakkında tek kelime edemediğin bir şey?
But I can't sit here and lie to you, and say that I don't think about who you are and what you have. I do.
Kim olduğun, ne yaptığın önemli değil dersem bu yalan olur.
Do a little shopping, have a snack, make a phone call. And then we'll meet in the bathroom next to that statue over there... about a quarter after. Get cleaned up, brush your teeth, have a shave or what have you... and in our last five minutes we'll sit quietly in that little shrine over there... say a prayer and think about everything we've been through.
Birkaç bir şey alın, bir şeyler atıştırın, telefonu kullanın ve yaklaşık 15 dakika sonra şuradaki heykelin yanındaki tuvalette buluşup temizlenir, dişlerimizi fırçalar, tıraş falan olur, ve kalan dakikalarda şuradaki küçük türbede sessizce oturur, dua eder ve yaşadıklarımızı düşünürüz.
Do you have anything to say that has anything to do with what I'm talking about?
Konuştuklarım ile ilgili söyleyecek bir şeyin var mı?
Now do you really care that little about what I have to say?
Söylediğim şeyler sizin için bu kadar önemsiz mi?
not worry about Waillat that's my job boys único what we have to do is be más rápido of we can for good if it goes as you say they need out of position 4
Düşünme onu ben halledicem Tamam dostum nasıl istersen
I have to say, Max, it'll be nice to have some money again, but what's really nice is that now you see who my father is, a man who, despite all of his flaws, never stopped thinking about what he could do to take care of his little girl.
Max, yeniden paramızın olması güzel olacak ama asıl güzel olan bütün kusurlarına rağmen küçük kızını düşünmekten hiç vazgeçmeyen bir babamın olması.
Mm. What do you have to say about that?
Bu konuda söyleyecek bir şeyin var mı?