What i meant to say was traduction Turc
116 traduction parallèle
Well, what I meant to say was I didn't expect to see either of you.
Kastettiğim, ikinizi de görmeyi beklemediğimdi.
What I meant to say was, I belong aboard a boat but I'll do anything I can.
Söylemek istediğim şuydu, ben geminin içine aidim fakat elimden geleni yapacağım.
Well, you see... What I meant to say was that because of this...
Söylemeye çalıştığım, bu yüzden...
Yes, of course, but what I meant to say was... there were no other footprints.
Evet ama asıl söylemek istediğim başka ayak izi olmadığıydı.
No, what I meant to say was :
Yok, demek istediğim su :
What I meant to say was... it might very well be a poltergeist intrusion... instead of a classic haunting.
Klasik bir perili ev vakasındansa bir hortlak baskını söz konusu olabilir... demek istiyorum.
What I meant to say was...
Demek istediğim...
Governor, what I meant to say was- -
Vali bey, demek istediğim...
What I meant to say was if you believe in yourself, you can be a giant.
Kendine inanırsan dev olursun.
What I meant to say was, these fucking shoes are killing me.
Sadece bu lanet ayakkabıların beni öldüreceğini söyledim.
What I meant to say was that the killer is you.
Demek istediğim şuydu : Katil sensin.
What I meant to say was that although there might be some question about Mr. Bridges, there is no question about Mr. Goldblatt.
Demek istediğim şuydu ki Bay Bridges ile ilgili bazı şüpheler bulunsa bile, Bay Goldblatt'le ilgili sorun yok.
Anyway, what I meant to say was, "l love that." But I yelled out, "l love you!"
Her neyse, "Buna bayıldım." demek istemiştim ama "Seni seviyorum!" diye nara attım.
What I meant to say was
Demek istediğim şuydu ki...
What I meant to say was that, uh -
Demek istediğim şuydu ki, ah...
When I say, "could you help her," what I meant to say was HELP HER!
"Ona yardım edebilir misiniz?" dediğimde aslında "Yardım edin." demek istedim.
What I meant to say was, you can take anything you wish.
Demek isteğim şuydu : her dilediğini alabilirsin.
What I meant to say was...
Demek istediğim -
- What I meant to say was...
Peki şimdi? - Benim demek istediğim...
Um, what I meant to say was that I don't know any living person named Helen Hayes.
Um, benim asıl söylemek istediğim Helen Hayes adında gerçek birini tanımadığım.
What I meant to say was, "Hello, Swirling particles of scum!"
"! Merhaba, pislik parçacıkları dönen " Ben demek istedim ne,
- What I meant to say was...
- Hayır, demek istediğim...
Yeah, what I meant to say was that
Paige gerçekten benim karar ile ilgili çok şey vardı
What I meant to say was...
Demek istediğim hasta olduğun.
No, I meant - What I meant to say was "Jack."
Ya da, yine hayır, ben aslında Jack demek istemiştim.
- What I meant to say was she's, uh, a contact.
- Durum şu ki- -
What I meant to say was'every girl in the squad is freak but anyone's sister'.
Demek istediğim, senin kız kardeşin hariç takımdaki herkes kaçık.
What I meant to say was :
Asıl sormak istediğim :
Well, what I meant to say was, my feelings for you, they keep growing. And I think... Well, I hope that you feel the same way about me.
Yani demek istediğim, sana karşı hislerim büyüyor ve umarım sen de benim için aynı şeyleri hissediyorsundur.
What I meant to say was Asslicker cumballs.
Aslında götyalayıcı şerefsizler demek istedim.
What I meant to say was, "we're closed."
Demek istediğim, kapalıyız.
What I meant to say was, the man is an actor on a television program. It is his job, his live lihood.
Demek istediğim, bu adam bir aktör bir televizyon programında.
What I meant to say was we just have a lot of copper wire.
Bunu söylerken, aslında bol miktarda bakır kablomuz var demek istemiştim.
What I meant to say was that a plan this stupid must have gone wrong once or twice.
Demek istediğim bu aptalca plan bir iki kere geri tepmiştir.
Say, I meant to ask you... What did the old lady say when I told you this was my last fight?
Sormayı unuttum, bunun son dövüşüm olduğunu duyduğunda annem ne dedi?
But I imagine what you really meant to say was "money and woman."
Ama ben "para ve bu kadın" demek istediğini düşünmeyi tercih ederim.
What I meant to say... was that if you really tried... you might perhaps go a bit further back than the field you were telling me about...
Demek istediğim... bir deneseniz bana anlattığınız araziden belki biraz geriye gidebilirdiniz...
No, well, what I meant to say, Professor Kelp, was that... I have to go to football practice.
Yok, demek istediğim şu ki Profesör Kelp futbol antremanına gitmek zorundayım.
What I meant to say... was that I drove out to Parker Motors... but when I got there, Parker's car was gone.
Evet, efendim. Komiser, Kolumbo, eminim sürücü belgeniz vardır.
What I meant to say is the message was written in the language of science.
Söylemek istediğim mesajın bilim diliyle yazıldığı.
No, I think what you meant to say was,'Thank you, Dad.'
Hayır, bence senin söylemen gereken şey şu, "Teşekkürler, baba."
What I really meant to say was, "Why don't you do the world a big, fat, fucking favor... and crawl back into your mother's womb?"
Aslında şöyle cevaplamalıydım.. Neden bu dünyaya bir iyilik yapıp büyük, şişko kıçını büzüp,... annenin rahmine geri girmiyorsun?
What I had meant to say was "allegedly" allegedly beat up them cops and because a good Christian boy like you would never do nothing like that!
Demek istediğim öyle yaptığın iddia edilmeseydi. Polisleri dövdüğün iddia edilmeseydi çünkü senin gibi iyi bir Hristiyan öyle bir şey yapmaz.
"Priya, listen to me. That wasn't what I meant to say" I was confused
Priya dinle, öyle demek istemedim ben heyecanlanmıştım demek istediğim evlilikten sonra sorumluklar artıyor yani sen sorumluklu insansın?
Oh, I think what Amber meant to say was that we saw the dawn breaking together.
Sanırım Amber'in demek istediği, gün ağarırken beraber olduğumuzdu.
I think what Kate meant to say was that I met a very nice girl online once.
Sanırım Kate, bir keresinde internette hoş bir kızla tanışmamı kastetti.
I think what you meant to say was Jimmy was the smartest guy you've ever met.
Sanırım Jimmy'ye demek istediğin sen tanıdığım en zeki adamdın.
But now, the thing is to get to it... what I really meant say was... you know, you probably all went and got a drink and everything in the interval... and, you know, were propulsed along by your own needs... having them filled.
Ama şimdi, konumuz o konuya girmek demek istediğim şey aslında işte, muhtemelen arada gidip içki ve ihtiyacınız olan şeyleri aldınız ve kendi ihtiyaçlarınız tarafından itici oldunuz onları doldurtmak için.
What I really meant to say was, I... don't think I can see you anymore.
Aslında söylemek istediğim şey... Artık seninle görüşebileceğimi sanmıyorum.
Yes, and there was an honesty there, but what I think Ross meant to say was that Aubrey's character came to this realization.
Evet, yeterince dürüst. Ama anladığım kadarıyla Ross'un demek istediği Aubrey'nin karakterinin nasıl tarif ettiği.
I'm sure what she meant to say was "thanks."
Sana "teşekkür ederim" demek istediğine eminim.