English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ W ] / What were you looking at

What were you looking at traduction Turc

99 traduction parallèle
What were you looking at?
Neye bakıyordunuz?
- Well, what were you looking at when I interrupted you?
- Kapıyı çaldığımda baktığın şeyleri.
What were you looking at?
Fakat baktığımız şey nedir?
What were you looking at?
Nereye bakıyordun?
Then what were you looking at me that way for?
- O halde bana niye öyle bakıyordun?
What were you looking at?
Neyi seyrediyordun?
What were you looking at that made me turn?
Aklımı çelmek için, nereye bakıyordun?
Just what were you looking at when you were supposed to be pitching?
Topu atman gerekirken neye bakıyordun peki?
what were you looking at?
O zaman neye bakıyordun?
What were you looking at?
Neye bakıyordun?
Then what were you looking at?
Öyleyse neye bakıyorsun?
What were you looking at?
Neye bakıyorsun?
What were you looking at so long?
Bu kadar uzun neye bakıyorsunuz?
What were you looking at?
Nereye bakıyordun öyle?
What were you looking at anyway?
Her neyse, nereye bakıyordun?
What were you looking at?
Ne yaptığının farkında değil ki!
What were you looking at over there, Murray?
Neye bakıyorsun, Murray?
That's why if you're in the dark for a long time, you forget what you were looking at in the beginning, and when everything became dark, it's not love nor obsession nor desire, it just became the evil monster itself.
Bu yüzden uzun süre karanlıkta kalırsan aslında ne istediğini unutursun. Her şey karanlığa bürününce artık ne aşk kalır, ne hırs ne de tutku. Kendi kendine canavara dönüşürsün.
What were you doing at the station? Were you looking for a friend?
İstasyonda ne arıyordun?
What is it you were looking at then, sir?
O halde neye bakıyorsunuz?
- What the hell were you looking at?
- Sen neredeydin peki?
- I was wondering what you were looking at.
- Neye bakıyordun acaba?
- What's that stuff you were looking at?
- Araştırmalarınız neyle ilgili?
You know, I used to think that the Vorlon planetkillers were scary but now, I don't even know what I'm looking at.
Vorlon Gezegen Katillerinin korkunç olduğunu düşünürdüm ama şu anda neye baktığımı bile bilmiyorum.
Even now, you were looking at your father to tell you what to do.
Şimdi bile ne yapacağınızı söylemesi için babanıza bakıyorsunuz.
If you didn't know what you were looking at or looking for.
Eğer ne aradığını bilmiyor olsaydın.
- I just got this gut feeling... when you were looking at me... that you like me. - What?
Ne?
You know what I kept thinking when we were looking at that house?
Bu evi gezerken ne düşündüğümü biliyormusun?
What the fuck are you getting at here? Aye, they were looking for me.
Beni neden arasınlar?
God knows guys have actually named names for a hell of a lot less than what you were looking at.
Tanrı biliyor ki, adamların da senin istediğinden daha çok isim yaptılar.
What category were you looking at?
Hangi kategoriye bakıyordun?
What were you looking for at Point Maisà ­?
Maisi'de ne yapacaksınız?
Can't you at least tell me what you were looking to find?
En azından ne aradığını söyler misin?
What were you guys looking for at my hotel?
Otel odamda ne arıyordunuz?
That's not what you were looking at.
Senin bakma sebebin o değildi.
Right. So what were you looking at, then?
Neye bakıyordun öyleyse?
What you were probably looking at were the aircraft warning lights on the Marblehead lighthouse.
Gördüğün şey, büyük ihtimal Marblehead fenerinin hava taşıtlarını uyaran ışıklarıydı.
Well, what were you doing looking at a plane? !
- Uçağa niye bakıyordun ki?
Like A Stone by Audioslave. At least that's what you said you were looking for.
Audioslave'den "Like A Stone"... en azından, aradığını söylediğin buydu.
What were you doing outside the brownstone looking in at the exact time liz was there? you can't prove that.
- Bunu kanıtlayamazsınız.
God knows, guys have actually named names For a hell of a lot less than what you were looking at.
Tanrı bilir, senin düşündüğünden çok daha az isim vermişlerdir.
What were you just looking at, Caleb?
Demin neye bakıyordun, Caleb?
I couldn't stand it when you wouldn't be able to tell me where you were going or what you were doing. And now, every once in a while, I catch Grant looking at me the same way.
Sen ve ben beraberken, nereye gittiğini veya ne yaptığını bana söyleyememene dayanamıyordum ve, şimdi, o kadar zamandan sonra, Grant'ın da bana aynı şekilde baktığını görüyorum.
If you were looking at what I'm looking at, you'd be in a hurry, too.
Baktığım şeye baksan sen de acele ederdin.
What were you looking at then?
O halde neye bakıyordun?
Isn't that what you were looking at?
Sen de ona bakmıyor muydun?
I asked what you were looking at.
Neye baktığını sordum.
She thought you were looking at the dirty pictures in order to find out about sex and to find out what you were missing out on or something.
Tek düşündüğünün seksle ilgili bir şeyler bulmak ve kaçırdığın şeyleri keşfetmek olduğunu sanıyordu.
You got the right piece, and everything fell together, and there was the painting on the box cover. After studying thousands of these jigsaw puzzles, physicists began to understand what they were looking at.
Ama aşamalı bir süreçti bir puzzle parçalarını dizmek gibi doğru parçayı aldığında her şey, birlikte dağıldı kutunun örttüğü resim vardı.
It only made sense when you realized they already knew what they were looking for, and what they were looking for was the same woman whose picture we've been staring at for the last eight weeks.
Bunu, aslında onların aradıkları şeyin ne olduğunu zaten bildiklerini anladığınızda fark ediyorsunuz ve aradıkları şey de bizim sekiz gündür incelediğimiz fotoğraftaki ile aynı kadın.
Did you at least understand what you were looking at?
En azından neye baktığını anlayabildin mi?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]